Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Eylül '09

 
Kategori
Gelenekler
 

El öpme adetimiz..

El öpme adetimiz..
 

El öptürme adeti saygı gösterisi, bağlılık ifadesi olarak asırlardır var.Terketme zamanı gelmedi mi?


*Elin tadı nasıldır..

Daha çocukluğumuzdan başlayarak Anadolu’da büyüklerin ellerini öperek büyüdük, alıştırıldık. Ödülü çoğu zaman para ya da şeker olurdu. Yaşlıya ya da saygın kişiliğe bir saygı ve hürmet gösterisiydi. Fakat bir kural olarak zoraki yaptırılır hale gelince ne denli saygı ve hürmet ifade ettiği tartışılır. Bazen öyle bir anlayışa hizmet eder ki, “Dereyi geçinceye kadar ayıya dayı diyeceksin” söylemini destekler hale geliyor.

Bayramlarda sıra sıra dizilen büyükler kasılıp oturdukları konumu güçlendirir ve ellerini uzatırlar. Küçükler ise bu bir kader gibi öpüp eli alınlarına sürecekler. Büyükler yücelirken, küçükler biraz daha ufalırlar. Saygı ve sadakati, eğilmişliği ve itaati vurgulamış olurlar. Rahmetli babam bunun sakıncalı olduğunu, kendi otoritesi sağlamlaşırken en değerli bulduğu çocukları için küçülme ifade eden bu hareketin istem dışı olabileceğini düşünmüş olmalı ki, el öptürmekten giderek vazgeçmişti. Neredeyse bir ısrarla öperdik ellerini.

El öpmek bizim kültürümüze özgü bir olay, bir gelenek. Batıda genelde bir kur ya da nezaket gösterisi olarak hanımların elleri öpülüyor ve alna götürülmüyor. Bir dönem yanaktan öpmeye karşı mikrop bulaştırma olasılığı dolayısıyla kampanyalar düzenlenmişti. Peki ya eller? Ellerin tadı nasıl ve mikrop bulaştırmak söz konusu değil mi? Nasıl emin olabiliriz öptüğümüz elin temizliğinden. Çünkü hemen her iş, her türlü dokunma ellerle yapılıyor.

Kemik yoğunluğu fazladır ellerde. Eğer kremliyse krem tadı ve kokusu, değilse belki kuru, ihtimal biraz terliyse; tuzlu ekşimsi bir tad almak olasıdır. Zaten tadı değil temizliği, ve önünde eğilip elini öptüğünüz kişinin saygınlığı önemlidir. Hoşnut etmeye yönelik bir jest ve incelik sayılmakta. Şahsen geçmişte karşımdakinin önünde elini öpmemi hak edecek saygınlığı olup olmadığı ile temizlik kuşkusu taşıyarak, gönülsüzce öptüğüm eller olmuştur. Dikkatimi çeken başka bir konu, yaşlı bayların değil de yaşlı bayanların el öptürmekten büyük bir haz duyduklarıdır. Böyle gözlemledim. Belki de yaşam kıdemlisi bayanlar subjektif saygınlık gösterisine daha fazla önem veriyorlar. Gereksinim duyuyorlar. Fedakar kadınlar için “Eli öpülesi anneler” deyişi ise el öpmeyi bir çeşit teşekkür ifadesi olarak görmek olsa gerek.

“El öperek geldi bu mevkilere” sözü ise bu hareketin siyaseten kullanılıp, çıkar için yapılan bir “yalakalık”tan kaynaklanabileceği anlamını karşımıza çıkarıyor. Demek ki bir güven sağlama bizdenselliğine hizmet edebiliyor. Bunun için bir sınav aşaması oluşturabiliyor.

