Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Eylül '13

 
Kategori
Edebiyat
 

Espriden anlamayan edebiyatçı olur mu?

Espriden anlamayan edebiyatçı olur mu?
 

 
Olmaz olur mu?
Hem de bal gibi olur.
 
Olur ama, ruhen değil, şeklen olur.
Olur ama, ceset gibi solgun ve cansız olur.
Olur ama, bürokrasi donunu giyerek olur.
 
Geçen gün, edebiyat bölümünde yüksek lisans için, yazılı bilim sınavı oldu.
Bende girdim.
Sınavın yüksek lisans için %20 gibi, çok küçük bir katkısı var; ama katkısı küçük olsa da, zorunlu bir sınav, girmeyen alınmıyor.
 
Girdik, bir gün sonrada sonuçlar açıklandı.
Aman Allah'ım sonuçlar bir hayal kırıklığı...
Sonuçları gören dünyanın en cimri insanı, kesinlikle intihar eder.
Cimrilikte geçildim, diye...
 
İki buçuk sayfalık cevaplarıma karşın, yalnız ve yalnız 15 aldım, yüz üzerinden on beş...
Ha bir benim değil, daha vahimleri de var.
2 var, 3 var, var, 7 var, 11 var, ben gibi 15'ler var, 20'ler onlarca, en yüksek 78 var; ama 2 notunu verenle 78 notunu veren hocanın aynı kişi olmadığına dair varsayımlarım var.
 
Sınavdan bir kaç gün evvel, bölüm başkanıyla görüşmüştüm, sınav öncesi ve sonrası da görüştüm.
Sınav sonuçları açıklanınca, espri içeren bir mail gönderdim hocaya.
Şöyle:
 
"Merhaba hocam,
ben Mustafa Yıldırım,
yüksek lisans kazazedesi,
şansını pek çok zorlayan Mustafa Yıldırım..
 
Hocam,
yeminle, bu kadar kıt puanlamanız olduğunu bilseydim,
oraya kadar kendimi yormazdım. :)))
 
Başarılar dilerim." diye.
 
Hocadan cevap geldi, o da şöyle:
 
"Saygı sınırlarını aşan birisi için devreye giren kişilere üzüldüm." diye.
 
(Sınav öncesi bir kaç hocam ve amcamın bir kaç arkadaşı beni önermişlerdi, devreye girenlerden kasıt o.
Ama asla hocalarımı utandıracak bir iş yapmam.)
 
Yapmadığım bir şeye karşı, yaptın diye suçlanmak, kaldıramayacağım, beni yaralayan bir tavırdır.
 
Benim yanıtım:
 
" Hocam,
saygı sınırını aşan ben miyim?
 
İroniyi saygı sınırı aşmak olarak görüyorsanız, bir edebiyatçı olarak acırım size...
 
Mizah, samimiyetten doğar;
samimi duygularımla yazdıklarım absürd geldiyse size özür dilerim.
 
Hocam,
odanıza ikinci kez geldiğim de
kendimi tanıtmak, ilgimi göstermek, edebiyat üzerine verdiğim çabayı belli etmek istemiştim.
Siz de bana 'şansını zorlama' diye, bir cümle kurmuştunuz.
O an ki, geçiştirici üslubunuzu ben hoş gördüm.
Ahlaki ve edebi çerçeveden baktığımızda o an ki tutumunuz, çok yakışıksızdı.
 
Saygı sınırını aştığımı iddia ettiğiniz mailimde,
neresinden ve nasıl okuyarak, saygısız sonucuna ulaştınız, anlayamadım.
 
Eğer saygısızlık yapacak biri olsaydım,
mail atmaya bile tenezzül etmezdim;
madem ettim, saygısızlık cümleleriyle
harmanlardım o maili...
 
Ama benden size bir tavsiye:
Dille uğraşa uğraşa edebiyattan beri kalmışsınız;
lütfen edebiyata da ağırlık verin, kelimelerdeki ve cümlelerdeki ruhu belki o zaman sezersiniz.
 
Hatalarım affola, selametle..." diye.
 
Edebiyatım senle neden hak etmeyen adamlar uğraşır?
Gönlünde incelik barındırmayan adamlar?
Küsme bize olur mu?
Seni bir dize şiir yazmaktan aciz adamların eline bıraktık...
 
Mustafa Yıldırım - 07.09.2013
 
 
Toplam blog
: 480
: 715
Kayıt tarihi
: 03.11.12
 
 

Konyalıyım. Edebiyat okudum. Amatör yazar ve şairim. ..