- Kategori
- Tarih
Enver Paşa'nın kişiliği
Enver Paşa 1881’de İstanbul’da mütevazı bir evde dünyaya geldi. Ailesi varlıklı değildi. Ömrü geçim hesaplarıyla geçti. Sessiz içine kapanık bir insandı, fazla konuşmaz, uzun cümleler kurmazdı. Utangaç ve sıkılgandı. Sevinmeyi ve övünmeyi sevmezdi. Ölçülü konuşurdu. Çok okurdu ve duygularını düşüncelerini yazardı. Konuşmaktan ziyade yazmayı severdi. Edebiyata tarihe coğrafyaya ilgisi vardı ve eğitimi, okumayı önemserdi. Dünya edebiyatından önemli eserleri yirmili yaşlarda okumuştur. Ali Suavi’ye hayrandı. Bu nedenle Berlin’de ve Rusya’da Ali ya da Suavi isimlerini kullanmıştır. Karakalem portre çizerdi. Görüştüğü birçok kimsenin portresini çizmiştir. Bazen bir elçinin bazen bir garsonun.
Siyasi kişiliğinin oluşmasında ise o dönemde imparatorluğun cephelerinde savaşan diğer subayların olduğu gibi II. Abdülhamit’in dünyaya bakışı, kişiliği, davranışları, siyasi çizgisi, hatta günlük hayatı etkili olmuştur. Özgürlükçü, Türkçü, İslamcı siyasi bir çizgiye sahipti.
Ayrıntılı ve uzun düşünemez, çabuk karar verirdi. Bu özelliği onu iktidara taşıdı, sonra da iktidarına son verdi. Çok çalışkandı, boş durmayı sevmezdi. Çabuk öfkelenirdi ama içinde kin tutmazdı. Hayatı boyunca intikam duygusunu hiç yaşamadı. Kibardı, Sinirliyken bile kötü söz söylemezdi. Küçük hesapları olmadı. İdealleri, hedefleri vardı. Bu idealleri uğrana çalışır, hesaplar yapardı. İdeallerinin önünde engel tanımazdı. Hayallerini gerçekleştirmek için fazlasıyla azim ve sabır sahibiydi. Cesurdu. Tehlikeli işlerde hep ön saflarda yer aldı. Çok fazla ölümden döndüğü oldu. Makedonya’daki çete savaşlarında haklı ününü bu şekilde aldı.
Planlıydı. Yapacağı işleri planlar, masrafları hesaplar ve not ederdi. Duygusaldı. Belki de bu nedenle hayatına sadece iki kadın girdi. Bir Mısır prensesiyle evlenmeyi düşündü ancak İttihat ve Terakki Genel Merkezi onun Naciye Sultan’la evlenmesini istedi. Naciye Sultanı o kadar çok sevdi ki hayatına hiç kadın girmedi. Gurbette Naciye Sultan’ın hayalleriyle yaşadı.
Ailesini çok önemserdi. Öğrencilik yıllarında yokluk çekmesine rağmen ailesinin ihtiyaçlarını düşünür, babasına annesine kardeşlerine ayrı ayrı para gönderirdi.
Liderlik özelliği vardı. İnsanlar uğrunda ölecek kadar sevmiştir onu. Enver onlar için kutsal bazı değerlerin simgesiydi: Korkusuzluk, hayal kurma, enerji, kendini adama, fedakârlık, romantizm, vefa, İslam ve Türk. Tanıyan herkes onu seviyor ve güveniyordu.
Enver, hisleriyle hareket eden, duyguları aklın önünde geçen iyi niyetli, samimi bir insandı. Romantikti. Eşi Naciye Sultan’a sürekli mektup yazar, yaşadığı her şeyi ayrıntılarıyla anlatırdı. Güzel ifadeler kullanır, mektuplarına çiçek koyar her zaman hediye göndermeye çalışırdı.
Enver’in Moskova’da kaldığı yıllarda Hariciye Misafirhanesinde tanıştığı Amerikalı Komünist ve Feminist gazeteci Loise Bryant’a göre Enver, entelektüeldi, birkaç dili, Almanca, Fransızcayı iyi bilir İngilizceyi rahatça konuşabiliyordu. Dindardı, içki ve sigara kullanmazdı ancak liberaldi. Mesela kadınların siyasetten uzak tutulmalarına karşıydı. Verdiği her kararda yaptığı işte en doğru olanı yaptığına inanıyordu. Ancak daha sonra hatalarını gözden geçirme gibi bir tarafı vardı. (Bardakçı:2015) Bilindiğinin aksine Alman milletine bir hayranlığı yoktu. Almanların askeri disiplinine ve tekniğine hayrandı. Kardeşi Hasene Hanıma yazdığı bir mektupta şunları dile getirmiştir: ‘’Bura kadınlarından(Almanya) iğreniyorum. Bunların her biri adeta kalp hırsızı. Daima sevilmek, bir erkeğin mazhar-ı muhabbeti olmaya can atıyorlar. Bu hallerle benim nazarımda o kadar küçülüyorlar ki kendilerine bakmayı bile bir tenezzül addediyorum. Artık iki gözüm, kadınları böyle olan bu milletlerin erkekleri de menfaatten başka bir şey düşünmediklerinden bunlarla samimi görüşmek imkansızdır.’’ (Bardakçı:2015)
Kaynaklar
Bardakçı, Murat. Enver. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.2015.S.238