- Kategori
- Futbol
En kötü, en ruhsuz, en zayıf, en en en.... takım, tabii ki Fenerbahçe!

Fenerbahçe, iyi başladığı 2009-2010 sezonunda ilk yarıyı lider bitirdi, ama çok eleştirildi.
2.yarıya Denizli ve Sivas maçlarında galip geldi, yenilen takımlar küçümsenerek, yine eleştirildi.
Kupada yarı finale kaldı, eleştirildi.
Avrupa liginde, Volkan'ın Lille maçlarında yediği çok basit ve hatalı gollerle 85.ci dakikada elendi, tabii ki eleştirildi.
Veee, Süperlig'de Diyarbakır, Manisa ile berabere kaldı, Bursa ve Belediyeye yenildi.
Sezonun 2.devresinde Uğur, Ali Bilgin ameliyat oldu , şimdi sıra Özer'de. Deivid, Lugano ve Mehmet Topal sakatlıkları nedeniyle son maçlarda oynayamadılar. Takımdan devre arasında, Carlos ve Kazım ayrıldı.
Arada kart cezalıları da ile birlikte (Carlos ve Kazım hariç) toplamda 6 önemlisi oyuncusu sakat olan Fenerbahçe'de kadro derinliği ortadan kalkarken, üstüste gelen Ziraat Türkiye kupası ve Avrupa ligi maçları sonuncunda futbolcular, maç sonlarında oyundan düştüler. Bu nedenle Diyarbakır, Manisa, Bursa, Lille ve Belediye maçlarında 82. dakikadan sonra goller yediler ve ligde 10 puan kaybederek, avrupadan elendiler.
Bir şampiyon adayının, 4 maçta 10 puan kaybetmesi her durumda tam bir yıkımdır.
Çok oyuncu eksikliği ile girilen bu yoğun maç trafiğinde, Daum, hatalı takım tercihleri ve hatalı oyuncu değişiklikleri ile zor dönemlerde güvenilen, başarılı bir teknik direktör olamayacağını gösterdi.
Puan kaybedilen maçlarda, yenilen gollerden sonra Daum'un yüzündeki korku ve endişe rahatça görülebiliyordu. Futbolcuların da, bu gerçeğin farkında olduğunu sanıyorum. Bu durum futbolcuların, motivasyon ve özgüvenlerinin oldukça azalmasına neden oldu.
Bütün bu sakatlıklarının nedenleri arasında, sahasının hava koşulları nedeniyle çok kötü olmasını, antremanlarda iyi ve doğru çalıştırılmamasını gösterebiliriz. Ama, ligde oynadığı maçlarda da çok sert tekmeler yediklerini de gözardı etmemek gerek.
Fenerbahçe maçlarında hakemlerin sertiğe izin verdikleri bir gerçektir. Orta sahada Emre'ye, ilerde Alex ve oynadığı zaman Semih'e üstüste arkadan yapılan tüm faullere göz yumulması, Fenerbahçe'nin topu ilerde tutmasını, hucüm etmesini engellemektedir. Örnek olarak, Kasımpaşa maçında Sedat'ın, Manisa maçında Yiğit'in, arkadan en az 10 tane faul yapmasına hakemler seyirci kalarak, oyunun çabuk oynanmasını ve akışını etkilemişlerdir. Bu durum, faul yapan takımın direncini arttırırken , faul yapılan takım futbolcularının direncini düşürerek sonuca dolaylı olarak etki etmektedir.
Özellikle belediye maçında, kasıtlı denebilecek kadar ciddi hakem hataları, tercihleri nedeniyle Fenerbahçe, ligde şampiyonluk yarışında ciddi darbe aldı.
Şimdi, artık Fenerbahçe'yi eleştirmek içim tüm şartlar oluşmuştur.
Kusursuz bir İsviçre saati gibi mekanizma işlemeye başlar.
- Değeri 100 milyon euro'nun üstünde olan takım zayıftır. Yıldız oyuncuları yoktur ...
- Takım ruhsuzdur, takım kötüdür ...
- Takım içinde futbolcular birbirine güvenmiyordur, gruplar oluşmuştur ...
- Ayrıca, hiç bitmeyen Semih-Guiza sorunu vardır ...
- Daum, zaten yetersizdir, milli marşımızı okurken rol yapıyordur ...
Cadı kazanı kaynamaya ve kaynatılmaya başlamıştır bir kere.
- Her gün ortaya çıkan imzasız ancak her nasılsa tümü ''olumsuz'' Fenerbahçe haberleri...
- ''Sen Fenerbahçe'sin'' , güçlüysen hakemi de yeneceksin geyikleri ...
- Ortada, sonucu ciddi etkileyen, açıklanması zor, hatalı hakem kararları varken, spor programlarında, sonucu aslında çok önemli olmayan ''yenilgiden kim sorumlu'' anketleri ...
Lig TV nin de çorbada tuzu bulunmadan olmaz tabii ki ...
Belediye maçında 40.dakika civarında ceza sahası çizgisi önünde kaval kemiğine taban basıldı. Bu hareket, Cristian'ın hareketinden daha net ve kontrolsuz hareketti. Ve Deniz, 2-3 dakika civarında yerde yattı. Hatta, yanına gelen topa dahi müdahele edemediği için seyirci tarafından protesto edildi. Fırat Aydınus bu pozisyonda faul dahi vermedi...!!!
Lig TV bu pozisyonu maç özetine koymadı... !
Ve Pazar akşamı, hiçbir spor programında, Deniz'e yapılan taban pozisyonu yer almadı. Bu nedenle, hep Cristian'ın pozisyonu konuşuldu. Oysa, İki pozisyonda da taban vardı ve faulu yapan futbolcuya aynı renk kart gösterilmeliydi.
Cristian ve Alex'in faul pozisyonları 5 değişik açıdan yavaş çekimde ekranlarda defalarca gösterilirken, Deniz'in pozisyonunun maç özetinde yer almaması sizce de ilginç değil mi ??? Bu durumda, Lig TV'nin Belediyenin attığı ikinci golden önceki ofsayt pozisyonu önce gösterip sonra , açı ve çizginin yerini değiştirerek yeniden koymasına da şaşırmamak lazım ... !!!
Görünmez bir orkestra şefi yönetiminde, mekanizma kusursuz bir şekilde işlemektedir ...
Bu işleyişe, sevgili Rıdvan Dilmen dahil, değerli Fenerbahçe'li spor yazarları da, farkında olmadan bir şekilde katkıda bulunacaktır.
Evet, Fenerbahçe'nin hataları, yanlışları, şansızlıkları, yetersizlikleri vardır. Daum, hata yapmaktadır. Volkan, çok basit ve kötü goller yemiştir ve maalesef yemeye devam edecektir. Bilica, saatli bombadır.
Ama, bütün bu sorunlar, hakemlerimizin, garip ve ciddi hatalar yapmasına, çifte standartlar uygulamasına neden olamaz, olmamalı...
Görünmez bir orkestra şefi yönetiminde, mekanizma saat gibi işlemektedir...
Sistem, her durumda ve koşulda, bazen çok, bazen az ama hep Fenerbahçe'yi eleştirmek üzerine kurulmuştur.
Fenerbahçe ile ilgili her konuda, her haberde olumsuz anlam ifade eden başlıklar kullanılırken, Fenerbahçe'ye daha fazla antipati duyulmasını pekiştirilmektedir maalesef...
FENERBAHÇE ŞAMPİYON OLMAYACAKTIR...
İstenen budur...