Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mart '08

 
Kategori
Yolculuk
 

Eskişehir-Kathmandu(8) Quetta

Eskişehir-Kathmandu(8) Quetta
 

quetta sokaklarından


Belalı Taftan çölünü sorunsuz geçerek, gece yarısından sonra Quetta' ya vardığımda, yorgunluktan çevrenin neye benzediğini algılayacak enerjim kalmamıştı. O yüzden sabah otelden (sadece turistlerin kaldığı bir otel) şehre çıkınca ufak bir şok yaşadım. Ortalık o kadar kalabalık ve gürültülü ki çölün ıssızlığından sonra baş döndürücü geliyor. Sokakta batılı kıyafetlerim ve görünüşümle uzaydan gelmiş gibi dikkat çekiyorum. Herhalde bin kişi arasından parmakla gösterilebilirim. Zaten tüm bakışların üzerimde olduğunu hissediyorum ama olay bakışlarla sınırlı değil kimi geçerken ‘hello!’ diyor kimi Urduca bir şeyler söylüyor, arabalar korna çalıyor , otobüslerin camından sarkanlar laf atıyor…

Etnik kökenine göre farklı giyinmiş insanlar çok fotografik ama ben niyetlerini anlayana, tedirginliğimi üzerimden atana kadar makinemi çantasından bile çıkarmadım.

Belucistan Pakistan ın en büyük eyaleti , Quetta da bu eyaletin en büyük şehri ama büyükçe bir kasabadan farksız. Aslında şehrin geçmişi 6.yy a dayanıyor ama burada birçok Pakistan şehrinde görülebilecek anıtsal Moğol kalıntılarına, büyük kalelere , tarihi eserlere rastlanmıyor. Belki de 1935 yılındaki büyük deprem yüzündendir.Depremde en az kırkbin kişi ölmüs ve şehir tamamen yıkılmış. Daha sonra sıfırdan tekrar kurulmuş.

1700 rakımlı şehir yazın rutubetsiz ve serin havasıyla bir çeşit yayla özelliği taşıyor.pakistan ın meyve üretiminin önemli bir kısmı bu civarda yapılırmış. Şehirde bir kale kalıntısı yok ama belki yüksek bir yere kurulduğu için adı Paştu dilinde kale anlamına gelen kwetta kelimesinden geliyor.

Quetta İran , Afganistan ve Pakistan ticaret yollarının kesiştiği bir bölgede olduğu için alışverişin yoğun olduğu , hareketli bir şehir. Afganistan sınırına çok yakın olduğu için savaş zamanında onbinlerce Afgan mülteci gelmiş. Kimileri mülteci kamplarına kimileri de şehrin varoşlarına yerleşmişler. Bir çoğu inanılmayacak kadar kötü koşullarda yaşam savaşı veriyor. Bir kısmı da kent ekonomisinde önemli yer tutan kaçakçılık ve sınır ticaretini eline tutuyor. Şehrin merkezinde Kandari Bazaar denilen çarşısında koyu renk sarıklı ve sakallı Afganlar hemen ayrıt ediliyor. Bu pazarın ismi de Afganistan ın Kandahar şehrinden geliyormuş.

Kandari Bazaar da dolaşırken her fotoğrafını çekmek istediğim insandan önce jest ve mimiklerle izin aldım, çoğu da memnuniyetle poz verdi. Biraz İngilizce konuşabilen birkaç esnaf Türk ve Müslüman olduğumuzu öğrenince ısrarla dükkanlarına davet edip bir şeyler ikram ettiler. Kısa süre sonra tüm çarşı bizim kim olduğumuzu öğrenmişti ve tüm öğleden sonramız dükkan dükkan dolaşıp sütlü çay, yeşil çay ve kola içerek geçti.

Sokakta dükkanlar arasında yürürken peşimize takılan kalabalığı da düşününce; kendimi seçim öncesinde esnaf ziyareti yapan politikacılar gibi hissettim !

Bir pasajın girişinde rastladığım kalaşnikoflu adamın fotoğrafını çekebilmek için ‘selamın aleyküm’ diye yanına yaklaştım.Burada bu sihirli kelime gibi işe yarayan bir şey. Çünkü insanlar batılı birinden bu selamlama şeklini, hem de düzgün bir telaffuzla duymayı hiç beklemiyorlar. Burada fanatik İslamcıların etkisi İran dan daha fazla görünüyor. Çay içmek için davet edildiğimiz dükkanların bazılarında duvarda Bin Laden in posterlerini görmüştüm.

Çat pat ingilizce konuşan ‘kalasnikof lu adam ise hemen Müslüman olup olmadığımı , ABD yi sevip sevmediğimi sordu. O koşullar içinde tahmin edersiniz ki aksini düşünsem bile söyleme ihtimalim yoktu! Kısa sohbetimizin sonuna doğru adamın El Kaide militanı olduğunu öğrendim. Böyle bir tesadüfle de bir El kaide militanının fotoğrafını çekmiş oldum.

Quetta da kanalizasyon açıktan akıyor , yani cadde ile kaldırım arasında bir kanal kazılmış ama üzeri kapatılmamış, köşebaşlarında minik bir beton köprü ile kaldırıma çıkılıyor.

Bazı insanları ara sokaklarda bu kanal üzerine çömelmiş ihtiyaçlarını giderirken

gördüğümde şaşkınlıktan ağzım açık kalmıştı ama o zaman , önümüzdeki haftalarda Hindistan da göreceklerimi daha bilmiyordum tabi!

Ertesi gün öğlen Lahore a gitmek üzere Caferi Ekspresine bindik. Yol yirmidört saat sürecek. Yataklı vagona bilet yok, trenin koltuklarıysa dimdik ve arkaya da yatmıyor. Ayrıca klima da insanı üşütecek kadar açık olduğu için zor bir gece oldu. Sabah olduğunda etraftaki manzara tamamen farklıydı.Günlerdir görmeye aliştigimiz çöllük kurak görüntü degişmiş ; kırmızı ve gri yerini yeşile bırakmişti. Ayrıca iklimin değiştiğini de trenin durduğu bir istasyonda seyyar satıcılardan bir şeyler almaya indiğimizde anladık. Sabahın erken saatleri olmasına ragmen sıcak ve rutubet insani bunaltacak kadar fazlaydı.

 
Toplam blog
: 18
: 1135
Kayıt tarihi
: 03.07.07
 
 

Diş Hekimiyim. Sebebini bilmiyorum; küçük bir çocukken motosiklet kullanmak, dünyayı gezmek bir d..