Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Eylül '14

 
Kategori
Güncel
 

Erasmus öğrencileri, kucaklarında birer bebekle mi ailelerine dönüyorlar??!!!...

 

'Erasmus' ile ilgili olarak 28.09.2014 pazar günü merkez medyada, basınımızda iki yazı yayımlandı. Birini Cumhuriyet'ten Aydın Engin yazdı, diğerini de Yeni Şafak Gazetesi'nden Yusuf Kaplan yazdı.

Her iki yazıyı da dikkatle okudum. Elinize kalem almış ve bu kalemi de hiç bırakmaya niyetiniz yoksa, basında olanı-biteni izlemeniz ve gazete yazılarını aksatmadan okumanız lazım. Eğer okumazsanız, gazetecilik merdiveninin ilk basamağında kalakalırsınız; her gelen hızla tırmanırken merdivenleri...

Aydın Engin yazısının başlığını "Erasmus Piçleri" koymuş...

Erasmus piçleri...

Buraya yazarken utandım, çünkü ben, her zaman güzel kelimelerle konuşurum ve yazarım.

Yusuf Kaplan, önceki gün bu konuda üç tane "tivit" atmış. Yüz kırk karakterden fazla yazılamadığı için de, bu konuda peşpeşe üç "tivit" atmış. Bunun üzerine de Aydın Engin bugünkü yazısını bu konuya ayırmış ve yazısını alıntıladığım başlık altında yazmış. Merak eden bu yazıyı okusun...

*

"Tivit!.. Ya da, tık tık tık...

Bilgisayar icat edilmeseydi, bu kelimeler de aklımıza gelmezdi. Neyse... Biz konumuza geçelim.

*

Erasmus kapsamında ülkeden ülkeye avdet eyleyen talebelerimiz; belli ki normal talebelerden daha fazla özgür(!) davranmışlar. Birbirlerine yakınlıklarında da epeyce ileri(!) gitmişler ve sonuçta bir milyon bebe dünyamıza gelmiş. Bir milyon bebe!..

Bir milyon!..

Bu bebeler ortak bir ailenin çocukları değil; güzel duyguların oluşturduğu bir ailede büyüyemeyecekler. 

Evimizdeki çiçeklerin saksısında toprak var; suyunu vermezsek büyüyemiyor. Güneş de lazım. Çiçeklere sevgi de lazım ilaveten. Çok insan bilirim evdeki çiçekleriyle konuşuyor.

*

"Neseb-i gayri sahih veled-i zina" deniyor eski lisanımızla.  (Babası bilinmeyen, zina sonucu doğmuş.)

*

Bir çocuğun anne-babasıyla beraber büyümesi; onların sevgisiyle yaşaması, kollanıp-korunması; insanlığın sevgiyi doğru kaynağa yönlendirip mutlu olmasını sağlamıştır. Sevginin kaynağı ailedir. İnsanlık, ancak bu sevginin tüm insanlarca yaşanması halinde huzur bulur. Gerisi kafa karışıklığıdır.

Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan, yazısının başlığını: "Erasmus değil, 'orgasmus' projesi!.."  olarak yazmış. Ve birkaç cümlesi şöyle:

-... küreselleşmeyle birlikte, insanın hareket ve hayat alanı bütün bir yeryüzü coğrafyasına yayıldı, ama sınırların ortadan kalkması, hiç beklenmedik bir ontolojik felaketin eşiğine fırlattı çağdaş insanı.

(..)

-Çağdaş insan; yalnızca hızın ve hazın, ayartının ve cinsel saplantılarının peşinden koşturuyor."

(...)

-Bu hayat değil: Hayatın çölleşmesi, insanın tükenmesi, dünyanın ruhsuzlaşması bu: Yeni-paganizm işte bu!..

(...)

-Çağımızın insanı hızın, hazın ve cinselliğin kölesi olmayı özgürlük sanıyor!..

(..)

-Erasmus, 'rezalet' bir iş demiştim, bir zamanlar. Erasmus bursu alan öğrenciler arasındaki gayr-ı meşru ilişkiden bir milyon çocuk doğmuş!. Skandal bu!..

-Özetle... Erasmus projesi, bir eğitim projesi değil; soysuz, yoz, ahmaklaşmış küresel pagan bir kuşak yetiştirme projesidir. o yüzden, bu proje üzerinde ikinci kez düşünelim, diyorum.

***

İnsanlığın ne çok derdi var değil mi?!..

Bugün için birer küçük varlık olan dünyanın dört bir yanındaki bebekleri acaba nasıl bir gelecek bekliyor, bunu düşünmeden atılacak her adım insanlığın zararınadır. 

