Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Haziran '13

 
Kategori
Coğrafya
 

Erciyes Patladıkça dağlar doğuran dağ

Dağlar beni çok etkiler… Özellikle seyehat ederken, dağların heybeti ürkütür. Korku ile hayranlık karışır… Dünyanın bir çok ülkesinde büyük dağları görmüşümdür. Hep aynı duygularla izlemişimdir. Dağcılığı çok da merak ederim. Nasıl çıkarlar, nasıl tırmanırlar bir türlü akıl erdiremem. Yükseklik korkusu sarar beni…

Oysa gençlik ne yükseklik duygusunu biliyor, ne de dikkate alıyor. Çok gençkken Erciyes Dağına çıkmıştık. Şimdi düşünüyorum da rüya gibi, yaşanmamış gibi, yaşanamaz gibi geliyor ama yaşandı ve ben bir gurup dağcı ile dağa çıktım.

Bugünlerde işimizden dolayı Kayseri’ye sık gider olduk. Sanıyorum böyle devam edecek… Uçakla çok fark edemedim ama araba ile gittiğimizde daha Kayseri’ye çok uzaklarda iken o büyük dağ, heybetli dağ; bütün azameti ile gelenlerini karşılıyor ve ‘hoşgeldiniz benim memleketime’ demenin havası içinde böbürlenerekgöklere uzanıyor.

Gerçekten etkileniyorsunuz. Bunun tersi bence mümkün değil… 3.916 metreye ulaşan zirvesi ile İç Anadolu'nun en yüksek dağıymış. Nasıl heybetlenmesin, gururlanmasın?

Düşünün lütfen bir gürlüyor pir gürlüyor.

Gürlemesinden:

Çevresinde bulunan taş ocaklarının teşekkülüne ve Göreme çevresindeki Peri Bacalarının oluşmasına ve özellikle de bims dediğimiz krater küllerinin çevrede büyük kütleler halinde bulunmasına sebep olmuş…

Tomarza ve Develi bölgesindeki bims yatakları,

Cırgalan, Güzelyurt, Gesi çevresindeki taş ocakları,

Ürgüp ve Göreme’deki rüzgârın aşındırarak oluşturduğu Peri Bacaları,

Erciyes Dağı’nın bu dönemde püskürttüğü lav ve küllerin sonucu meydana gelmiş.

Ben sizlere onun evveliyatını anlatmak istiyorum.

Öyle bakıyoruz, etkileniyoruz, ürküyoruz DA!

Jeologlar, Erciyes'in tarihini 20 milyon yıl öncesine kadar götürürlermiş.

Yapılan araştırmalara göre, bugünkü dağ ve çevresi 20 milyon yıl önce denizle kaplıymış.

Zamanla yer kabuğundaki çatlamalar sonucu deniz çevresindeki kara parçaları oluşmuş ve çevre göl halini almış.

Bu iş için milyonlarca yıl geçmiş.

15 milyon yıl kadar önce, bu gölde volkanik patlamalar olmuş.

''neojen dönemi'' adı verilen bu devrede meydana gelen bu patlamalar, gölün ortasında bu günkü Erciyes’ten 400 metre daha yüksek koni şeklinde bir dağın oluşmasına sebep olmuş.

Tepede bulunan krateri iki baca beslediği için, buradan fışkıran lavların iri parçaları göl içerisinde tortulaşarak yeni bir tabaka; ince toz parçaları ise dağın 100 km ötesine kadar savrularak buralarda kül yığınları meydana getirmiş.

&

Erciyes dağı, bu ilk oluşumundan sonra uzun bir sessizlik dönemine girmiş.

Bu dönemde, çevresindeki gölün suları çekilmiş ve kara parçası oluşarak bunda da kırılma ve kaymalar meydana gelmiş.

Tekir Yaylası, Koç Dağı, Sultan Sazlığı teşekkül etmiş.

