- Kategori
- Anılar
Ercüment ağabeyimin icadı ve illa ki bürokrasi
idefix. c...
Hepimizin çocukluğunda yaşadığı birçok anı vardır.
Benim de… Hem de pek çok…
Aydın’daki evimizin önündeki sokak, hafif rampa olarak evin önüne kadar gelir, oradan merdivenlerle üst yola, yani bütün mahalle çocuklarının oyun oynadığı kollu tulumbanın bulunduğu geniş caddeye çıkardı.
O zamanlar cadde ve sokaklarda tek tük araba bulunurdu, şimdiki gibi her yer otopark değildi.
( Bugünkü bozuk düzeni kim yarattıysa?)
Ercüment ağabeyle karşılıklı evlerde otururduk.
Anne babası, bir de ablası…
Babası ne iş mi yapardı?
Durun!..
Onu da biraz sonra anlatacağım.
Demokrat Parti’nin ilk yılları, yani ellili yıllar…
Ercüment ağabey, hep bir şeyler araştıran, çok çalışkan, üretken, gencecik bir delikanlı.
Ben daha ilkokul çağlarında, meraklı bir çocuk…
Yaptığı oyuncakları bana gösterir, nasıl kullanacağımı söyler, hep yeni bir şeyler yapmaya çalışırdı.
Ercüment ağabeyimin evlerine ara sıra polis gelip, bir şeyler söyleyip giderdi.
Sorduğumda, “Önemli değil kardeşim.” derdi, hep.
Bir gün, bizim evin önünde oturuyoruz. O kalktı, evlerine gidip geldi.
“Bak, sana ne göstereceğim?” diyerek, küçücük bir kutu içinden, telleri olan bir alet çıkardı...
Bir yerini çevirince şarkı söylemeye başladı o alet, bilhassa Arapça şarkılar söylüyordu.
(O zamanlar radyo yayınları kısıtlıydı. Başka müzik pek olmazdı. Radyo sanatçılarımızın yanında, çoğunlukla Ümmü Gülsüm şarkıları dinlerdik.)
Ercüment ağabeyim çalışıp çabalayıp, küçücük bir radyo yapmıştı, ama ne yazık ki birilerin işine gelmiyordu bu gibi çalışmalar… O zamanlar nedense bu tip işlerle uğraşanlara bazı kimseler iyi gözle bakmazdı. Neymiş efendim, Komünist Rusya ile irtibat kurar, casusluk yaparlarmış. Mış, mış, mış…
İşte o çok çalışkan yaratıcı bir sanatkâr olan ağabeyimin evine her defasında gelen polis, bu uğraşıların yanlışlığını, başını derde sokacağını, ağır cezada yargılanacağını, anlatıyormuş…
Gelelim olayın en can alıcı kısmına… Ercüment ağabeyimin babası kim ve ne iş yapardı biliyor musunuz? Aydın’da yıllarca görev yapan değerli bir ağır ceza hakimi…
Bu olay ve bundan sonra Türkiye’de yaşanan buna benzer olaylarda; birileri -kimlerin uğruna neler yaptığını ve onların kim olduklarını bildiği halde- bilerek veya bilmeyerek değerli kişileri harcadıklarının resmidir…
Şahin Özşahin