Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Şubat '08

 
Kategori
Güncel
 

En güzel Pazar günü haberi

En güzel Pazar günü haberi
 

kahvaltı


Haftasonları özellikle pazar günü gazete almak çok hoşuma gidiyor. Bu belki geçmişten kalma bir alışkanlığın getirdiği bir sevinç! Sabah babamın sesiyle uyanıp annemin mutfakta hazırladığı yarı çay, yarı kızartma kokusuyla karışık sıcak yuva canlanıyor gözümde! O zamanki gibi, bu sabah da yine kar kaplamış dört bir yanı, kafalarda bir yerlere ulaşamamak telaşı uyanmış. Bir yandan da huzur var, çünkü kar kaplamış görmek istemediklerimizi!

Bir gazete, iki ekmek alma görevi verildiğinde ağzım gözüm kaşkolle sarılmış, eldivenlerim giyilmiş, yumak halinde dışarı atıveriyorum kendimi. O sıralar televizyonda görerek hayratler içinde seyrettiğim uzay mekiğinden çıkan bir astronotun, henüz ayak değmemiş bir gezegene adımlarını, ayak izlerini kaybettirmeyecekmişcesine atar gibi atarak hedefe ilerliyorum. Gazetenin matbaa kokusu ve ekmeğin çıtır lezzeti arasında eve dönüyorum. Kahvaltıdan sonra bir köşede babam gazeteyi okurken diğer köşede ben de gazete eklerini karıştırıyorum.

Bugün artık baba benim! Gazete almak için gönderebileceğim bir oğlum var ancak büyümesini bekliyorum. :) Haftasonu evde olabilirsem(!) -ki bu hafta değilim, gazete keyfi yapmaya çalışıyorum. Bunu haftasonu alışkanlığını kaybetmemek için yapıyorum. Çünkü bu kültürün hem okuma hem paylaşma aşılaması kazandırdığını düşünüyorum. Bir de, gazetenin türüne göre, haftasonu içerdiği haberler insanları dinlendirmeye yönelik, genel bir takım sorunlara "irdelemeden" değinen haberlerden oluşuyor. Okuyunca "tuh tuh, vah vah" yerine, "keşke, ne güzel" diyeceğiniz sesler yankılanıyor beyinlerde.

Bugün de pazar. Evde değilim. Geçen haftaki gibi yine cumartesi ve pazar günüm mesaide geçti. Önümüzdeki haftasonu da nöbetçiyim. Yanlış anlama olmasın diye izah ediyim; ben doktorum da isteyerek mesaiye gelip hem fazladan para almak, hem de bundan yakınmak değil derdim. Ufak bir ayrıntı; ben "askeri" doktorum da vazifem nedeniyle verilen emir neticesinde katılıyorum mesaiye. Ve bir ayrıntı daha; bizde ne kadar ekmek o kadar köfte yok! Sadece ben değil, şu anda siz bu satırları okurken karlı dağları arşınlayan Mehmetçiklerimizle omuz omuza gezen meslektaşlarım da haftasonu mesaisi yapıyorlar. Karşılığında emin olun Türkiye'nin istikbali için beş kuruş da talep etmeden! Doktoruz diye fazla mesai için, nöbet için, dönen sermaye için, elimizden geleni ardımıza koyduğumuz için asker olduğumuzdan dolayı beş kuruş daha fazla bir şey talep etmedik, etmeyiz. Gerçi veren de olmadı! Hakkımız görülen ne ise onu aldık, şükrettik.

Gelelim bu pazarın sabahına: evde olmadığım için gazete almadım. (Diğer meslektaşlarım gibi.) Haberi internet haber sitelerinden okudum (büyük puntolarla); "Askeri Doktor Maaşları 5000YTL olacak!" Sevinsem mi, üzülsem mi? Duyan da, zaten o kadar mesainin, nöbetin, dönerin yanında bu kadar da olmaz diyecek!

Dedim ya, biz yaptığımız şerefli görevin bilincindeyiz. Hiçbir şey talep etmedik! Vereceklerini de sanmıyorum ya, haberin içeriğine göre maaşlar 5000 değil 2000 bile olmuyor. Manşetin 5000 olması yanıltmasın, üç aşağı beş yukarı 1500-2000 arası değişir değişirse. Onu da emin olun hak ediyoruz ki veriyorlar. Doktorların bol para alıp hastaları süründüren kişiler olduğunu düşünmeyin diye bu yazıyı yazdım. Manşetler her ne kadar habere ilginçlik katmaya çalışsalarda gerçekten uzaklaşmamaları gerekir.

Bu pazar bir sevinç sardı beni. Geleceğe ümitle sarılmama yetecek benim için "en güzel pazar günü haberi"yle diye dalıyorum düşüncelere, sizinle buluşuyorum...

 
Toplam blog
: 68
: 4699
Kayıt tarihi
: 14.01.07
 
 

Tıp doktoru ve iki senedir online sağlık danışma hizmeti veren  sitesinin yöneticisiyim. Sık ka..