Dağ daha sonra yeniden faaliyete geçmiş.

Bunun tarihi de takriben, 2 ya da 2,5 milyon yıl önceye rastlıyormuş. Bu yeni volkanik hareket;

Ali Dağı,

Yılanlı Dağı,

Beşparmak Dağını meydana getirmiş.

Bu dönemdeki patlamalarda küçük taş parçaları dağın etrafındaki volkanik tepelerin oluşmasını sağlamış.

Artık çevre, tamamen kara parçası olmuş. Sular çekilmiş. Tek başına Erciyes kalmış…

&

Erciyes Dağı, bu ikinci hareketinden sonra derin bir sessizliğe bürünmüş.

Takriben bir milyon yıl önceye rastlayan bu dönem buzul çağıymış.

Erciyes’i de kalın bir buzul tabakası kaplamış. Dağın buzullaşma dönemi dördüncü zamanın başlangıcıymış.

İnsanoğlu da bu dönemde ortaya çıkmış.

Bugün o dönemden kalma buz parçalarının yükseklerdeki iki bazalt yatağında bulunduğu ifade edilirmiş. Yer kabuğunun oluşumu üzerinde araştırma yapan Uzmanlar, Erciyes dağının meydana gelişini böylece anlatırken, onun üçüncü defa ateş püskürttüğü ve bunun da oldukça yeni olduğunu söylüyorlarmış.

Bu konuda en önemli kaynakta Miladi takvimin başlangıç dönemine rastlayan yıllarda Kayseri’ye gelen Strabon adında bir coğrafyacı, Erciyes dağında kızgın ateş bacalarının bulunduğunu buradan geceleri lavların çevreye ateş yağdırdığını söylüyormuş.

Araştırmacılar, bu söylenenlerin doğru olduğunu Erciyes'in volkanik yapısının bunu gösterdiğini ifade ediyorlarmış. Bu dönemdeki püskürtmeler sonucu Büyük ve Küçük Kızıltepe’ler meydana gelir.

Artık ''Sönmüş bir Volkan'' ya da ''İhtiyar bir Yanardağ'' olarak adlandırılan Erciyes ilk harekete geçtiği dönemin izlerini tamamen kaybetmiş…

İlk bacalar şimdiki iki büyük zirvenin bulunduğu yerde kaybolmuş ve dağ bugünkü şeklini üçüncü ve son faaliyet döneminde almış. Dağın, ilk oluşumundaki yüksekliğinden de takriben 400 metre kaybettiği sanılmaktaymış.

Bu durumun dağın tek bir volkan yerine çeşitli volkanlardan meydana gelen bir ''volkanlar topluluğu'' oluşundan kaynaklandığı ayrıca işaret edilmekteymiş.

Uzmanlar, son yıllarda dünyanın çeşitli bölgelerindeki Yanardağlarda görülen volkan püskürtmelerinden hareket ederek Erciyes Dağı için de öyle bir durumun söz konusu olup olmayacağı sorusuna

''Çok uzak, hatta çok zayıf bir ihtimal'' diye cevap veriyorlar ve ilave ediyorlar: “Jeolojik araştırmalar, Erciyes'in tamamen sönmüş bir dağ olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır.”(alıntı)

&

Şimdi oralarda kış spor tesisleri varmış. Ciddi şekilde ilgi görüyormuş. Nasıl görmesin? Ben de bu defa gittiğimde Allah’ın izniyle o tesislere gitmek istiyorum…

Kayseri il merkezine 25 km uzaklıktaki Erciyes Dağı'nda kayak mevsimi, 1 Kasım–1 Mayıs tarihleri arasında altı aylık oldukça uzun bir süreyi kapsamaktaymış.

Kar kalitesi oldukça iyi olan Erciyes kayak merkezinde, dünyada bir kaç kayak merkezinde bulunan "toz kar" bulunuyormuş.

