Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ocak '09

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Emine Hanım çok mu samimi?

Emine Hanım çok mu samimi?
 

Tüm dünyanın sesini çıkartamadığı ya da seslerini çıkartmalarına izin verilmediği Gazze’de yaşanan insanlık dramına dünyada en iyi ve en yüksek sesli tepkiyi Türkiye vermeye çalışıyor.

Türkiye’nin çıkardığı ses dünyanın ne kadar umurunda bu ayrıca tartışılır.

Türkiye Gazze’de yaşananlardan önce İsrail’le Arap dünyası arasında ara buluculuk rolünü üstlenmeye çalışıyordu. Bölgede yaşanan olumsuzlukların ardından yüksek sesle İsrail’i kınayınca İsrail ve Arap dünyası arasında safını hemen belli etmiş oldu. Yaşananlara sessiz kalınamazdı ancak bu şekilde düşünülmeden yapılan her açıklama ya da tepki ileriye yönelik siyaseten olumsuz olarak yansıyabilecek hamleleri işaret edebilirdi.

Bu düşüncesiz hamle İsrail’in Türkiye bölgede arabulucu olamaz söylemiyle yansımasını gösterdi. Medeniyetler İttifakı gibi kurgusal birlikteliklerle dünya siyasetine yön vermeye çalışan silik Türkiye Ortadoğu içinde şansını kaybetmiş oldu.

Emine Erdoğan’ın Nazım Hikmet’in dizleriyle gözyaşlarına boğulduğu “Gazze İçin İstanbul’dayım” barışa davet toplantısı ise reklamdan öteye geçemedi.

İnsanlık dramının en acı örneklerinin görüldüğü bölgedeki ölen sivillere ait fotoğraflar aynı gün gazetelerimizin manşetlerinde yer alırken; Ortadoğu ve İslam ülkeleri dışında dünyanın genelinde özellikle Avrupa ve ABD basınında bir tek sivile ait fotoğraf görülmedi.

Aynı medya kuruluşları bölge ile ilgili haberleri satır arasında geçiştirirken dünya bölgede yaşananlarla ilgili bilgiye sahip değil. Dolayısıyla bilmedikleri bir olaya ses çıkarmaları genel itibarla mümkün değil.

Dünya basınına servis edilen haberlerin çıkış noktası ABD ve Avrupa merkezli olduğundan o servisler ne yollarsa dünya onları bilebiliyor, görebiliyor. Bir bakıma ABD ve Avrupa önümüze ne koyarsa onu yiyoruz.

Şartlar böyle iken Gazze’de İsrail kendince isteklerine ulaşmadan bölgeyi terk etmeyecektir. Aynı zamanda dünya yaşananları da görmeyecektir. Yıllar yılı kendi topraklarını Yahudilere satan ve birlik olamayan Araplar yaşananlarda biraz kendilerine bakabilmeyi özeleştiri yapabilmeyi başarmalıdırlar.

Gelelim İstanbul’daki organizasyona. Emine Erdoğan’ın devlet başkanları eşlerini davet ederek mesaj vermeye çalıştığı toplantı oldukça sönük geçti. Erdoğan’ın gözyaşları dışında basına yansıyan bir şey olmadı.

Toplantı öncesinde Tayyip Erdoğan’ın medeniyetler ittifakındaki çok sevgili ortağı José Luis Rodríguez Zapatero’un eşine Emine Hanım tarafından davetiye gönderildiği ancak İspanyol Başbakanın eşinin bu daveti reddettiği açıklandı.

Dünya barışını koruma üzerindeki hassasiyetlerin ne kadar güçlü olduğunu gösteren bir noktaydı bu (!)

Bu reddetme arkasındaki gerçek sebepler neydi acaba?

Emine Erdoğan’ın davet listesi hakkında hiçbir şekilde açıklama yapılmazken; katılımcıların tümünün İslam ülkelerinden olması da ayrı bir soru işareti oldu.

Katılımcı listesinin tamamına baktığımızda; toplantıya Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad eşi Esma Esad, Katar Emiri'nin eşi Nasser Al - Missned, Ürdün Kraliçesi Rania, Lübnan Cumhurbaşkanı Eşi Wafa Sleiman, Pakistan Başbakanı Yusuf Rıza Gilan'nin eşi Begüm Gilani, Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafi'nin kızı Dr. Aisha Muammer Al Kaddafi, Başbakan Erdoğan'ın kızları Sümeyye Erdoğan ve Esra Albayrak Erdoğan, Azerbaycan Parlamento Başkan Yardımcısı Bahar Muradova, Suriye Devlet Bakanı Dr. Bashar Al Shaar, Ürdün Planlama Bakanı Suhair Ali, Suriye Çalışma ve Sosyal İşler Bakanı Dr. Diar Al Hajaref, TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, AB İlişkilerden Sorumlu Devlet Bakanı Başmüzakereci Egemen Bağış'ın eşi Beyhan Bağış, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın eşi Gülten Günay, Hazineden Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek'in ABD'li eşi Anna Şimşek, Pakistan Milletvekili Asmai Arbab Alamgir, Pakistan Milletvekili Nuzhat Sadık, Sakıp Sabancı'nı eşi Türkan Sabancı ve gelini Nebahat Koç Sabancı’yı görüyoruz.

Neden bir tane Hıristiyan ülkeden katılımcı yok bunu da sorgulamak lazım. Dünyaya bir mesaj verilmek isteniyorsa bu mesaj ancak tüm dünya temsilcilerinin katıldığı bir toplantıyla mümkün kılınabilirdi. Olmadı, yapılamadı…

Ayrıca Emine Erdoğan’ın bu organizasyonu düzenlemesinin gerçekten samimi bir görüntü oluşturduğunu söyleyebilmekte çok doğru değil. Irak’ta onca Müslüman ölürken ve ölmeye devam ederken Emine Hanım neredeydi acaba?

Daha gerçekçi, akılcı ve geniş bakış açısıyla hareket edip bir şeyler yapmak lazım. Çocuklar, kadınlar, inanlar ölmeye devam ediyor…

Emine Hanım’ın okuduğu Nazım Hikmet’in şiiri ile noktalamak lazım:

Kız Çocuğu

kapıları çalan benim

kapıları birer birer.

gözünüze görünemem

göze görünmez ölüler.

Hiroşima'da öleli

oluyor bir on yıl kadar.

yedi yaşında bir kızım,

büyümez ölü çocuklar.

saçlarım tutuştu önce,

gözlerim yandı kavruldu.

bir avuç kül oluverdim,

külüm havaya savruldu.

benim sizden kendim için

hiçbir şey istediğim yok.

şeker bile yiyemez ki

kâat gibi yanan çocuk.

çalıyorum kapınızı,

teyze, amca, bir imza ver.

çocuklar öldürülmesin

şeker de yiyebilsinler.

Ahmet Buğra TOKMAKOĞLU

Abtokmakoglu@gmail.com

 
Toplam blog
: 430
: 2186
Kayıt tarihi
: 18.06.07
 
 

20 Nisan 1989'da İzmir'de doğdu. İlköğretim ve lise öğrenimini Karşıyaka'da tamamladı. 20..