- Kategori
- Dünya
Esad, "ülkemde öleceğim"

ABD başkanlık seçiminden sonra Suriye krizinin uluslar arası yeni boyut kazanması bekleniyordu. Konuyla ilgili ilk işaret, Ürdün’de Suriyelilerin kaldığı kampı geçtiğimiz Çarşamba günü ziyaret eden İngiltere Başbakan’ı David Cameron’dan geldi.
David Cameron, Suriye lideri Başer Esad’ın yönetimi bıraktığı takdirde üçüncü bir ülkeye gitmesi için güvenli bir koridor açılmasını Türkiye’nin fikri olarak dile getirerek, uluslar arası bir mahkemede yargılanmasının uygun olacağını belirtti. Ayrıca Ürdün’de Suriyelilerin sığındığı kampta anlatılan acıklı hikayeleri dinledikten sonra olayın ne derece korkunç olduğunu ifade etti. Cameron, kampı ziyareti sırasında, İngiltere ve müttefiklerinin Suriye hakkında izlenen stratejinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini söyleyerek durumun İngiltere Ulusal Konseyinde özel bir oturumda ele alınacağını açıkladı.
David Cameron’un Suriye konuşmalarının ardından, Suriye Devlet Başkanı Başer Esad Rus Televizyonuna verdiği bir röportajda, hiçbir ülkeye gitmeyeceğini, ülkesinde kalacağını, ölmek gerekirse vatanında öleceğini söyleyerek İngiltere Başbakanına cevap vermiş oldu. Kaddafi benzeri bir sonuç, Kaddafi’de olduğu gibi dünyanın bir kulağından girer öteki kulağından çıkar mı?
Uluslar arası haber ajansları , Suriye krizinin boyut değiştireceği imasıyla, Türkiye’ye yerleştirilecek Patriot füzelerini ön plana çıkararak Suriye’nin Türkiye’ye yakın sınır alanlarında, uçuşa yasak güvenli bölge ilanını gündeme taşıdı. Konu ile ilgili olarak Türk Dışişleri, Patriot füzelerinin savunma amaçlı olacağının cevabını verdi. Öte yandan Hem Suriye, hem de Türkiye birbiri ile savaşma niyetlerinin olmadığını karşılıklı olarak vurguladılar.
Diğer bir gelişme, geçtiğimiz hafta boyunca Suriye muhalif liderlerinin Katar- Doha’da bir araya getirilmesiydi. Amaç, muhaliflerin dağınıklıktan durumdan birlikte görünüm sağlanması, Suriye’de muhaliflerin etkin olduğu bölge ve yerlerde kurulacak geçici hükümetin idareyi yürütmesi olarak belirlendi. Suriye içindeki muhaliflere ilave ülke dışında faaliyet gösteren muhaliflere de yer verilmesi ve yönetimde kadınların ağırlık kazanması fikri Amerika tarafında ileri sürüldü. Bu, biraz da İslami radikal grupların inisiyatifi ele geçirmeleri kaygısından kaynaklandığı durumun Türkiye için sürpriz olduğu yorumlarına yol açtı.
Suriye üzerine İran, Mısır ve Türkiye’nin bir araya geleceği toplantı İran’ın yan çizmesi ile gerçekleşemedi. Türkiye ile İran’ın en başta Esad üzerinde fikir birliği sağlayamamaları iki ülke için sorunların en büyüğü olarak görülüyor.
Türkiye’nin gelişen ve değişen durumlara göre dış politika yürütmesi başarısına bağlı. Durumun ülkemiz açısından ne gibi sorunlar getireceğini zaman gösterecek. Türk kamuoyunun en büyük kaygısı Türkiye’nin başına Irak benzeri bir sorun çıkması.
Amerika’nın Suriye politikası ülkemiz çıkarları ile ne derece uyuşacak?
Hüseyin Seyfi