- Kategori
- Şiir
Ermeni'si olurdum Elif Elif tozan Annemin..!
Ulus ustalarının ışıklı anısına...
Ruhunu başka yüreğe aşılayan Germir.., iki yamaç yatağı
Ceviz – çınar ağacına salıncak kurmuş anacığı…
İpi yün örme palanı nakışlı eşeğin ardından emeklemiş Alıa…
Orta çağ avlusundan kalma Manolya Kilisesi
Sobalık olmuş ahşap!.. Külü.., gri kaftanlı gök
Tosbağayı zor çeviren yılkının ahırı!.. Kaçak kesim.., sucuk!..
Tezeğin baygın kokusu..! Camız zırtlasa, sıvaları(m) dökülür..!
Kömürlü el yazması!.. ‘Yamula Mister!’ Düne dokunur ucu…
Aşıma uğramış duvar resimleri… Hoca gibi semavi yüzlü rahip..!
Tüflü çamurdan kırlangıç yuvası… Duaların sarmaladığı kubbe
Çanı hurdalıkta satılan, yamaçlar kadar uzun.., dilsiz kule…
Geleneğin alfabesiyle vakte meydan okumuş ruhunu bulan taş
Biçimsel dili, ezgisiyle ekmeğini taştan çıkaran öpülesi eller
Mimar Sinan, ışığı gölgesiyle buluşturan ordinaryüs…
Tarih kokan Ağırnaslı Sinan/Simon’u anlatıyor yerin dili…
Çocukluk ezgisi, yoku yoklukları.., annesi olan evle tanıştık..!
Duygusunu çimento yapan usta.., Sinanı Kayseri Park…
Geçmişin viran ince çizgisi.., taşın türküsü tınar tıngırdar
Tınısını anımsamadığın bir ezgi dokunur gönül teline… Duysan…
Kol kola yürüdü Alıa – Ali.., düşlükte silinmeden kalan anılara…
Yaramazlık yapsam, oklava kalksa.., Ermeni’si* olurdum annemin!..
Şimdi de iktidarın/siyaseten!..
Toprak damlı, ahşap evde yapılırdı düğüne hazırlık… Üç kız
Üç gelin göbek atar, ev tozardı..! Elif’in elinde debildekti tencere..!
Gölgesi ağırdı ak sakallı dedemin!.. Kaşını kaldırırdı nineme..!
Tutmaları vardı.., Serkisyan’ı dövdürmedi oğullarına…
Eskimiş vakitler için suskunluk dolu ağzım!..
- Ötekileri en çok dile getiren kalem: Dostlar alınmasın
Ali Akdemir
Ağustos
‘Osmanlı Ezgisi’ revize edildi
Alıa Kazan, Zülfü Livaneli
Kayseri’de