- Kategori
- Sosyoloji
Festivaller Festivali
İNSANLAR EKMEĞE, SUYA MUHTAÇ GİBİ EĞLENCEYE DE MUHTAÇMIŞ.
PANDEMİ BİTER BİTMEZ HER YERDE DİPDİBE VUR PATLASIN ÇAL OYNASIN
Pandemi nedeniyle evde geçirilmiş iki yıllık zaman diliminin öcünü alır gibi, insanlar korona bitti müjdesini alır almaz, maske yasağının kalktığını duyar duymaz, sokaklarda aldılar soluğu; yolların her metrekaresini doldurdular.
Sanatçı menajerleri durur mu, bundan istifade belediyeleri ayarttılar, "Sizin ve yörenizin tanıtımını yaparız. Halkı çok iyi eğlendiririz."
Başkanların aklı yattı, biraz su faturalarında kültür farkı miktarını kabarttı. Kesenin ağzını açtı. Üç beş sanatçı bilinene paraları saçtı. Kendi namı da duyulsun gibisine festival adı altında belediye etrafında etkinlikler başlattı. Halk eğlenceyle doldu taştı.
Velhasıl bu yaza hızlı girildi. Her yörede her yerde her gün ayrı bir festival yapılıyor. Festival isimleri genelde o bölgede yetişen bir üründen alıyor.
Peki festival sonrası o ürün piyasada bol müşteri buluyor mu? Ne gezer, öyle olsa diğer günler pazarlama bölümü çalışanları ürünü tanıtmak için kafa yorar dururlar mı?
Bahane ürün ama, bu festivallerden en çok yaralananlar sanatçı kesimleri oluyor. Bir şarkı yapıp elli yıl geçimini bu yollarla sağlayan sanatçılar biliyorum ben.
Allah korusun kuraklık başlarsa, ürün yetişmez olursa ne olur dersiniz, festivaller festivali bahanesi uydurulur. Para kazanmanın bir yolu bulunur. Yeterki sanatçının ederi, gideri olsun.
Turizmciler, otel işletenler, hediyelik ürün satanlar falan, az biraz kazanıyor olsa gerek, çoğunlukla kimse festivallerden şikayetçi olmuyor.
Şüphesiz bu festival bahaneleri birilerini mutlu ediyor ki, başta belediye başkanlarını olmak üzere bulundukları yerde kanat önderi bilinen günümüz şairleri festivalleri çok yararlı görüyor. Şiirlerini okuyup, hoparlörden ahaliye dinletiyor.
Velhasıl alan memnun satan memnun halleri oluyor.
Şu korona illeti iyi ki kalktı. Turizm sezonu da pek güzel açıldı. Güneşin parladığını gören denize kumsala kavuştu.
İmkanı olan bol bol yazın keyfini çıkarsın, bakarsınız kışa yeni bir salgınla evlere yeniden kapanma dönemi başlatılır.
Allah muhafaza dünya sağlık örgütünün ne yapacağı hiç belli olmaz. En iyisi mi, mevsim yaz, güneşten eğlenceden nasiplen biraz...
Siz olsanız ne yapardınız, bir baba oğulun gülümsetiken düşündüren festivalle imtihanı...
KAVUN MEVSİMİ GEÇİVERSİN
Köyün İmamı vaazlarında sık sık içki, kumar ve sigaranın kötülüklerinden söz eder.
Cemaat cami çıkışı kapıda İmam'ın yolunu keserler.
- Hocam!
Siz sık sık içki, sigara, kumarın kötülüklerinden söz ediyorsunuz da!
İçki sizin oğlanda! Kumar sizin oğlanda! Sigara sizin oğlanda! Bizim oğlanları da sizin oğlan ayartıyor.
Sizin oğlanı vazgeçirebilseydiniz, sevaba girerdiniz!
Hoca eve gider, oğlunu karşısına alır, olanları bir bir anlatır.
- Oğlum; gel vazgeç! Yoksa! ya başka yere tayin isteyeceğim ya da görevi bırakacağım...
Oğlu dikkatle dinler. Sonra:
- Haklısın Babacığım, der. Ve ekler:
-Sevgili babacığım, yalnız bir koşulum var. Bu akşam birlikte içelim sonra dudağıma bile değdirmeyeceğim. Söz veriyorum sigarayı bırakacağım, kumara tövbe edeceğim...
İmam düşünür, ne yapsın evlat hatırına kabul eder...
Akşam oğlan mangalı yakar, üç beş pirzola, üç beş köfte, kavun keser, iyisinden beyaz peynir, yetmişlik boğma rakı masayı donatır...
İmam bir tövbe estağfurullah çeker ve oğluna eşlik eder.
Gece yarısına doğru içkiler, mezeler biter oğlan masayı toplarken:
- Teşekkür ederim Babacığım, beni kırmadın! Ben de sözümde duracağım, seni mahcup etmeyeceğim.
İmamın keyfi yerinde, oğluna döner:
- Bak oğlum! kumarı bırak! sigarayı bırak! Ama rakı için acele etme,
şu kavun mevsimi geçiversin...
Ayfer AYTAÇ
ayferaytac.com