- Kategori
- Sosyoloji
Ektiklerin Dolanacak Sana
Bugünün ekimini yarın biçeceğimiz öğretilirken bize, bu durumun gerçekten hayatımıza dokunulacağı öğretilmedi. Bilseydik, hayatlarımızın bu kadar etkileneceğini ektiklerimizden hiç bu kadar umarsızca tohumlar mıydık ortalığı? Deselerdi ki, etrafa saçılan her tohum yarın gönlüne de sarılabilir, ayağına da… Özverinin hakkını vermez miydik?
O kadar ektiklerimiz içinden bu kadar çok ayağımıza dolanan olacağını bilemezdik. Söyleselerdi de bilemezdik. Karşındakini de insan biliyorsun, zannediyorsun daha doğrusu… Meğer, toprağa düşen nefes kaynaklı herkes insan olmuyormuş. Bilemedik, zannettik ama yanıldık. E, bizde insanız yanılıyor insan. Yanlışı kabullenmiyor da yanıldığını kabul edebiliyor. İnsanım diyorsun çünkü, yanlış yapmam ama yanılırım. Oysa ikisi de aynı kapıya, aynı zile basıyorsun da yine de kabullenmiyorsun yanlışını…
Gönlüne dokunan bir olup da ayağına dolanan bin olunca sende vazgeçiyorsun kabullenmekten… Bende değil, onda öbürü yanlış yaptı diyebiliyorsun umarsızca… Sonra ‘’ her koyun kendi bacağından ‘’ yalanı var bir de, herkesin arkasına sığınmaktan mutlu olduğu… Ben yaptım, cezamı çektim şimdi sıra onlarda diyorsun. Dedirtiyor hayat, ne yapacaksın? Sığınılabilecek bütün yalanlar insanlık için değil mi? Nefes alabilen herkes bir durumun arkasına sığınıp kendini temize çıkarmıyor mı?
Korkmuyoruz artık… Ne yalandan, ne can yakmaktan, ne yanlıştan, ne de başka bir şeyden… Artık hiçbir şeyden korkmuyoruz. Ben diyoruz, yaşayabileyim de varsın gönlüme, elime koluma, ayağıma dolansın ektiklerim…