- Kategori
- Şiir
Ercan Kaplan - Çoban Bilo'nun Hikayesi
Ben Bilo
kimlikte Bilal
köyümde Çoban Bilo derler
okuldayken arkadaşlarım da öyle derdi
sadece Ali Öğretmen, Bilal derdi bana
keşke herkes Bilal deseydi
böylesini daha çok severdim.
Çobanlığım iki bacakla yürüdüğüm zamanlardan kalma
Allah biliyor, seviyorum köylülerimi
sol bacağımı kaybettiğimi hatırlatmamak için
çobanlığımı almadılar
hala Çoban Bilo diyorlar bana.
Zeliha’yı sevmekten hiç vazgeçmedim
fakat Zeliha’nın hayatını da çalmak istemedim.
Ali Öğretmen İstanbul diye bir şehirden bahsederdi
sultanahmet, kız kulesi, adalar…
orada doğmuş, büyümüş
anlatırken sanki orada olurdu
gözleri ışıl ışıl parlardı
şiir gibi şarkı gibidir derdi.
benim aklıma kasrik gelirdi o boğazı anlattıkça
bir tarafı cudi
giğer tarafı gabar
kızılsu geçerdi ortasından
dicle’ye varırdı.
Bi gün fotoğraflarını gösterdi İstanbul’un
dağlar arasında değil şehrin ortasında koca bi nehir
sonra rüyalarımın arasında o nehir, zeliha ve ben
düş kıyımda biz
kaldı düşüm düşte
ben sadece çoban oldum
yine de yitirmedim umudumu
gidecektim zeliha’yı alıp buralardan.
Gidemedim
kaldım
öldüm sanki
Zeliha’yı da unutmak zorunda kaldım.
Düşüme düştüydü yine bi gün
İstanbul boğazını hayal etmek için
Dicle’ye bakacaktım
bakamadım.
Bakamadım
Gabar’ın içinde hayalime mayın patladı
İstanbulsuz, Zelihasız, Bilalsiz
Bilo olarak ben köyümde kaldım.
Akçay/Şırnak (Meşeiçi) 2011