Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mart '09

 
Kategori
Anılar
 

Eskimiş hayatlar

Eskimiş hayatlar
 

Yenice İlçesi-Öğmen Köyü-1970


23 Nisan günü çekilmiş bu fotoğraf.
Büyük olasılıkla yıl 1970.
Yer Öğmen Köyü.(Çanakkale/Yenice İlçesi)
Köyde ilçe tarafından bir etkinlik düzenlenmiş.
Okul bahçesine yaptırılan “Atatürk Büstü” açılışı yapılmış.
Hem de “Çocuk Bayramı” kutlanmış.
Bu fotoğraf ta o zaman çekilmiş.
Zaman donmuş.
Mekân donmuş.
Babalar donmuş.
Çocuklar donmuş.
Bu gün bile bu donukluk devam ediyor.

Ben bu fotoğrafı görünce; Çanakkale Hava Alanı’nda çekildiği söylenen, iki postacı askeri hatırladım.
Hani şu uzun boylu mülayim askerle, sert duruşlu, kısa boylu cin asker. Elbiseleri, lime lime. Ayakkabıları ha var, ha yok.
Arkada babalar, yüzlerinde sevinmekle üzülmek arasında karmakarışık bir ifade. Üst baş, o günün yaşam koşullarının tam bir göstergesi.
Sessiz bir tanık.
En güzel yanları, babaların şapkaları.
Fiyakalı olsun diye yan giyilmiş. Önden saçlar bilerek çıkarılmış.
Bir köyde, şapkasını bir kulağının üstüne yatırıp giyen kovalak birini tanıyorum. Adamın lakabı, ”Yankülak Rasim”
Bakkal bile veresiye defterine, ”Yankülak Rasim” diye yazıyor.
Fotoğraflarının çekildiğini biliyorlar. Yine de yüzlerinde sevinç yok.
Ön taraftaki çocuklar içimi acıtıyor.
Çünkü, çocukluğumu hatırlatıyorlar bana.
Erkek çocuğa bir kazak verilmiş.
Yanındaki kıza, iki kulplu bir yumurta sahanı.
Diğer kızın iki eliyle tuttuğu bir tepsi ve tava.
Kızın biri de elinde, üç adet kağıt para tutuyor.
Hediyelerin, fotoğrafta görünmesi için özen gösterilmiş.
Bu çocuklar köydeki diğer çocuklardan çok şanslı. Hediye almışlar.
Yine de yüzlerinde bir sevinç ifadesi yok.” Hüzün hükmünü” sürdürüyor.
Üzerlerinde, ucuz basma elbiseler. İşe yaramayan, içleri boş, yırtık cepler. Paçaları büzmeli donlar. Naylon ayakkabılar.
Ayaklarda çorap yok.
Düzgün ve sık taranmış saçlar.
Ortadaki iki kız başlarını ”şirbaşı” (şehirbaşı) yapmışlar. Böyle bağlamak havalı olurdu köylerde.
Şimdiler de, “türban” diye bir şey hortladı.
Herkes üstü “türban” altı şişhane geziyor memlekette.
Elinde para tutan kız, başını örtmüş desinler diye bir şey bağlamış başına.
Erkek çocukla, ortadaki kızın ilkokula gittiği kara önlüklerinden belli.
O günlerde kara önlüklüydü ama, ışık peşinde koşardı çocuklar.
Şimdi sokaklar, kara giyimli, kara beyinli insanlarla dolu.
Öndeki çocukların, şimdi tahminen, elli yaşlarında olmaları lazım.
Arkadakilerden ölen olabilir. Yaşayan da vardır belki.

Zamana dur demek mümkün değil.
Zamanı bir kare halinde fotoğraflarda tutabiliyoruz.
Tutulan anlar, ömrümüzü uzatamıyor, uzatmıyor.
Dönüp geriye baktığımızda, içimizde buruk bir sevinç kalıyor.
Çoğunlukla da hüzün.
Eskiyen hayatların, o günden bu güne ne farkı var?
Bizler, farklar, ayrıntılar içinde geziniyoruz.
Teselli buluyoruz, geçmişimizle.
Seviniyoruz.
Üzülüyoruz.
Hüzünleniyoruz.

Yaşıyoruz.
Yaşamaya çalışıyoruz işte.
Ömrü hep acıyla geçse de bir insanın…
Mutluluk çıkarmasını bilmeli acılardan…
Nazım’ın dediği gibi:
“Yaşamak güzel şey be kardeşim.”
Her şeye rağmen.

Şimdiki çocuklara, gençlere de göstermek lazım böyle fotoğrafları.
Bugün, marka takılanların, görmesi gerekli geçmişin ayrıntılarını.
İmkansız isteklerin, ardından bağıranlar mutlaka görmeli…
Yaşamalı bu fotoğrafı.

Bir fotoğraf işte.
Eski bir fotoğraf.
Eskimiş hayatlar.

Bu fotoğraftaki hüzne, ortak olur musunuz?

 
Toplam blog
: 420
: 1641
Kayıt tarihi
: 19.12.08
 
 

1957 Çanakkale/Yenice doğumluyum. Öykü ,deneme, şiir yazarım. Yazdığım bir çok şiirin bestesini d..