- Kategori
- Siyaset
Eski Efendiler Zümresinden, Yeni Efendiler Zümresine

- Sanki bu ülkede ordu darbe yapmamış. Sanki ordu sütten çıkmış ak kaşık. Lahikalar yayınlamayan, muhtıralar vermeyen bir ordumuz varmışçasına tuhaf bir takım yaklaşımlarda bulunanlar var. Özellikle şu Balyoz Davası kararlarından sonra, “Olur mu bu kadar canım?” diyenleredir sözüm.
- Bu ülke yıllarını askeri vesayetle çürüttü. Askeri vesayet sayesinde bu ülkede şöyle adam akıllı bir demokrasi bilinci dahi oturtulamadı. Kendisini aydın olarak niteleyen kesimler dahi yeri geldi TSK’nın vesayetine övgüler dizdiler. Oysa sadece 12 Eylül darbesinin sonuçlarına dahi baksalar, bu gün o çok nefret duydukları siyasal İslamcılara iktidar yolunun kilometre taşlarını döşeyenlerin, bizatihi ordunun kendisi olduğu gerçeğiyle yüzleşecekler. Ve bu gün gelinen noktada, siyasal İslamcılara iktidar yolu açan TSK’nın darbeci generallerine, demir parmaklıkların ardını gösteren, o siyasal İslamcılar oldu. Tabii ki mutlu olduğum söylenemez.
- Zira eski efendilerin yerinde yeni efendiler görünce insan nasıl mutlu olabilir ki?
- Eminim ki bana gülenler vardır. “Demedik mi?” diyenlerin sesleri kulaklarımda çınlıyor. Lakin bunları söyleyenlerin, göz kırptığı, gönül bağı ile bağlı olduğu çevrelerinde ne menem bir çevre olduğunu az çok şu yukarıdaki satırlarda vermeye çalıştım.
- Evet… Balyoz Davası sonuçları heyecan uyandırmış olsa da, biliyoruz ki, bu dava hemen hemen hiçbir hukuk teamülünün işlemediği, hukuksuzlukların at başı gittiği bir dava oldu. Nasıl ki geçtiğimiz dönemlerde görülen Sivas Madımak Davası, Gazi Mahallesi Davası, Metin Göktepe Davası gibi davalar vicdan kanattıysa, bu günün muktedirlerinin elinde yargılanan darbeci generallerin de yargılanmasındaki hukuksuzluklar vicdanları kanattı. Karşınızdakini ne kadar düşman belleseniz de, herkesin hukuktan, adaletten, adil yargılamadan fazlasıyla nasiplenmesini talep etmeniz gerekir ki, bence çağdaş bir insan olmanın ön koşullarından birisidir bu durum.
- Bu gün siyasal İslamcılar muktedir durumdalar. İzledikleri siyasetin yenilir yutulur bir hali yok. Askeri vesayeti gerilettiklerini düşünüyorlar ama askeri vesayete zemin hazırlayan bütün yasalar halen yerinde kale gibi duruyor. Meselenin askeri vesayeti geriletmek olmadığını da buradan anlıyoruz. Ve karşımıza yeni bir vesayet örgüsü çıkıyor. Kendi iktidarlarını güven altında tutacak bir askeri vesayet, bu günkü siyasal İslamcıların tek hedefi. Lakin askeri vesayeti sadece komuta kademesini ele geçirmekten ibaret olarak görmemek gerekiyor. Elinde silah olanın yarın o silahı nasıl kullanacağını kimse bilemez. Gerilettiklerini düşündükleri askeri vesayet, gün gelir öyle bir filiz atar, gelişip serpilir ki, bir bumerang gibi gelir kendisini geriletme çabasında olanları vurur.
- İşte sebep budur ki, askeri vesayetin kale duvarı misali yasal dayanaklarını ortadan kaldırmak gibi temel bir hedefin olması kaçınılmazdır.
- AKP’de böyle bir hedef var mI?
- Tabii ki yok. Dert askeri vesayetin kalkması veya geriletilmesi değil… Kendi vesayetini güvenceye bağlamak.
- AKP’nin son iki yıldaki politikalarına bakın, karşınıza ne menem bir siyaset örgüsünün çıktığını görürsünüz. Bütün izlediği politikalardan çark eden bir AKP, bu gün ülkeyi getirip bir uçurumun eşiğine koydu. Niyet iyi olsa, ülkenin çözüm bekleyen en temel sorunlarına çözüm üretir, Kürt Sorunu gibi bu ülkenin temel sorunlarından birisini çözmek hususunda bu denli isteksiz davranmazdı. Salt birkaç milliyetçi oy uğruna, bu kadar gencin ölümüne göz yummazdı AKP. Ne var ki, insanların ölmesini, “Birkaç Memet öldü” diye gören bir zihniyetin bu ülkeye ve insanına acıdan, kederden, dramdan başka verebileceği bir şey olamaz.
- Bu ülke tarihinde ilk kez bir sivil mahkeme darbecileri mahkûm etti. Ama o darbecilerin efendi olduğu dönem bitti, yeni bir efendiler zümresi ortaya çıktı. Yani o darbeci zihniyetin yarattğı yeni efendiler zümresi… “Etme bulma dünyası” diyeceğim ama arada bizler kaynıyoruz.