“El öpenlerin çok olsun, berhüdar ol evladım” yanıtları para gibi daha somut bir ödül yerine geçmede de, karşılaşmaların bu kaçınılmaz el öpme safhası kendi ailemizin memnuniyeti açısından atlatılması gereken bir safha olagelmiştir. Fakat el öpmenin sağlık açısından etkileri araştırılarak, bu adetin nelere mal olduğu ya da olabileceği konusunda kafa yorulmalıdır.

TAYYİP ERDOĞAN-DENİZ BAYKAL EL ÖPME POLEMİĞİ

Başbakan Recep Tayip Erdoğan Kürt açılımı konusunda gerekirse CHP lideri Deniz Baykal’ın ayağına gidebileceğini belirterek, “Gerekirse elini de öperim” dedi. Baykal’ın yanıtı olumsuzdu. “El öpmeye alışmış. Devlet el öpmez” gibilerden bir yanıt verdi. “Alışmış” derken daha evvel bu hareketi icazet için başkalarına da yapıyordu iması anlaşılıyor. Fakat devletin el öpmeyeceği söylemi devlet-hükümet kavramı açısından tam isabetli değil. Erdoğan devlet değil, devleti yönetmekle görevli hükümetin başıdır. “El öpmesinde sakınca var mı?” denildiğinde T.C.’nin yöneticisinin el öperek icraat yapması doğrusu ülke yönetimi adına hepimizin duygularını zedeleyebilir.

Aslında Erdoğan çok değil daha geçen yıl bu günlerde el öpme adetine karşı çıkmış, şöyle demişti: “El öpmeyi sevmem. Üç kişinin elini öpün derim; babanızın, annenizin ve hocanızın. Bunun dışında asla. Aksi, ifade edemeyeceğiniz çirkinlikte bir tehlikedir. Çünkü o, özgüveni alır götürür. O sizi adeta köleliğe doğru iter!" (Milliyet-Taha Akyol-17 Eylül 2008)

Baykal da el öptürmediğine göre aslında iktidar ile ana muhalefet arasında bir ortak nokta ortaya çıkmış bulunuyor. Fakat Erdoğan Baykal’ın elini öpmeye talip olurken geçmiş söylemini hasıraltı etmiş olmakta..“Ülkenin iyiliği olduğunu düşündüğüm bu konuda destek için her fedakarlığı yaparım” manasına söylese bile, o zaman da Baykal’ın konuya gerçekte tam karşı olmadığını ama bunu bir kişilik, ve saygı sorunu olarak gördüğüne indirgemiş oluyor. Devlet meselelerini çözüm el öpme ile ilişkilendirilemez.

Sosyal demokratların geçmişinde Bülent Ecevit, Erdal İnönü gibi isimler de kesinlikle, özellikle de seçmene el öptürmemişlerdir. Arşivden çok aradım. Mustafa Kemal Atatürk’ün elini öptürdüğü bir resme rastlayamadım. Varsa bile eminim bir oldu bitti sonucudur.

“El” yer ve yabancı anlamlarını da içeren değerli bir kelime aslında. Arapların önemli kişilerinde adlarına bile ekleniyor “El..bilmemkim.. “diye.. Bu adet terk edilmese bile fazla gocunulmamalı.. “El üstünde tutmak” diye bir tabir vardır. El öperken dudaklarımızı ve başımızı karşımızdakinin elinin üstünde tutmuş da oluyoruz bir bakıma. Fakat ben el öptürünce karşımdakinin benim yüzümden gururunu törpülediğini aklıma getiriyor ve bunu yapmaya hakkım olmadığını düşünüyorum. Zoraki olabilecek bir sevgi-saygı gösterisi endişesi taşıyorum.
Fakat herkes aynı duyarlılık içinde değil.. El öpenimiz değil, sevip takdir edenimiz çok olsun.

 
Toplam blog
: 61
: 25799
Kayıt tarihi
: 09.07.08
 
 

Ankara'da yaşayan Afyon doğumlu, Gazetecilik Halkla İlişkiler Radyo-TV bölümü mezunuyum.. Kamuda ..