El Yazısı

1998... Bir yaz günü kasabalılar okullarına gelecek ilk yabancı İngilizce öğretmenini karşılamaya hazırlanmaktadır. Fakat yanlışlıkla kasabaya yolu düşen Fransız turist Julie'yi öğretmen sanınca işler karışır. El Yazısı, kasabanın olaylarla dolu bugününü üç kişinin gözünden anlatır.

Büyükşehirden gelip kasabaya yerleşmiş olan eczacı Zeynep, kasabanın öğretmeni Celal'le evlenmeye karar vermiş ve evlilik hazırlıkları tüm kasabanın gündemi olmuştur. O gün şehirden ilaç sayımına gelen arkadaşı Volkan, ani evlilik haberini duyunca çok şaşırır. Sadece o, Zeynep'in bu ani kararının arkasındaki gerçek nedeni biliyordur.

İlk okul müdürünün oğlu Ahmet, köyden bir kızı sevmektedir. Hem kasabalılar hem de köylüler bu ilişkiye karşıdır. Sonunda Ahmet kararını verir, o gün tam kızı kaçırmaya gidecekken turist Julie'ye tüm gün çevirmenlik yapmak zorunda kalır. Fakat ne Fransız Julie ne de Ahmet İngilizce bilmemektedir. Kasabada sevdiği kız hakkındaki söylentiler Ahmet'i umutsuzlandırırken Julie'yle geçireceği o gün cesaretini yerine getirecektir.

Ufak Ragıp, eczacı Zeynep'e aşıktır. O gün Zeynep'e bir aşk mektubu yazar. Tam ona verecekken mektubun cebinden çalındığını fark eder. Köyden gelen küçük Sevgi'yle bütün gün aşk mektubunun izini sürerler.Sevgi de genç Ahmet'i sevmektedir. İkisi beraber naif aşklarının peşinden koşarken birbirlerinde arkadaşlığın farkına varırlar.

Filmin konusu böyle… Gelelim benim izlenimlerime… Oyunculardan başlamak istiyorum:

Sarp Apak… Son dönemde oyunculuğuyla tavan yapan bir oyuncu. Ezel’in ardından Suskunlar dizisinde de büyük beğeni kazandı. Ben de büyük hayranlıkla izliyorum tüm oyuncular rolün hakkını vererek oynuyorlar ama Sarp öne çıkıyor bende. Bu filmde son iki dizi karakterine ters düşen bir rolde çıkıyor karşımıza, yine beğendim çünkü rolü öyle yapıştırıyor ki yüzüne izlemek keyif veriyor.

Cansu Dere… Oyunculuğunu pek fazla sevemedim hem Ezel’de hem öncekilerde… Güzel kız, endamlı, kaşı gözü yerinde, boylu poslu, fiziği düzgün ama eksik bir şeyler var… Bendeki izlenim tam değil, olamadı, olmayacak gibi… Filmde de aynı duyguyu yaşadım, tam adlandıramıyorum da ama konuşurken bunlar oluşuyor sanki…

Wilma Elles… Kasabaya gelecek öğretmen sanılan turist kız rolünde başarılıydı.

Baran Akbulut… Zeynep'in nişanlanacağı öğretmen, daha önce Aşk-ı Memnu dizisinde Beşir karakteriyle karşımıza çıkmıştı ve herkesin beğenisini kazanmıştı.

Sercan Badur… Öyle Bir Geçer Zaman Ki dizisinde Mete’nin kötü arkadaşıyken sonra kankası olan Necati (diziden ayrılmış sanıyorum) rolüyle çıkmıştı karşımıza. Başarılı bulmuştum dizide, filmde de öyleydi. Geleceğini başarılı görmekteyim.

Kenan Bal… Pek çok dizide, filmde görsek de Asmalı Konak’ta Ali Hamzaoğlu rolüyle kaldı belleklerimizde… Ragıp’ın dedesi rolünde çıktı karşımıza, beğendiğim bir oyuncudur…

Salih Kalyon… Her role rahatlıkla bürünebilen büyük oyuncu, Tuzsuz rolünde…

Filmin iki küçük karakteri Deniz Ali Akbaş ve Ezgi Gör çok tatlıydılar…

Film 6 gün misafir olduğum TV kanalında son gün (Cuma) masada konuşuldu, fragmanını izledik. Doğa görüntüleri (Bolu Göynük’te çekilmiş) çok hoşuma gitti. Fragman görüntülerini izlerken gitme isteği uyandırdı bende. Hatta öğleden sonra izleyebilirim demiştim.

Evet izledim ama bende o beklediğim tadı vermedi. Festival filmi havası sezdim. Film çekilirken halka katılımcı olmaları, oyuncu olarak yer almaları, özel ayrıcalıklara sahip olmaları için davet yapılmış. Yine de yapanların ellerine yüreklerine sağlık. Umarım umdukları gişeyi yakalarlar…

Sevgilerimle…