Kayak pistleri %10–30 arasında değişiklik gösteren Erciyes Dağı'ndaki kayak tesislerinde 1800 ile 3000 metre arasında 3 kayak pisti bulunmaktaymış.

Erciyes Kış Sporları Merkezi'nde kayak mevsimi 1 Kasım–1 Mayıs tarihleri arasında altı aylık oldukça uzun bir süreyi kapsamaktaymış.

Dünyada bir kaç kayak merkezlerinde olan toz kara sahipmiş. Kayak pistlerinde %10–30 arasında değişiklik gösteren eğim bulunuyormuş. Erciyes Kış Sporları Merkezi'deki doğal şartlar ve kurulu olan tesis alt yapısı, çeşitli disiplinlerde kayak yarışmalarına imkân tanımaktaymış.

&

Erciyesi bu kadar tanıttıktan sonra sizlere birde Erciyes Dağı efsanesi aktaracağım. Efsaneler güzeldir, düşündürür…

Erciyes Dağının eteklerinde yaşayan Ercişler Kabilesi Beyinin Kızı Ciş Hatun çok güzel bir genç kızdır.

Günlerden bir gün dağın eteklerine çok uzak diyarlardan bir delikanlı gelir.

Ciş Hatunu görür ve görür görmez ona âşık olur. Babasından istemeye karar verir.

Kökleri olan Horasan Uluları Alp’ler ile Beyden kızı isterler. Bey delikanlının mertliğini dürüstlüğünü beğenir. Ancak bir şartı vardır onu yerine getirirse kızını vereceğini söyler.

Bulundukları dağın zirvesinde yaşayan ve ateş üfleyen bir ejderha vardır. Bunu öldürmesi yok etmesi kaydıyla kızını verebileceğini söyler.

Bu arada Ciş Hatunun da yüreğine aşk ateşi düşmüştür. Delikanlı Ciş Hatunu almak için getirdiği hediyeleri bir sandık ile konağa takdim eder ve bu şartı kabul ettiğini bildirir.

Ancak Ciş Hatun oraya çıkanın geri gelmediğini alev üfleyen Dağ tarafından yakıldığını bilmektedir. ‘Delikanlıya

“Sakın zirveye çıkma, çıkarsan o ateşte yanarsın” diye yalvarır.

Ancak delikanlı dinlemez her şeyi göze alarak Ciş Hatunla evlenmeyi böylece hak edeceğini söyler ve yola koyulur.

Ardından da Çiş Hatun Eryiğitin getirdiği Sandukayı içindeki hediyeleri ve ayakkabıları alarak onun peşine düşer.

Bugünkü Yanık Dağ denilen yerde onu yakalar ve tekrar yalvarır, ancak razı edemez.

Bunun üzerine Sandukayı içindekileri ve ayakkabılarını Yanık dağda bir mağaraya bırakırlar. Ciş Hatun gelinlik elbisesini giyer ve birlikte yola koyulurlar. Zirveye yaklaştıklarında alevler birden bire artar ve üstlerine gelmeye başlar.

Delikanlı hemen atılır ve Alev Canavarı onu bir anda yutar.

Ciş Hatun arkada duvağı ve beyaz giysileriyle yetişir yiğidini kurtarmaya çalışır.

Bu esnada onun da ayağı dağın alevinin içine doğru kaymaya başlar.

Aşağı doğru ayağı kayarken gelinliğin duvağı dağın üzerinde kalır ve beyaz bir örtü olur.

Ciş Hatun da Dağın zirvede kaybolur.

Alev Dağı Onu da yutar ama dağın tepesindeki beyaz örtü hep orada kalır…(alıntı)

Güzel yurdumuzun her köşesi birbirinden güzel.

Hangi şehrine giderseniz gidin, mutlaka bir ayrıcalık, bir güzellik görürsünüz. Yeter ki bakmasını bilin…

 

 

Nazan Şara Şatana

 

  

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....