Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mayıs '09

 
Kategori
Anılar
 

En Büyük Zenginlik Gönülde

En Büyük Zenginlik Gönülde
 

19 Şubat 2005 Çekilişi


Şans oyunlarıyla oldum olası aram iyi olmamıştır. İskambil, Tavla, Okey bilmem. Sevmem de! Ama satrancı severim. Briç de öğrenmek isterdim. Şu "Kollu Canavar" denilen kumar makinelerini de bir kez Kiel-Göteborg arasında Stena Line gemisinde denemiştim. Kazanacağınız da kaybedeceğiniz de en büyük para 20 Euro’ydu! Kazandığınızda metal hazneye nasıl bir gürültüyle düşerdi metal markalar inanamazsınız. Küçük bir paraya müthiş heyecan yaşardınız.

Aslında ben, "İnsan kendi şansını kendi yaratır." tezinin iddialı savunucularındanım. Yine de sadece yılbaşı çekilişlerinde 4-5 tane tam bilet alırım. Olur ya, çıkar filan; bölüşmeyeyim:) Yeni yılın ilk gününde de sonuçlara bakınca 1-2 amorti çıktığını görür, onların da yerine yeni bilet alırım. Sizin anlayacağınız, ocak ayı ortasında benim zengin olma hayallerim bitmiş olur.

2005 şaşırtmıştı beni. Amorti değil, son 3 numarasına göre ikramiye kazanmıştım ve o parayla şubata kadar geldim. Tanrı, şansımı yaratmaya karar vermiş olmalıydı ki 20 Şubat sabahı Milli Piyango’nun web sayfasındaki sonuçlara bakınca 600 YTL kazandığımı gördüm. Bu da nereden çıkmıştı! Yarım asırlık ömrümde kazandığım en büyük paraydı bu. Ama enteresan olan, gazetedeki sonuçlarda böyle bir ikramiye görünmüyordu! Herhalde Milli Piyango’nun web sonuçlarında bir hata vardı. Üzerinde durmadım. Kadıköy’e inince Milli Piyango İdaresi’ne sorardım.

“Afedersiniz, ben ikramiye kazandım da.” dedim, bankonun arkasındaki memura.

“Biletin arkasına adını, soyadını, adresini yaz.” dedi, başını kaldırmadan.

Herhalde işinden bıkmıştı, belki de çok yorgundu; ama kimsecikler de yoktu ki.

Kaçamak bakışlar atarak yazdım adresimi biletin arkasına. Biletin arkasında yazılacak yer yok ki. demeye korktum! Uzattım yavaşça bileti. Baktı. Bir deftere daha baktı. Başını kaldırdı. Gözlerindeki ifadeyi anlamaya çalışıyordum. Kırpmıyordu! Emindim, bir şeyi yanlış yazmıştım. Keşke sorsaydım diye içimden geçirirken ayağa kalktı.. Başını arkaya çevirdi;

“Mehmeett, abiye bir çay kapıver.” dedi.

Neler oluyordu! Hayatında ikramiye kazanmamış ve ilk kez Milli Piyango İdaresi’ne gelen bana, Hoş geldin mi demek istiyorlardı! Belki de ilk andaki soğuk davranışından dolayı üzgündü. Kim bilir ne dertleri vardı oysa!

“Abi iyi misin? Hele şuraya bi oturuver, çayın da geliyor. Dur ben de geleyim yanına.”

Ne güzel bir yermiş bu Milli Piyango İdaresi! Bundan sonra amortilerimi de burada değiştireyim diye düşünürken çaylarımız da, o da yanıma geldi.

“İyi misin abi? Üzülme ya. 600 lira da kötü bir para değil ki.”

Allah Allah! Ne diyordu bu adam!

“Afedersiniz, ben dediklerinizden bir şey anlamıyorum! Sizin web sayfanıza baktım ve 600 YTL kazandığımı gördüm; ama gazetedeki sonuçlarda böyle bir ikramiye yok! Gazete mi doğru, web sayfanız mı onu öğrenmeye geldim ben.”

“Abi ciddi misin? Yani sonuçları bilmiyorsun? Şimdi ben sana nasıl söyleyeceğim yaa!”

“Kardeşim, neyi nasıl söyleyeceksin?”

“Abi, tek rakamla büyük ikramiyeyi kaçırdın! Son rakamın 3 yerine 1 olsaydı 600.000 YTL kazanacaktın. Kazandığın 600 YTL de Teselli İkramiyesi. O nedenle gazetede yok.”

Gözlerini üzerimden ayırmıyordu, farkındaydım. Tek eli de omzumdaydı. Çayımdan irice bir yudum aldım. Gözlerimi kapadım. Ne küçük bir bedelle ne büyük bir heyecan yaşatmıştı tanrım. Şükrettim.

600 lirayla 10 erzak torbası yaptım, çocukluğumun güzel Pendik’inde 10 fakir aileyi mutlu ettim. Öyle huzurlu uyudum ki o gece. Parayla satın alınabilir miydi!

 

 
Toplam blog
: 462
: 1159
Kayıt tarihi
: 07.03.09
 
 

Ne güzel bloglar yazdık, ne muhteşem dostluklar kurduk; onlar kaldı baki... ..