- Kategori
- Mizah
Eşek yazısı
Eşek yazısı
Dan! Dan! Dan!, çekilmeyin yoldan!
Ey ahali! Duyduk duymadık demeyin Fethiye’de “eşek düğünü” var, eşek düğünü, Linda ile Duman evleniyorlar, dumanın hali duman…dan, dan, dan!
Sevgili eşeciğimiz ahırında bile duramayacak bir süre, hep dilimizde olacak.
Efendim…
Bizim sakin halimizle “eşek” dediğimiz, kızınca da üstüne bastıra bastıra “eşşşek!”, “eşşolueşşek!” dediğimiz, tek tırnaklılardan, atgillerden, attan küçük, uzun kulaklı, koşum, binek ve yük taşıma hayvanımız, sosyete adı merkep, öykü adı “karakaçan”, halk adı “nallı fatma” olan bu sevimli, akıllı hayvancığımıza eski Türkler “eşgek” derlermiş.
Gelin, 15 Mayısta Fethiye’nin Kargı köyüne gelin, Enver Yalçın’ın konuğu olun ve “eşgek” düğününde “keşgek” yiyin.
Efendiiim!
1950 yılında Türkiyedeki eşekler tek tek sayılmış, tamı tamına 1 632 634 eşeciğimizin olduğu görülmüş. Bu rakam 1968 yılında 1 986 000 ya yükselmiş. Dünya eşek nüfusu sıralamasında Türkiye; Çin (11.1 milyon), Habeşistan (3.8 milyon), Meksika (3.573 milyon) Brezilya’dan sonra beşinci sıradaymış. Eşek sayımız şimdilerde kaçtır acaba?
“Batı halk geleneğine göre eskiden karıları tarafından aldatılan veya dövülen kocalar karnaval sırasında yüzü eşeğin kuyruğuna dönük olarak bindirilip dolaştırılırlardı.
Anadolu halk geleneğinde ise eskiden düğün gecesinin ertesi, gelinin bakire çıkmadığı anlaşılırsa yüzüne kalın bir örtü çekilir bir eşeğe ters bindirilip baba evine gönderilirdi.
Mısırlılardan başka eşeği bütün doğulular sevmişlerdir.” (Meydan larousse)
Bir insanın esmeri, sarışını, arabı, zencisi var. Ama eşeğin arısı, aygırı dikeni, hıyarı, marulu, otu, sineği, zeytini turpu bile var.
Eşek deyip geçmeyin, Nasrettin Hoca eşeğe ters binmeseydi meşhur olabilir miydi?
Eşek, yüzme bilmediği için dibini görmediği suya girmez. Deve de yüzme bilmediği için eşeğe çektirilir. Ömrü 60-100 yıldır, temiz, berrak olmayan suyu içmez. Yavrusuna goduk, az büyüğüne de sıpa denir.
Gelelim eşekli sözlere;
Deyimler:
Bir yerde eşek başı olmak.
Eşeğe binmeden ayağını sallamak.
Eşeğe kızıp, öfkeyi semerden almak.
Eşeği yokuşa sürmek.
Eşeğin goduğuna uyduğu sıra.
Eşek cennetini boylamak.
Eşek derisi gibi.
Eşek kadar adam olmak.
Eşek kuyruğu gibi ne uzar ne kısalır.
Eşek şakası yapmak.
Eşekte paldım, ben seni aldım.
Eşekten düşmüş karpuza dönmek.
Öldüm eşek pahasına satmak.
Sözler:
Acemi nalbant gavur eşeğinde öğrenir.
Adam eşeğinden, kadın döşeğinden belli olur.
Alçak eşeğe binmesi kolay olur.
Aldık gittik kızınızı, eşek tepsin yüzünüzü.
Boy devede de var ama onu bir eşek çeker.
Çocuklu karı, goduklu eşek ile yola gidilmez.
Çüş eşeğin canına minnet.
El elin eşeğini hava çeke çeke arar.
Emanet eşeğin kuskunu yokuşta kırılır.
Eşeğe binmek suç, inmek iki suç.
Eşeğe gem vurma, kendini at sanır.
Eşeğe semeri yük değildir.
Eşeği düğüne çağırmışlar “ya su eksiktir ya odun” demiş.
Eşeğin canı yanınca atı kor geçer.
Eşeğini dövemeyen semerini döver.
Eşeğini sağlam kazığa bağla ondan sonra Tanrı’ya emanet et.
Eşeğini yokuşa süren osuruğuna katlanır.
Eşeğin ölümü köpeğe düğündür.
Eşek derviş olmaz tekkeye taş çekmekle.
Eşek eşeği ödünç kaşır.
Eşek hoşaftan ne anlar suyunu içer denesini bırakır.
Eşek, kulağı kesilmekle küheylan olmaz.
Eşekle harman döven godukla yük taşır
Eşek ölür semeri kalır, insan ölür eseri kalır..
Eşekten düşen çapa kürek attan düşen kaba döşek.
Eşekten düşenin halini eşekten düşen bilir
Harmanda dirgen yiyen sıpa, bir daha gelmez sapa.
İnsan tımar (yasırı) esiri, eşek semer (yasırı) esiridir.
Oku adam ol baban gibi eşek olma.
Okumak cahilliği alır eşeklik baki kalır.
Ölme eşeğim ölme yaz gelsin de yonca yedireyim.
Ölmüş eşek kurttan korkmaz.
Sen eşek olduktan sonra semer vuran çok olur.
Yüz verdik eşeğe geldi sıçtı döşeğe.
“Zerduz palan vursan eşek yine eşektir” (Ziya Paşa)
Derler ki; “Birisi size eşek derse gülüp geçin, ikinci kişi eşek derse oturup düşünün bir üçüncü kişi de derse gidip kendinize bir semer yaptırın.”
Adam karısını dövmekten neden vazgeçmiş biliyor musunuz? Eşek sudan geldiği için.
Daha ne deyiiim!