- Kategori
- Güncel
Ermenistan Barış İstiyor!

Bir bölgeyi yönetmenin en akıllıca yönetmenin yolu; o bölgede akıllıca dostluklar ve düşmanlıklar inşa etmektir. Başka bir deyişle basit bir kural olarak böl, parçala, savaştır ve sonra arabulucu ol, yönet anlayışıdır.
Bu yöntem birçok yönetim şekillerinde hatta kurumlarda gayet kurnaz yöneticilerce yıllardır pek mahirane bir şekilde kullanılmıştır ve kullanılmaya devam edilmektedir.
Bölgemizde de sıklıkla kullanıldığını gözlemlediğimiz yönetim şekli aslında kanaatimce tam da budur.
Öncelikle Osmanlı’yı ele alalım. Osmanlı devlet idealindeki beyliklerden bir şekilde kendisi gibi devlet kurma ideali taşıyan Selçuklu bakiyesi bey ve beylikleri bir şekilde pasivize etti. Sonra da sayısal olarak devlet kurma ideali olmayanlarla yönetimde bir şekilde devam etti. Ankara Savaşı’nın verdiği dersleri iyi tahlil eden Osmanlı bir devlette iki baş olmayacağını, gerekirse öz kardeş hatta babanın dahi bu uğurda gözünün yaşına bakılmayacağını gösterdi.
Osmanlı İmparatorluğu bir şekilde büyürken göz ardı edilen tüm olumsuzluklar daha sonraki asırlarda gün yüzüne çıktı. Tıpkı sağlıklı bir bünyenin en sağlıklı, güçlü çağında mikropları def edebildiği ancak yaşlanınca en ufak bir soğuk algınlığında devrilmesi gibi Osmanlı’da da tüm arızalar son birkaç yüzyılda zuhur eder oldu.
Milliyetçilik akımının etkisiyle önce Balkanlar, Araplar ve Ermeniler birer birer koptular. Hepsinin ideali o zamanlar dünya devleti olmak ve tamamen bağımsızlıklarını kazanmaktı. Kendi devletlerini kurmalarına rağmen o tarihten bu zamana kadar Türkiye de dâhil olmak üzere hiçbirisi istediği seviyelere Osmanlı’daki şaşalı dönemlere asla ulaşamadı. Halen dünyada dikkate alınmayan ülkeler olarak varlıklarını sürdürüyorlar.
Geriye dönüp baktığımızda hemen hepsi; büyük devletlerin ağzının içine bakmaya devam ediyorlar. Dostlarını da düşmanlarını da halen o emperyalist ülkeler belirliyor. Bakmayın adlarının, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Ermenistan, Sırbistan, Arabistan, Irak, Mısır falan olduklarına.
Özellikle emperyalist güçlerin ve bizim de içinde olduğumuz sözde ortaklıkların çoğunun amacı birkaç emperyalist ülkenin idealini, politikalarını oturtmaktan başka bir amacı ve ideali yok.
Halbuki söz konusu ülkelerin kurucuları bundan yıllar önce Osmanlı tebaası ve aynı şekilde sarayda bizzat yönetim kademesinde hepsi de yeteneklerine göre birinci sınıf yönetici, paşa, tüccar, devlet adamı idiler. Bunları ben söylemiyorum. Yunan tarihçilerden bazıları, Ermeniler konuşuyor; Levon Panos Dabağyan birden çok eserinde söylüyor. Osmanlı padişahlarının, paşalarının onlara adaletli yönetiminden dolayı sonsuz dualar ediyor. Aynı şekilde Jeremy Salt da Osmanlı Ermenilerini hangi yöntemlerle oyuna getirildiklerini ve Osmanlı’ya karşı kullanıldığını anlatıyor. Yazar hatta bir adım ileri giderek kitabını hazırlarken Türk arşivleri haricinde neredeyse tüm arşivleri kullandığını anlatıyor. (Amerikan, İngiliz, Alman, Fransız ve Rus)
Tam da bugünlerde bir devlette halk ayaklanması ile yönetimini değiştiren Ermenistan ki; bu ülke emperyalistlerce yıllardır bize karşı kışkırtılan Arjantin’den tutun dünyanın hemen her ülkesinde Türkiye’ye sopa olarak kullanılan buna mukabil, doğumuza sıkışmış bir ülke. Eski günleri bir kenara bırakıp Türkiye ile önşartsız bir şekilde görüşmek istediğini iletiyor ki; bence bu yılkı en hayırlı gelişme.
Nedenine gelince bize zarar verecek kapasitede bir devlet olmamasına rağmen, yıllarca başta Amerika ve Fransa’nın aleyhimize karşı kışkırttıkları hatta bizi terbiye etmeye çalıştıkları bir ülke ilk defa söz konusu emperyalistler olmadan tek başına aldığı izlenimi uyandıran ön şartsız diyalog ilişki son derece yerindedir diye düşünülebilir. Elbette buna derhal karşı bir sürü tez üretilebilir lakin Çanakkale’de savaşırken karşımızda İngiliz komutanlar ve Hintli askerler vardı. Kut’ül Amare’de aynı şekilde. Bize sadece Ermeniler ihanet etmiş değil, Araplar, Bulgarlar, Arnavutlar, Yunanlılar, Rumlar tüm balkan ülkeleri de bize ihanet etmiş. Ama hiçbiriyle bin yıllık sorunsuz bağımız da olamamış, Arapların hakim olduğu zamanlarda Türklere bakış açılarında zamanla değişiklik olsa da ya da değişiklik olan kadrolar iktidarı ele geçirse de sorunlar yaşanmıştır. Mısırın bize askeri güç kullanmakla tehditler savurduğu şu günlere; Türkler sopa ile sopayı savuranı ayıracak kadar basiret sahibi olabilmelidir. Aynı şekilde Ermeniler de en azından aklıselim düşünenler “ya biz bu milletle bin yıl bir arada sorunsuz yaşadık da neden bu hale geldik” diye düşünüyor, kullanıldıklarını anladıklarını inanıyoruz. Hem bu fikir bu bölgedeki milletlerde Amerika, Fransa ve İngiltere gibi savaşlardan beslenen emperyalistlerden bağımsız olarak bölge insanları tarafından dile getirilmelidir.
Şu anda dahi içimizde hem Türk, hem de Müslüman kimliği kullananları 15 Temmuz’da bize karşı kullanan emperyalistler Hıristiyan Ermenileri kışkırtmış çok görülmeyebilir.