- Kategori
- Felsefe
Eksik sayfa

Rüzgar, kayalıklara bir kitap sayfasını getirip bıraktı. Uçuruma bakan iki kaya arasına sığındı sayfa titreyerek. Usuldan bir yağmur başladı birazdan. Sayfa göğsüne baktı, göğsünün üzerine yağan o ince yağmura. Üzerindeki harflerin, kelimelerin ve cümlelerin ağır ağır silinen yüzüne baktı. Göğsünün ortasında açılan boşluğa, kalan anlamını yitirişine... Yağmura karıştı gözyaşı...
Bir küçük serçe gelip kondu başcuna. Kaya çıkıntısının altında durup ağzındaki ekmeği bıraktı önce. Nazlı tüylerini silkeledi hafifçe. Durup baktı sayfaya, yağmurla kayıp toprağa karışan harflere, kelimelere, cümlelere baktı uzun uzun ve anladı. Kanatları arasına gizlenmiş, yüzyılların bilgesinin tozlarına danıştı ve söze başladı.
"Sen eksik bir sayfasın şimdi." Sayfa başını kaldırıp baktı. Henüz silinmemiş kelimelerinden biri dile geldi. "Öyleyim." Serçe bilge tozları savurup havaya altından geçti ve şöyle dedi: "Dinle öyleyse ve anımsa." Sayfa sesini çıkarmadı.
Sözü aldı serçe yeniden: "Sana o koca kitapta ait olacağın temiz ve güzel bir sayfa armağan etmişti hayat. Ve "senden önceki sayfa ile senden sonraki sayfanın kıymetini bil" demişti. Onlardan öncekileri de unutmadan ve onlardan sonrakilerin de kıymeti bilerek. Sizi kucaklayan ve bir arada tutan sağlam sedef bir cilt armağan etmişti bir de. Ve size demişti ki; "Bir arada olun. Ancak böylece anlamınız olacak. Ve sıranızı bozmayın. Sizden önceki olmadan var olamayacağınızı unutmadan ona saygı duyun. Ve sizden sonrakinin siz olmadan anlamı olmayacağını düşünerek onu küçümsemeyin. Bir arada olun yoksa anlamınız kalmayacak. Dağılırsanız işler hepten karışacak."
Sayfa henüz yağmura kapılmamış iki kelime daha gösterdi serçeye: "çok geç" Serçe başını salladı. Bir süre yağmuru, rüzgarı ve kayalıklara vuran denizin sesi sardı havayı. Serçe bilgelik tozları altından bir kez daha geçip aldı sözü yeniden:"Sen bir rüzgara kapıldın. Özgürlük sandın eksik olmayı. Kayıp bir kitap sayfasısın şimdi. Tek başına ve mahsun. Anlamın bir yerlerde kayıp. Ve yarım bir masalsın artık. Başlangıcı ve sonu belirsiz. Mutlulukları ön sayfalarda kaybetmişsin ve sonraki sayfalarda ne olduğundan habersizsin. Kayıp bir sayfasın, yazık. Küçük harfle başlıyor ilk kelimen. Ve arayıp duruyorsun sen de kalan cümlenin geçmişini. Hangi elin sıcaklığı değse sana hikayen yarım kalıyor. Savruluyorsun. Senin bile unuttuğun bir hikayenin dilinden kimse anlamıyor ne yazık. Kimse o hikayeye bir gelecek biçemiyor. Gelecek biçmeye kalkanın elinden uçup gidiyorsun herkes sen de yarım kalıyor."
Eksik sayfa silinen kelimeleriyle kederli durdu öylece. Rüzgarın sesine ve yağmurun damlalarına teslim etti kendini. Sonun çok yakında olduğunu bilerek şu son sözler yazıldı silinmiş göğsüne: Tek bir şeyi bil; o koca kitap sensiz biraz eksik ve sen o kitapsız tümüyle..."
Resim: http://amartinsdebarros.deviantart.com/art/The-art-scholar-71092225
Bir küçük serçe gelip kondu başcuna. Kaya çıkıntısının altında durup ağzındaki ekmeği bıraktı önce. Nazlı tüylerini silkeledi hafifçe. Durup baktı sayfaya, yağmurla kayıp toprağa karışan harflere, kelimelere, cümlelere baktı uzun uzun ve anladı. Kanatları arasına gizlenmiş, yüzyılların bilgesinin tozlarına danıştı ve söze başladı.
"Sen eksik bir sayfasın şimdi." Sayfa başını kaldırıp baktı. Henüz silinmemiş kelimelerinden biri dile geldi. "Öyleyim." Serçe bilge tozları savurup havaya altından geçti ve şöyle dedi: "Dinle öyleyse ve anımsa." Sayfa sesini çıkarmadı.
Sözü aldı serçe yeniden: "Sana o koca kitapta ait olacağın temiz ve güzel bir sayfa armağan etmişti hayat. Ve "senden önceki sayfa ile senden sonraki sayfanın kıymetini bil" demişti. Onlardan öncekileri de unutmadan ve onlardan sonrakilerin de kıymeti bilerek. Sizi kucaklayan ve bir arada tutan sağlam sedef bir cilt armağan etmişti bir de. Ve size demişti ki; "Bir arada olun. Ancak böylece anlamınız olacak. Ve sıranızı bozmayın. Sizden önceki olmadan var olamayacağınızı unutmadan ona saygı duyun. Ve sizden sonrakinin siz olmadan anlamı olmayacağını düşünerek onu küçümsemeyin. Bir arada olun yoksa anlamınız kalmayacak. Dağılırsanız işler hepten karışacak."
Sayfa henüz yağmura kapılmamış iki kelime daha gösterdi serçeye: "çok geç" Serçe başını salladı. Bir süre yağmuru, rüzgarı ve kayalıklara vuran denizin sesi sardı havayı. Serçe bilgelik tozları altından bir kez daha geçip aldı sözü yeniden:"Sen bir rüzgara kapıldın. Özgürlük sandın eksik olmayı. Kayıp bir kitap sayfasısın şimdi. Tek başına ve mahsun. Anlamın bir yerlerde kayıp. Ve yarım bir masalsın artık. Başlangıcı ve sonu belirsiz. Mutlulukları ön sayfalarda kaybetmişsin ve sonraki sayfalarda ne olduğundan habersizsin. Kayıp bir sayfasın, yazık. Küçük harfle başlıyor ilk kelimen. Ve arayıp duruyorsun sen de kalan cümlenin geçmişini. Hangi elin sıcaklığı değse sana hikayen yarım kalıyor. Savruluyorsun. Senin bile unuttuğun bir hikayenin dilinden kimse anlamıyor ne yazık. Kimse o hikayeye bir gelecek biçemiyor. Gelecek biçmeye kalkanın elinden uçup gidiyorsun herkes sen de yarım kalıyor."
Eksik sayfa silinen kelimeleriyle kederli durdu öylece. Rüzgarın sesine ve yağmurun damlalarına teslim etti kendini. Sonun çok yakında olduğunu bilerek şu son sözler yazıldı silinmiş göğsüne: Tek bir şeyi bil; o koca kitap sensiz biraz eksik ve sen o kitapsız tümüyle..."
Resim: http://amartinsdebarros.deviantart.com/art/The-art-scholar-71092225