Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

AYFER AYTAÇ GAZETECİ YAZAR

http://blog.milliyet.com.tr/ayferaytac

02 Haziran '22

 
Kategori
Sosyoloji
 

EKRAN BALONLARI

Ah şu televizyon dünyası. İnsanları oyalama kutusu. Televizyon tiryakilerinin zamanlarını zapdediyor. Televizyonun kurdu olmuş yayıncılara da reytig uğruna ne dümenler çevirtiyor. 
 
Televizyondan ekmek yiyenler, yedikleri ekmeğin kesilmemesi için büyük gayret sarfediyorlar.
Yabancı ülkelerden esinlenme dedikleri yayınların Türkçe versiyonlarına akıllarını katıyorlar. 
Kimde ışık gördülerse hemen onu kapıyorlar, ön plana çıkarıp 'moda deyimle' fenomen ediveriyorlar.
 
Televizyon tetikçileri diyorum ben farklı proğramlarla insanların ilgisini çekecek konuyu ekranlara getirenlere... İzleyiciyi iyi tanıyorlar, reklam sektörünün kalbini tam on ikiden vuruyorlar.
 
Artık ünlü olmak için dekolte göstermenize, frifik vermenize gerek yok. 
Şöhret meraklısı hanımların, beylerin televizyon ve 10,15 bin lira, yahut çeyrek altın kazanmak isteyenlerin daha çok kadın izleyiciye yönelik gündüz kuşağı yarışma proğramlarına katılmaları tercih sebepleri... 
 
Saçlarınızın bakımını yaptırıp, sakal bıyık bırakmanıza, cilt gerdirmenize de lüzum yok ün heveslisi beyler, hanımlar. 
 
Katılın günlük magazinsel yayınlara en çok siz bağırın çağırın, ilgiyi üzerinize çekin tanımayan kalmasın sizi. Fenomen olun, toplumda ayrıcalık bulun.
 
"Delidir, ne yapsa yeridir" misali çoğunluğun ilgisini çekecek kırıtma, sırıtma türü davranışlarda da bulunun, duruşunuza biraz da neşe katın, normal halinizi abartın, hareketlerinizi kabartın, 
meşhurluğa erişin. Sonrasında kazandığınız paralarla sevdiklerinizle girişin.
 
Ekranda şakrabanlık yaptığınız müddetçe kanal sahibi reklam alır. Sayenizde yayının reytngi yükselirse, siz uzun müddet kalıcı olur, hep ön planda oynatılırsınız. Para kazandırmayı kestiğiniz an patron bıkar sizden kapı önüne koyar. 
 
Sizin şöhretiniz iğneye değmiş balon gibi söner, televizyoncularda kendini vazgeçilmez fenomen sanan maskaralık edecek başka birilerini bulur. Bu işler böyledir, bu devran böyle döner.
 
Hayat kimileri için çok sıkıntılı çekilmez haldeyken, kimileri için de üne ve paraya kavuşmak ve rahat yaşamak bu kadar kolay.
 
Bir yerde okumuştum. Bir düşünür herkes beş dakikalığına da olsa, bir gün şöhret olacak" demişti. Ne kadar haklı bir laf etmiş. 
 
Kısa zamanlı da olsa, sık aralıklarla ekran fenomenlerimiz oluyor. Şişirilmiş balon gibi, bu gün varlar. Yarın, patlamışlar, yoklar. Lakin onlar, geçicide olsa şöhret anlarının keyfini güzel sürüyorlar.
 
Kimler bu şekil o yollardan gelip geçiyor, sonrasında çabuk unutuluyor.
 
Misal ben, şöhrette sıramı savdım. 20 yıl kadar önce şehrimin yerel televizyonunda hayli ünlü bir yüzdüm. Her gün, her saat ekrandaydım. 
 
Yarışmacı, falancı filancı olarak değil, yayıncı olarak maaşlı çalışan televizyon yöneticisiydim. Dahası ilimizin tek televizyonunun müdürlüğünden muhabirliğine kadar her şeyiydim. 
Benden başka yayından anlayan kimse yoktu ki, iki kameramanım vardı dönüşümlü olarak onlarla çekimler yapıyordum. 
Hem habercilik, hem yorumculuk, hem sunuculuk, hem müdürlük, hem muhabirlik,  her konuda her şey benden soruluyordu. 
 
Pazar günleri şehrimin yöneticilerinin ev yaşantılarını röportajlarımla süsleyip, ekrana getiriyordum. 
Valiye, belediye başkanına, üniversite rektörüne, daire müdürlerine evlerinde kendi elleriyle yemek pişirtiyordum. 
İzleyicilerim proğram bitene kadar ekran başından ayrılmıyorlardı.
 
Çarşamba günleri hileli iş yerlerine baskınlarım oluyordu. 
Vatandaşlarımız bundan pek memnunluk duyuyordu. Kaçak et kesimi yapanları yakalatmıştım, herkesce takdir edildim, görüldüğüm yerde insanlarca sevgi seline boğuldum. 
 
Cuma günleri gün yapan hanımları ziyaret ederek, eğlencelerini ekrana taşıyordum.
Perşembeleri köylerimizi, köylülerimizi tanıtıyordum. 
 
Her yayınım büyük ilgi görüyordu. Ve ben halkın seveceği programlarımla çok beğeni kazanmıştım. Büyük küçük, herkesce tanınan sevilen bir simaydım. 
Nereye gitsem daha yüzümü görmeden sesimden tanıyorlardı.
 
Şimdi o günlerim yalnızca benim anılarımda, ara sıra hatırladığım kısa metrajlı bir film sahnesi gibi. 
Günümüz gençlerinin hiçbiri beni tanımıyor. 
Ekranlardan tanıyan yaşlılar ve orta yaşlılarsa, iş hayatından çekilince tanımaza dönüyorlar. 
 
Benden sonra yerime geçen gençler beni taklit ve takip ediyorlar. 
Buna da sevinelim. Demek ki iz bırakmışım, konularım yeniden ekranlarda farklı yüzlerce kendi emekleri gibi sergileniyor.
 
Taklitler ne yazık ki aslını yaşatmıyor artık. 
 
İnsanlar vefasız, günü birlik yaşıyorlar. Dünle fazla ilgilenmiyorlar. Gelme, gitme dünyası. Nasıl olsa her emek dünyada kalıyor. Ünler, makamlar dünya da karın doyuruyor. 
Mezarda şöhret sorulmuyor, kim ünlü, kim ünsüz umursanmıyor.
 
Dünkü ünlüler, siyasiler bugün nerelerdeler? Herkesin yaşantısı ve yazdıkları, çizdikleri, yaptıkları bir gün mazi olacak. Bedenimiz toprak altında solacak. Emeklerimiz dünyada kalacak.
 
Şunca kelimenin özetinde demem odur ki,  fenomenlikte fazla havaya kapılmayalım. Bir gün bir fırtına çıkar, unu-ünü yerle yeksan eder. 
 
Malum burası dünya, yolları inişli çıkışlıdır. Düşe kalka yürünür. Düşünce kalkamamak da vardır, biline... Kalın sağlıcakla...
 
Ayfer AYTAÇ
ayferaytac.com
 
 
Toplam blog
: 622
: 205
Kayıt tarihi
: 08.12.14
 
 

Gazeteci-yazar ..