- Kategori
- Deneme
Entellektüel doygunluk...

Herkese Günaydın,
Bugün 24 Kasım; öncelikle tüm öğretmenlerin öğretmenler gününü kutlarım.
Açıkça belirtmek gerekirse, her kazma Türk erkeği gibi, ben de, önemli günlerin kutlanması konusunda muallaktayım. Dünyanın 365 tane günü dururken, sadece o gün kutlama yapmak bana çok ticari gelir. Öte yandan duygusal olarak baktığımda ise gerçekten böyle günlerin gerekli ve hayırlı olduğunu düşünürüm.
Uzun zamandır sizlerle sohbet tarzında yazışamıyorum. Bunda en büyük etken Ecrin’in ön-ergenlik dönemine girmiş olması! Her şeye karşı red ve inat var. Yaklaşık bir yıl sürecek bu dönemde, en büyük sorunumuz, hali hazırda, uyku istememek. Uyumayı red ediyor. Bu bağlamda çeşitli arayışlar içerisindeyiz…
Biz, her hafta Asabi Kedi ile, o haftayı konuştuğumuz uzun bir telefon sohbeti yapıyoruz. Yaklaşık yarım saat süren bu sohbetlerde hayatlarımızı, takıldığımız noktaları, ailelerimizi konuşuyoruz. İkimize de çok iyi geliyor. Birbirimizi yıllarca görmesek de, hiçbir şey değişmemiş gibi, görüştüğümüzde de, kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Yine dün konuşurken dedi ki, Anıl o güzel vücuduna yazık ettin!
Doğrudur; insanın fiziksel olarak güzel olması, o insanın çevresindeki etkinliğini artırır. Kız-erkek, herkes, seninle tanışmak ister. Hatta ben THY Teknik’in müzmin bekarıyken, kızlar, işe başlar başlamaz, soluğu benim odamda alır ve kendilerini bana anlatırlardı. İnanın, bu anlattıklarımda, bir gram abartı yok. Fakat; ben bu durumdan hoşnut muydum, işte orası tartışılır!
20’li yaşlar, insanın en cıvıl-cıvıl olduğu, fiziksel olarak üstün olduğun, eğlenmeye bayıldığın, muhteşem yaşlardı, kabul… Ancak aynı şekilde tecrübesiz olduğun, kafanın az çalıştığı, duygusal tansiyonunun ziyadesiyle yüksek olduğu yaşlardı!
Eskiden, 5 kiloya kadar, kilo almayı müsaade etmiştim kendime… Ne var ki bu kiloyla beraber kontrole başlar, 8 kiloya kadar verirdim. Bu dönemde, yoğun bir şekilde spor yapar, bol-bol dans ederdim. Şimdi ne spor, ne de dans ediyorum. Çünkü hepsini bıraktım…
Nedenine gelince:
Sporun yaşı olmaması konusunda sizinle aynı fikirdeyim. Ancak benim vücudum, her zaman, sporcu vücudu olmuştur. Yani jimnastik hareketlerini, pilatesi, yürümeyi spor kabul etmez vücudum. Bunları yaptığım dönemde 1 kilo bile veremedim. Dolaysıyla tekrar aktif spor yaşamına geçmem lazım ki 2 bebekle bu mümkün değil!
İkincisi, dans edilecek bir yere gitmeyeli 3 yıl oluyor. Gitsek bile, bu yaşta ve bu vücutta birinin dans etmesinin, estetiği bozduğunu düşünmekteyim… Evet, John Travolta bile artık dans etmiyor ki kendisi benim idolümdür!
Türkçesi, sporcular, sporu bıraktıklarında, ne yazık ki, şişman insana dönüyorlar. Siz Gerard Depardieu’nun gençlik filmlerini hiç gördünüz mü? Diyeceksiniz o da kim? Eski bir boksör ve Fransa’nın en popüler ve güncel oyuncusuydu bir zamanlar!
Buraya kadar kilo almak kötüymüşçesine bir anlam çıkabilir. Katılmıyorum!
Yemek, yemek, ya da kilo derdi olmadan yiyebilmek de, çok keyifliymiş!
Bu yaştan sonra dans etme işini de gençlere, güzel vücutlu kızlara ve erkeklere, bırakmak lazım. Dans görsel estetiğe dayanır. Dans eden fit ve kaslı olmak durumundadır. Tıpkı benim 35 yaşına kadar yaptığım gibi. Dans ile ilgili ilk fotoğrafım 1.5 yaşında ve pistte! İstanbul’da, Hayal Kahvesi’nde dansı başlatan adamım ve hatta uyarı alıyordum dans ettiğim için! Yıl o zaman 1997’iydi! Orası o zamanlar entelektüel paylaşım alanıydı ve buna müzik de dahil idi!
Hayatta her şey değişiyor…
Ben eskisi gibi estetik görünümlü, atletik bir insan olmak istemiyorum. Artık bana bu yaşta böyle biri olmak, sahici gelmiyor. Evet, göbeğimin olması da hiç hoş değil, fakat bugün itibariyle beni ben yapan değerler arasında, fiziksel görünümüm esas değil! Tam tersine benim için bugün itibariyle fiziksel görünümden çok, ruhsal incelik önemli!
Hayatta ayrıntıları kaçırıyoruz derken bunu kastediyorum. Ruhsal doygunluk, fiziksel doygunluğun çok ötesinde, insanı mutlu ediyor! Oysa bakıyorum 65 yaşında genç kız gibi görünmeye ve giyinmeye çalışıyor. Oysa genç kız değil! Aynı durum erkekler içinde geçerli, her biri, birer metroseksüele dönüşerek, genç kızların peşinden koşturuyorlar, onun, bunun, madarası oluyorlar…
Oysa her yaşın, farklı bir güzelliği var! Ben buna entelektüel doygunluk diyorum. Fiziksellikten etkilenmeden, gezerek, okuyarak, yazarak ve yaşayarak, hayatın anlamı bulup kendindenleşmek! Kısacası kendin olmak!
Bir şiir okuyup, sigara ve içki içmeden, kendinden geçip sarhoş olmak!
Cinsel sapkınlıklara dalmadan bir vücut olmak!
Sabahların keyfini sürmek, değerini bilmek!
Yapılan iyilik ve kötülükleri görmek ve yeri geldiğinde bağışlamak!
Yaptığın kavgaları unutamayacak kadar olgun olmak ve gerektiğinde, özür dilemek!
Gerekli hallerde küfretmek! Ve bunu bilinçli yapmak!
Heybeden utanmamak, utanacak bir şeyler yapmamak!
Büyümek, yaşlanmak, olgunlaşmak böyle bir şey!
Evet, şişman olmak, sağlıklı değildir ama ne demişler atalarımız(yoksa şişmanlar mı desem), mutlu insan şişman insan!
Kendinize ve kilonuza dikkat edin…
Saygılarımla,
KAVİ'L-Bir düşünce ademi