Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ağustos '06

 
Kategori
İlişkiler
 

Erkekler neden aldatır?

Erkekler neden aldatır?
 

Hepimiz şikayet ediyoruz sevgililerimizin terk etmesinden ya da aldatmasından. Hata yüzde yüz onlarda mı? Bizim gibi bir nimetin kıymetini bilemedikleri için mi kaçıp gidiyorlar ya da biz onlara bizi aldatma fırsatını kendi ellerimizle mi veriyoruz.

Çuvaldızı kendimize batıralım hadi...

Tabii ki biz kendi ellerimizle onlara bu fırsatı veriyoruz.

Bunun nedenleri öyle çok ki. Ama belli başlıları şunlar; daha önce bahsetmiştim biz bayanlar zaman zaman öyle derin duygu boşluğu yaşıyoruz ki karşımıza ilk çıkan kişiye ya da duymak istediklerimizi söyleyen kişiye kapılıp gidiyoruz. Sonrasında ise biz herşey yolunda aman ne güzel beni seven, benim sevdiğim bir sevgilim var diye düşünürken bir de bakıyoruz ki aslında öyle biri hiç olmamış. Biz sadece kendi kafamızda çizdiğimiz tabloyu ona uyarlamaya çalışmışız.

Tabii bir de şu sahiplenilme olayı var. Biz bayanlar bayılıyoruz birisi bizi sevsin, merak etsin, arasın, neredesin diye sorsun, hafiften karışsın saçımıza başımıza, arada bir hesap sorsun, vursun masaya yumruğunu gerekirse, bize höt desin dozunu kaçırmadan tabii. Bunlar en başta olanlar. Ne kadar desek de modern erkeklerden hoşlanıyoruz diye, biraz da maço olmasını istiyoruz erkeğin. Hani şu erkek daima güçlü gözükecek fakat durumlar eşit olacak olayı. Yani aynı zamanda eşitlikçi de gözüküyoruz.

Aslına bakarsanız hiç de öyle değil. Bunları bırakın dozunda yapmayı, öyle bir izin veriyoruz ki bize karışmasına, bir süre sonra ipler kimin elinde önce soruyoruz, sonra bakıyoruz ki ellerimiz bomboş. Ne varsa vermişiz gitmiş. Tabii var olduğunu sandığınız sevgilimizde…

Bunların sonu tabii ki de beklenen son, yani sevgiliniz gidiveriyor. Gerekçesi ise çok basit: Aşk bitti.
Ya aşk biter mi? Ben deli aşığım sana ama!
Geçmiş olsun.

Şimdi düşünün, siz onu çok sevdiniz, aşık oldunuz. Seviyorsunuz diye tavizler verdiniz, özverilerde bulundunuz. Zaman zaman onun için arkadaşlarınızı ektiniz, ailenizi ihmal ettiniz, belki onlara yalanlar söylediniz. Seviyorsunuz ya. Hatta onun istediği kişi olmak için elinizden geleni yaptınız. Gel dedi geldiniz, git dedi gittiniz.

Peki iyi mi ettiniz? Tabiki hayır.
Ne yapmalıydınız ya da yapmalıyız?

Bir kere, tavizlerinizi nerelerde ve nasıl verdiğinizi kontrol edin. Her zaman altan almayın. Mutlaka alttan almanız gereken yerlerde olacaktır ancak bunu hiç olmadık bir yerde yaparsanız mutlaka gerisi gelecektir.

İlişkilerde yazılı olmayan kurallar vardır ne yazık ki, ben bunları reddetsem de varlar. Siz onun sevgilisisiniz unutmayın annesi ya da bakıcısı değilsiniz.

Biz bayanlar ne yazık ki pek bir şefkatliyizdir. Zaman zaman yaptığmız yanlışların başında onlara küçük bir çocuk gibi davranmamız geliyor. Biz onların anneleri değiliz, bırakın onlar ne yapmak istediklerine kendileri karar versinler. Ne giyeceklerinden tutun da, alışverişlerde bile en çok onlarla ilgilenilmesini istiyorlar. Ve istemeden de olsa onları kıramadığımız için sonunda kendi ellerimizle birer bencil sevgili yetiştiriyoruz.

Aslında onları buna biz alıştırıyoruz. Zaten erkekler ilgi oldağı olmaktan çok hoşlanırlar, biz de sevgilileri olarak onları dünyanın en eşsiz adamı yaptığımızda ise buyurun size terk edilmek için süper bir neden. Hatta bunların sonu genelde önce aldatmakla, daha doğrusu küçük kaçamaklarla başlıyor. Siz önce sezinliyorsunuz ama konduramadığınız için abartığınızı düşünüp devam ediyorsunuz. Sonra aradığınızda hiç meşgule düşmeyen telefonlar meşgule veriliyor. Ekilmeye başlanıyorsunuz, akşam telefonlar kapanıyor, her gün gördüğünüz adamı ancak bir kaç gün görmeye başlıyorsunuz, bahanesi ise “İşler yoğun biliyorsun” oluyor. Ve hikaye kusursuz aldatılma ardında terkedilmeyle bitiyor.

Bu bitişe gözyaşlarıyla imza çakıp bir defteri daha kapatıyoruz.

Aslında böyle olmamalıydı. Onu en çok siz sevmiştiniz, herşeyi yapmıştınız, ne istiyorsa.... Bunların bedeli bu muydu?
Biraz gaddarca ama evet buydu.

Unutmayın dünyanın merkezi onlar değil. Herşeyi yapmaya istekli köleler gibi davranırsanız sonuç her zaman bu olacaktır.

Sizin de bir hayatınız var. Sosyal yaşamınız, arkadaşlarınız, dostlarınız ve en önemlisi aileniz. Kendi hayatınızı da yaşayın. Sınırlarınız olsun. Onu hayatınızı her alanına almayın. Her an ulaşılır birisi haline gelmeyin ve böyle alıştırmayın.

Sizin de bir hayatınız oluduğunu kabul etmeli ve ona göre hareket etmeli. Sizi siz olduğunuz için sevmesini bilmeli. Taviz vermek demek huyunuzdan suyunuzdan taviz vermek anlamına gelmiyor. Herşeyi ölçüsünde ve dozunda yaşamak ve yaşatmak gerekiyor.

Daima ilgi çekici olmayı başarmalısınız. Her daim merak uyandıracak, karşı tarafı heyecanlamdıracak bir gizeminiz olmalı.
Meraklanan değil merak edilen olmanız dileğiyle....

 
Toplam blog
: 139
: 3267
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

Ya herşeyim ya hiçim.... Birbirinden güzel fotoğraflarıyla yazılarımı destekleyen canım arkadaşı..