- Kategori
- Söyleşi
Engel tanımayanlar
Merhaba sevgili okurlarım. Beni tanımayanlar için kendimden bahsedeyim.
5 Aralık 1980 Sakarya doğumluyum. Üç aylıkken geçirdiğim menenjit hastalığı sonucu yatağa bağlı engelliyim. Bedenim, ellerim dâhil tutmuyor. Ellerimi kullanamadığım için de okula gidemedim. Sağlığımın yoksunluğu okuma yazma öğrenmeme engel olmadı.
TV ve gazete haberlerinin büyük başlıklarından harflerini anneme sorarak öğrendim.
Sonrasında harfleri birleştirmeler başladı. Kardeşlerim ilkokula giderken onların hikâye kitaplarını okurdum. Bilgisayar kullanmaya 2007 yılında başladım. 10 parmak değil ama tek parmak. Sol elim az da olsa tutuyor ve sol elimin işaret parmağıyla kâh yazı yazıyorum, kâh arkadaşlarımla mesajlaşıyorum.
İlk yazdığım hikâye ise “kanadı kırık Melek.”. Daha sonra deneme hikâyeler yazmaya devam ettim. 2018 senesinde deneme hikâyelerden oluşan “Kanadı Kırık Melek’in Kanadına Takılanlar.” ismini verdiğim kitabım piyasaya çıktı.
Şimdi ise ikinci kitap çalışmalarına başladım. Yetiştirebilirsem Allah’ın izniyle önümüzdeki yaz ikinci kitap Destek Yayınevi etiketi ile çıkacak. İlk kitabımda bir hedefim vardı. Yıllardır kiralarda oturan annemi ev sahibi yapmaktı. Çok şükür hedefime ulaşıp evimizi aldım.
Dönem dönem vakit buldukça önemli isimlerle söyleşiler gerçekleştiriyorum. O önemli isimlerden biri ise engel tanımayan sevgili arkadaşım engelli yazar Yüksel Çiftçi.
1. Rukiye Türeyen: Merhabalar Yüksel Bey, sizi tanımayan okurlarımıza kendinizden bahseder misiniz?
Yüksel Çiftçi: Merhaba sevgili arkadaşlar. Beni tanımayanlar için kendimden bahsedeyim.
% 97 ortopedik engelliyim. Bütün eklem harekelerim kısıtlı.1970 Yılında Sivas ‘ ta doğdum. 1992’de Afyon Kocatepe Üniversitesi, İktisadi İdari Bilimler Fakültesi, Maliye (4 yıllık ) bölümünden mezun oldum.
Üniversite yıllarında amatör bir ruhla denemeler yazdım. Mezun olduktan sonra aileme yük olmamak için yarım gün oyuncakçıda, sanayide, Reno servisinde çalıştım. Öğretmenlik sınavlarına girdim, kazandım. İlk görev yeri kurada Şırnak çıktı. Hayallerimin peşinden gittim. Babamın işi dolayısıyla Düzce şehrine yerleştik. Şırnak’ta 1 ay durabildim. Hastalanınca hakkımı dondurdum ve Düzce’ye döndüm.
Toplumda bir yer edinmek, engellilerin de bir şeyler başarabileceğini ispat etmek en büyük arzumdu. Bu amaçla Engelliler Derneği’ne üye oldum. İlk seçimde yönetime girdim.1994 yılında yerel bir TV kanalında program sunuyordum. Yerel bir gazetede sanat ve ekonomi sayfalarını hazırlıyordum. Bu arada arkadaşlarımla birlikte bir tiyatro kurduk. Birkaç sene devam ettirdik. Arkadaşım ile birlikte yazdığım;
Başlıca eserler : ‘’WANTED POLİTİKA ‘’ ,‘’POLİTİKA DİBİN KARA ‘’, ‘’JAPON MECLİSİNDEN ‘’ dir.
Bu faaliyetlerden sağladığımız az da olsa geliri dernek yararına kullandık. Yardımlar ve etkinlikler düzenleyerek Düzce’de atıl durumdaki bir okulu engelli okuluna dönüştürüp pek çok insanın yardımlarıyla Milli Eğitim’e teslim ettik. Bir çevre edinmiştim.1997 yılında özel bir şirkette çalışmaya başladım. Satranç en büyük merakımdı. Düzce’de turnuvaya katıldım ve Düzce il birincisi oldum.
2000 yılında evlendim. Eşim Sakarya Hendek’lidir. Eşim de ortopedik engellidir.2010 yılında bu şirketten emekli oldum. Emekli olduktan sonra bir şirkette çalıştım.
Eşimin ailesi Sakarya Hendek’te yaşıyordu. Düzce ‘de kimsem olmadığı için Hendek ‘ ten daire aldım ve buraya yerleştim. Hayatım hep mücadele içinde geçti.
Halen Sakarya Hendek’te yaşamaktayım. Evli ve iki çocuk babasıyım.
2. Rukiye Türeyen: Kitabınızın ismi “3 KAYIP ÜLKE: FİLİSTİN – SURİYE – KIBRIS” . Kitabı okudum, kitap güzel, tabii anlayarak okuyabilene. Kitabın içeriğinden bahseder misiniz? Okurlar kitabınızı neden almalı?
Yüksel çitici: Bana göre Ortadoğu’nun 3 ülkesi, Filistin, Suriye, Kıbrıs üç kayıp ülkedir. Bu ülkelerin maruz kaldıkları zulüm ve haksızlıklar, insanlık tarihinin en büyük suçudur. Bence en büyük sorumlusu da emperyalist ülkelerdir.1. bölümde Ortadoğu’da yaşanan kaosu, tarihi süreçle birlikte gizli kalmış tüm gerçekleriyle anlatmaya çalıştım.
