- Kategori
- Dostluk
Eskiler, yeniler ve Dostluk

Eskiden şarkılar genellikle radyolardan dinlenirdi.
Eski müzik parçaları daha mı kaliteliydi? Yoksa yeni parçalar mı daha basit? Eski ile yeniyi kıyaslamak ne kadar doğru? 1970’lerin şartları ile şuan ki şartları kıyasladığımızda, eski ile yeninin kalitesini kıyaslamamızın haksızlık olabileceğini söyleyebilirim.
Eskiden müzik, genellikle radyo kanalıyla dinlenirdi. Beğendiğimiz bir şarkının radyoda çalmasını beklerken, beğensek de beğenmesek de, başka şarkıları da dinliyorduk; ayrıca reklamları, haberleri ve başka programları da… O an beklediğimiz parça çalmaya başlayınca, pür dikkat ve heyecanla şarkıyı dinlemeye başlıyorduk. Şarkının her saniyesinin tadını çıkarıyorduk. Bundan olmalı eskilerin tadının yoğun kıvamlı olması.
Şimdi istediğimiz parçaya istediğimiz an ulaşabiliyoruz. Sevdiğimiz bir şarkıyı tüm dikkatimizle dinleyemeyebiliyoruz çünkü şarkı zaten bizde esir, istediğimiz an tekrar tekrar dinleyebiliriz. Tutsak şarkılar mı daha lezizdir yoksa özgür şarkılar mı? Bir daha dinleyememe korkusuyla pür dikkat dinlediğimiz şarkılar mı; yoksa istediğimiz zaman istediğimiz yerde dinleyebileceğimiz elimizdeki şarkılar mı daha lezizdir?
Dostluklar da böyle değil midir? Yakınlarımızı ne kadar pür dikkat dinliyoruz? Yabancı insanlarla konuşurken hep dikkatliyizdir; ama samimi olduğumuz kişilere karşı biraz daha özensiz ve dikkatsiz olabiliyoruz. İlk kez karşılaştığımız bir kişiye “siz” derken; samimi olduğumuz kişiye “sen” diyoruz. Bunda bir mantık hatası yok mu? Neden “siz” diyoruz; saygıdan. Samimi olduğumuz kişiye neden “sen” diyoruz; sevgiden. Saygının olmadığı yerde sevginin kalitesi ne derecededir? Sevdikçe samimiyetle beraber saygı da artıyorsa eğer , işte sözünü ettiğim mantık hatası burada ortaya çıkıyor.
Hadi sevdiklerimize “siz” diyelim gibi bir niyetim yok. Sevdiklerimizi dinlerken radyodaki şarkı gibi dinlemektir asıl niyetim; he an kaybedecekmiş gibi, bir daha dinleme fırsatımız olmayabilir gibi.