Toprakta filizlenen bir bitkinin suya ihtiyacı var...

Çiçeğin annesi toprak, babası da sudur desek mi?!..

Suyun-toprağın sevgisinden renk renk çiçekler, bitkiler büyür...

İşin özü ve makul olanı, genel-geçer olanı: Hiçbir çocuk anne ve babadan yoksun büyümemelidir... Bunun çağla-mağla/çağdışılıkla, şununla, bununla alakası yoktur. İnsanın gıdası sevgidir; sevgi aileden alınır; yaşanır ve yaşatılır...  Anne ve babasından ayrı büyüyen çocukların duygularına tanık olmak, hepimize daha nesnel fikir verir.

***

"Erasmus" konusunda bugün (29.09.2014) de iki yazı yayımlandı. Yusuf Kaplan bugünkü köşesini yine erasmus'a ayırmış. Bir başka yazar da; Cumhuriyet'ten Özgür Mumcu, "Anlat Açılırsın" başlığı ile 'erasmus' konusunu ele almış, hedefindeyse Yusuf Kaplan var. Yazısının bir kısmını aşağıya aldım:

"(...) Daha ilginci, Erasmus'a katılan öğrencilerin yaklaşık üçte birinin eşleri ya da sevgilileriyle Erasmus sayesinde tanışmış olması. Progrmın başından beri bu tanışmalar sonucunda  dünyaya yaklaşık bir milyon bebeğin geldiği söyleniyor.

"Geçen yüzyıl iki defa  birbirini gırtlaklayan Avrupa halkları beraber eğitim görüyor; birbirlerine aşık oluyor ve evet sevişip çocuk yapıyorlar.

"Dostça, barış içinde yaşayıp gidiyorlar yani.

"(...) Siyasal İslamın entelektüel cephanesinin sınırlarını çizenlerden biri Yusuf Bey. Önce Twitter’da sonra da Yeni Şafak’ta konuyu ele alıyor ve diyor ki:
“Erasmus bursu alan öğrenciler arasındaki gayr-ı meşrû ilişkiden 1 milyon (!) çocuk doğmuş! Skandal bu!”
Yetmez ekliyor:
“Erasmus projesi, eğitim projesi değil, yozlaşma, cinselliği putlaştırma, cinsellik peşinde koşturan ‘ahmaklar sürüsü’ yetiştirme projesidir!”.
Yusuf Bey, öğrenciler yabancı ülkelere gitsin başka kültürleri tanısın istemiyor besbelli.
Bence sebebi açık. Kendisi 90’ların başında senelerce İngiltere’de kalıp doktora yapmış.
Belli ki artık ne olduysa orada olmuş. Yusuf Bey’i bu satırları yazmaya yaban ellerde başına gelenler sevk etmiş olmalı.
Yoksa yurtdışında bulunmanın bir “ahmak sürüsü” yetiştirmeyeceğini en iyi kendisinden bilmesi gerek.

Gülüm Yusuf Kaplan,

Gözüm Yusuf Kaplan.

Bir millet bu imdat çığlığına kulak kesildi. Hadi anlat da aş şu travmanı.

Bak, Aydın Engin oturdu hafta sonunu ve köşesini sana ayırdı. Bbacan adamdır. Ben de hem yurtdışında okudum hem de Erasmusçuluk yaptım. Halden anlarız.

Neler yaptılar sana? Ne işler geldi başına?

Anlat bize vallahi açılırsın.

Hasretle gözlerinden öprerim."

***

Mumcu'nun bu konudaki düşünceleri kendine ve beğenenlere kalmış... Ancak üslubu için üzüldüğümü yazayım...

Yazarlar; fikir adamları birbirlerini incitmemeli...

Günümüzde bunu en iyi başaranlardan biri Agah Oktay Güner'dir.

*

Yurtdışında okumak başkadır, ortada bir yanlış varsa o çok daha başkadır. Her çocuk, çok mutlu bir aile ortamında büyümeli, anne-baba sevgisiyle yaşama sevincini tatmalıdır. İnsanlığın bu yüzyıldaki en büyük sınavıdır bu!..  Gözlerden akan her gözyaşı insanın içini sızlatır, çocuğun gözlerinden akan gözyaşı ise insana ölümden beter acı verir.

Sevgili yazarlarım insanlığın mutluluğu, çocukluğun; çocukların mutluluğuna bağlı değil midir??!!!...

 
Toplam blog
: 323
: 2029
Kayıt tarihi
: 04.09.06
 
 

Yaşanan her hayat en iyi hayattır; yeter ki içinde kötülük olmasın!.. ..