Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Kasım '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ehli Lisan

Ehli Lisan
 

Sert olmanın uygun olduğunu kabul edenlerin yanı sıra, ’hayır’ diyenler de çoğunluktadır. Bu yüzden zaafa uğranılmaması, özellikle büyük ve acı sürprizlerle karşılaşılmaması için, “bir konu mutlaka ta


Lisan, son derece önemli konuların temelini oluşturmasına rağmen, görüleceği üzere, kullanış tarzı itibariyle alabildiğine farklılık gösterir.

Gerçek olan şu ki, toplum yaşamında birbirinin dilinden anlamayan yığınla insan var. Ama sözüm ona, anlaştıklarını iddia eder dururlar. Açık, düzgün ve doğru olarak söz söyleyenlerin sayısı çok az denebilir. Çoğu kişi kuşkusuz, ciddi endişelere sebebiyet verecek ya da tüm iyi niyetine karşın, sonunu hazırlayabilecek şeylerin dilinin ucunda olduğundan bihaberdir.

 “Lisan-ı hâl” için, ‘insanın, yüzünün hareketlerinden, duruşundan aldığı şekildir’ denir. Bu görünüş, bizlere çok şey anlatır. Ehli lisan ise dilini zamanına ve yerine göre kullananın alacağı bir vasıftır.

Kırmadan, darıltmadan, gücendirmeden kelâm etme, ikna edebilme sanatının adı ise “Lisan-ı münasip” sözcüğüdür. Bu, tartışmadan gözü dönmüş insanlara ait bir dil değildir. Amacı, olacak ya da olmuş olanı en güzel biçimde anlatabilmek, aktarabilmektir.

Sert olmanın uygun olduğunu kabul edenlerin yanı sıra, ’hayır’ diyenler de çoğunluktadır. Bu yüzden zaafa uğranılmaması, özellikle büyük ve acı sürprizlerle karşılaşılmaması için, “bir konu mutlaka tatlı dille anlatılmalıdır”.

Kendi ayaklarının üzerinde duramayanın, bir anlamda ‘suya sabuna dokunmadan’ yaşayanın kullandığı dil de alabildiğine renksiz ve sessizdir. Anlaşılacağı üzere, onların etki alanları hemen hemen yok gibidir. Kolaycı sistemlere yönelen kimselerdir sözü edilenler.

Son olarak, üçüncü bir grupta toparlanabilecek gözlemler, sivri dilli ve kinayeli konuşanlar üzerinde yoğunlaşıyor.

Sivri dilinin altında, ezilmişliğin, hayatı anlayamamışlığın, kendine göre, kandırılmışlığın/nefretin gerçekleri yatar ve bunun sonucunda birey hasım gibi gördüğü kişiyi durmadan iğneler.

İki sözünün arasında bu hemen fark edilir. Çok ilginçtir, ne getirip ne götüreceği düşünülmeden yapılır; bu, apaçık gözü dönmüşlük, saldırganlıktır.

Ve hiçbir fayda getirmediği, denenerek ortaya konmuş bir gerçektir.

İnsanoğlu bu sivri dili ile ürettiği varlıkların bir gün şurada ya da burada kendini bulacağının farkına varsa, büyük olasılıkla bir daha yapmaya teşebbüs etmezdi. Bunların çok büyük çoğunluğunun yaşam alanlarının oldukça sınırlı olduğu görülür. Aklı başında birileri böyle işler yapabilir mi bilemiyorum! Bütün bu farklı görüşlere rağmen, dilin ehemmiyetini bilen, gelişmişliğin bu olguda büyük pay sahibi olduğunu görenler de bir hayli fazladır. Onların hızla gelişip serpildiğini görüyoruz.

Eskiler, çalışanı ve başaranı takdir etmek anlamında “Marifet, iltifata tabidir” derlermiş. Biz bu deyimi açıklamalara paralel bir şekilde biraz değiştirerek “Ehli lisan, iltifata tabidir” desek, mantıklı olur mu?

Yazının sonunda bu tarz bir bakış açısının konumuza bir katkısının olabileceğini düşündüm.

Ne dersiniz?

 

Ahmed F. YÜKSEL

 

 
Toplam blog
: 636
: 9957
Kayıt tarihi
: 14.12.11
 
 

Araştırmacı Yazar.. ..