- Kategori
- Sosyoloji
El Birliği ile Kadına Saygı
Aktif siyaset yapan kadınlarımızın sayısı arttıkça toplumun en önemli parçası olan kadın ve bugüne kadar beraberinde gelen sorunlar nispeten azalacak diye düşünüyorum. Çünkü her kadın siyasetçimiz kendi hemcinslerinin çözümsüz sarmal hale gelen problemlerinin ağırlığının şiddetini üzerinde hissediyor...
İşte o kadınlarımızın ikisi...Sayın Fatma Şahin ve Sayın Ayşe Keşir...Kendilerini AK Parti Teşkilatının Genel Merkez Kadın Kolları Başkan ve Başkan Yardımcılığı dönemlerinden tanırım ve nasıl özveriyle çalıştıklarında çok da iyi bilirim...
O günün yasa tasarısıyla ilgili çalışmaların cumartesi ve Pazar da çalışma günlerine dahil edilerek yürütüldüğü haberini aldığımda nasıl umutla dolmuştum bir bilseniz... Türk kadınının, hukuksal ve bireysel haklarının kaderini şimdiden değiştireceğine çok inandığım iki güzel insanın hem yazılı hem görsel basından da sıkı takipçisiyim. En son Ayşe hanımla telefonda görüştüğümüzde bana güneydoğuda olduklarını (URFA’da) ve sosyal politikalardaki ilk adımlarının bu bölgeyi kapsadığını söylediklerinde heyecanım daha da artmıştı. Çok duygulanmıştım. Anadolu'nun çilekeş, sabırlı, vefalı ve hep silik sayılmış kadın kimliğinin öncelik alınıp start düğmesine basılması, muhteşemdi... Yaşadığı tüm olumsuzlukları sessizce sineye çeken Anadolu kadını ve kentli, eğitimli çalışan kadınlar...
ÇARPIK SİSTEMİN TEMEL TAŞLARI...
Çığlıkları aynı sessizlikte, zaman zaman... Ben, kadına şiddeti işlerken projemde okumuş, eğitimli, kariyer sahibi kadınlarımızında şiddet denen kemikleşmiş erkek karakter yapısından nasiplerini aldıklarını da iyi biliyorum... Hiç susmaması gereken eğitimli kadınlarımızın sessiz çığlıklarının da, SESSİZLİĞİNDE yol alırken neler hissettiğimi siz düşünün... Çok şeye şahit oldum bu süreçte... Neden, hep aynı... AİLE BİRLİĞİNİ KORUMAK! Yanılgı bu ya! Bunu kalkan ellerin değil de, şiddetin tüm çirkinliğini yaşayan varlığın korumaya çalışması da düşündürücü, iç acıtıcı değil mi sizce de?
Çalışan kadınım ve para kazanmak zorundayım... ANNEYİM her şeyden önce... Kendi adıma vurgulamak istiyorum, çalışırken karşılaştığım zorlukları paylaşmaktan, dile getirmekten çok utanıyorum... Erkek gücünün, akıllı kadının başarısı karşısındaki negatif duruşlarını çok iyi bilirim. Ne aşılmaz duvarlar örülüp geçişlerini engellemeye çalışma hikayelerini ezberledim artık...Bu da şiddetin başka bir türü değil mi? VAR MI HAYIR DİYEBİLEN! Tahammül yok AKILLI karşı cinse... Nerede, ne zaman, neyi nasıl istemesi gerektiğini bilen kadınsanız, eyvahlar olsun zaten kayıptasınız... HAZIRLIKLI OL, ERKEKTEN GELECEK ŞİDDET TÜRLERİNE... Mesele mor gözle, kırılan kemiklerle de bitmiyor... dedim ya, şiddet ve türleri her an devrede... Peki bizler kadına son derece saygın bakan bir toplumun parçasıyken tarihten bu yana, nasıl bu hale geldik dersiniz! Acı, çok acı!
Çocuk, anneye şiddeti babadan görmüştür. Uygulama alanı hemen yanı başındaki ilk muhatap kız kardeşidir. Büyür evlenir, ikinci muhatabı eşidir. Çocukları olur, çocuk döner mirası devralır ve halka tamamlanmıştır toplum adına.... Bu kalıtımsal mirasın takipçisi yeni nesil, 'AİLE İÇİ EĞİTİMLERLE 'KADIN'I ASIL OLMASI GEREKEN DEĞER NOKTASINA TAŞIMASI GEREKİYOR... BIKTIM VE UTANIYORUM 'NAMUS' ADI ALTINDA İŞLENEN CİNAYETLERE TANIK VATANDAŞ OLMAKTAN... ELİ TAŞ, BEYNİ KİRLİ, KARŞI CİNSLERİM, ÇOK ÜZGÜNÜM , SİZİ İKİNCİ LİGDEN ÇOK ALT SIRALARA ÇEKMEK İSTİYORUM YÜKSEK MÜSADELERİNİZLE! AYGÜL ŞAMHİLİ, KENDİ CİNSİNİN UZAĞINDA KALMAYACAK... BUNU BİLİN! EZME, EZİLME ÇELİŞKİSİNE ASLA ORTAK OLMAYACAĞIM... KADINLARIMIZIN BU KADAR YOĞUN ŞİDDETE MARUZ KALDIĞI ÜLKEMİZ İÇİN HİÇ KİMSE BU DOĞRUDUR DİYEMEZ...
Anlaşılan şu ki; yeni Kadın Bakanımız Sayın Zehra Zümrüt Selçuk’a da çok iş düşüyor.
TÜRK TARİHİ İÇİNDE ÖZ SAYGISINI KORUMUŞ VE YAŞATILMIŞ KADINLARIMIZIN DEVAMI OLAN BİZLERDEKİ, KUŞAK FARKININ SORUNU NE ? NEDİR BUKADAR GERİ ÇEKEN ŞU ZAMANIN KADINLARINI? ADI NE BU GÜCÜN! NE DEĞİŞTİ? VE DAHA BİR ÇOK SORU BEYNİMDE.... 'KADINA SAYGI'YI HAREKETE GEÇİRMEMİZ GEREKİYOR EL BİRLİĞİYLE!