Kitabın 2. bölümünde ise şu konulara yer verdim:
İnsan olmak ne demektir?
Kader nasıl bir şeydir?
İnsanlar seçme hakkını kullanabiliyor mu?
Bilinç, şuur, nitelikli bilinçlenme ne demektir?
Adalet ne demektir?
Okurlarımız benim kitabımı okumalı. Çünkü ışık sana gelmiyorsa sen ışığa gitmelisin.
(Duygu-inanç), (düşünce-akıl) dengesi nedir? Bana göre insan için en önemli husustur.
Kitabımı okuyan her insanın, hayata bakış açısını sorgulayacağını, kendinden bir şeyler bulacağını ve hayatın da olumlu yönde değişiklikler olacağını düşünüyorum.
3. Rukiye Türeyen: Neden yazarlık, yani yazarlığın sizde önemi nedir?
Yüksel Çiftçi: Yazarlık neye benzer, biliyor musun?
Ünlü bir düşünür demiş ki: Paylaşılmayan bilgi, kurumuş bir nehre benzer. Doğru bildiğin her şeyi paylaş ki güldür güldür akan bir nehir ol! Her çeşit balık, hayvanlar, bitkiler faydalansın.
4. Rukiye Türeyen: Yazmanın sizde bıraktığı hissiyatı anlatır mısınız?
Yüksel Çiftçi: Paylaşmanın mutluluğudur yazmak.
Elinde yanan ateştir yazmak, ruhunun aynası, düşüncelerinin gölgesidir.
5. Rukiye Türeyen: Kitabın önsözü güzel, bir o kadar da anlamlı. Sanki benim duygularımı yazmışsınız. Eminim okuyunca engelli arkadaşlarımız da aynı duyguyu hissedecektir. Peki, size imkân verilse engelliler için, nasıl çözümler üretirsiniz?
Yüksel Çiftçi: Kitabımda da belirttiğim gibi insan hayatını kolaylaştıran insan, medeni insandır. İnsan hayatını zorlaştıran insanlar yoksundur ve engelli onlardır. Öncelikle engelli insan olmasının önüne geçilmeli. Ebeveynler eğitilmeli ve en büyük zorluğu çeken anne ve babalardır. Onların hayatlarını kolaylaştırmalıyız. Kardeşlerime en büyük tavsiyem yapamadıkları şeyler için üzülmesinler, Yapabilecekleri şeylere odaklansınlar, hiçbir zaman mücadeleyi bırakmasınlar.
Yapabildikleri şeylerle mutlu olmasını bilsinler. Hayata küsmeyin, inanan insan pek çok şeyi başarabilir.
6. Rukiye Türeyen: Evlisiniz ve iki evladınız var. Allah bağışlasın. Çocuklarınızı büyütürken hangi zorluklarla karşılaştınız? Ben engelli evli çiftlerin yaşamlarını merak ediyorum. Ne tür zorluklara göğüs gerdiğini, neler yaşadıklarını, çocuklarının engelli anne babasına davranışlarını... Engelli çiftlerin hayatlarıyla ilgili bir hikâye yazmak istiyorum. Eşiniz ve sizin yaşadığınız en büyük zorluk neydi evlilik içerisinde?
Yüksel Çiftçi: Rukiye Hanım, Allah razı olsun. Rabbim cümlesini bağışlasın. Oğlum 19, kızım 16 yaşında. Yüce Rab’ime şükürler olsun,
Çocuklarımızı büyütürken şüphesiz ki çok zorluk çektik. Yorulduk, yeri geldi uykusuz kaldık. Akrabalarımız çok büyük destek oldu. Allah onlardan razı olsun.
Allah a şükür ‘’Pırlanta gibi çocukların var. ‘’diyorlar. Bize davranışları diğer çocuklardan farklı olmadı. Çünkü ben ve eşim, bir şey yaparken engelimizin arkasına sığınmadık. Yapabileceğimiz her şeyi yaptık. Yapamadığımız yerde yardım istedik. Hep zoru başarmaya çalıştık. Pes etmedik. Umutsuzluğa düştüğümüz anda ‘’Olsun, olduğu kadar, olmadığı kader.’’ dedik. Sevgi bence her şeyin anahtarı, Bütün kapıları açıyor. Tabi en büyük pay, Eşim Sevgi Hanım’ın. Allah razı olsun. Çocuklarımıza çok güzel baktı.
Rukiye Türeyen: Kitabınız nerelerde satıyor? Okurlarımız nereden edinebilir?
Yüksel Çiftçi: Kitabım şu an bir yerde satışa sunulmadı. Baskı bitti. Yakında duyuracağım.
7. Rukiye Türeyen: Söyleşimizin sonuna geldik. Saygıdeğer okurlarımıza neler söylemek istersiniz? Özellikle de engelli bireylere…
Yüksel Çiftçi: Öncelikle Rukiye Hanım, bana ve eserime gösterdiğiniz ilgiden dolayı çok teşekkür ediyorum. Verdiğiniz mücadele pek çok insana örnek olacak derecede muazzam.
Sizi takdir ve beğeni ile takip ediyorum.
Okurlarımızdan dileğim;
Tabi ki kitabımı alıp okumalarını isterim. Fark yaratacağımı düşünüyorum.
Engelli kardeşlerimize tavsiyem;
Hayal kurun, umut edin, hayata küsmeyin, eve tıkılıp kalmayın.
Hayat her şeye rağmen, güzel ve yaşamaya değer.
En derin sevgi ve saygılarımı sunarım.
Röportaj Rukiye Türeyen