- Kategori
- Ben Bildiriyorum
Gülhane Parkında Ceviz Ağacı

Gittim Gülhane parkına
Aradım buldum en yaşlı ceviz ağacını
Seslendim
O ceviz ağacı sen misin dedim
Anladı hemen silkelendi birden
Yürek çarpar gibi çarptı yaprakları
Seslendi adeta korka korka
Korkma dedim usul sesle
Ben polis değilim korkma
Evet, benim dedi
Demek sensin Nazım baba ha dedim yine
Evet, evet benim dedi
Bu sefer yüzünde gülücüklerle
Ben çok severim bu İstanbul’u
Onu bir de o güzel yâr Mehmet’imin annesini
Ayrılamam onlardan
Bırakıp gidemem onları
Ağlayarak söyledi bunları
Ben de ağladım utanmadım
Seslendim yeniden
Ben de sıkıntılıyım be ceviz ağacı
Aynen senin benzeri
Güzel yurt Anadolu sıkılıyor sıkıldıkça
Ekonomi bozuk
Eğitim bozuk
Dirlik düzen bozuk
İleriye bakıyorum koyu bir karanlık
İç barış dış barış diye bir şey yok
Kavga gürültü içinde yurdum
İçime atmayayım sıkıntımı
Sana geleyim anlatayım istedim
Beni en iyi sen anlarsın diye bildim
Dinledi beni yaşlı ceviz ağacı ve ağladı
O ağladı ben ağladım
Ağlaştık birlikte boşaldı içim
Attım kafa ve gönül dağınıklığını
Oldum bir zinde
Gönlüm rahat zihnim arınık
Yaşıyorum böyle kavuştum zindeliğe
Gelin Nazım Babayı dinleyelim birlikte
…
CEVİZ AĞACI
Başım köpük, köpük bulut içim dışım deniz
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda
Budak, budak şerham, şerham ihtiyar bir ceviz
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril
Koparıver gözlerinin gülüm yaşını sil
Yapraklarım ellerimdir tam yüz bin elim var
Yüz bin elle dokunurum sana İstanbul'a
Yapraklarım gözlerimdir şaşarak bakarım
Yüz bin gözle seyrederim seni İstanbul'u..
Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda.
Ne sen bunun farkındasın ne polis farkında
( Nâzım Hikmet)
…
Seni unutmayacağım ceviz ağacı
Seni bulacağım başım sıkıştıkça
Dökeceğim tüm içimi
Huzura ereceğim seninle birlikte
Saygılarımı sunuyorum içtenlikle