Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ocak '08

 
Kategori
Sivil Toplum
 

Etli karışık dolma tarifi

Etli karışık dolma tarifi
 

"Kendi Anayasasini Yapmis Bir Toplumun Uyesi Olmak..."
KAMUYASAL ALANDA “DOLMA” OLMAK SORUNU...

Artık tekrarından “şap” tadı vermeye başlayan “bir konu”yu; burada çoğunuzun da benim gibi sevdiğini tahmin
ettiğim, lezzetli “etli karışık dolma” yemeğini, kötü amaçlarıma da alet ederek irdelemek istiyorum.

Öncelikle vejeteryan okurlardan özür dilerim, bir... Ve etli dolma yemeğini mutlaka sevdiğiniz varsayımıyla da konuya dalıyorum, iki...

Lezzetli olması için nasıl hazırlandığını pek fazla bilmiyorum ancak adı aklımdan ya da kokusu genzimden geçtiğinde dizginlenemez bir istem, beni diğer bir çok uğraşımdan “men” edebiliyor.

Böylesine kuvvetli bir çekicilik; yalancı dolmanın biber, yaprak sarma çeşitlerinde de var ancak buraya şu an en
uygunu dolmalık biberden, domatesden, kabakdan vd...cins zarflardan oluşan “etli karışık dolma...”

Dekor hazır mutfaktayız. Ocak sönük, demek ki yemek pişmiş... Yemek masasına kadar da sabrımız yok. Ocağın
üstünde tencere; onun üstünde kapak; kapağın altında muhteşem kokulu ılık buhar ve muhteşem kokunun sahipleri korkudan birbirine sığınmış gibi dizi dizi...Dizi dizi...

Biber, domates, kabak, birkaçtane kara lahanaya sarınmışı; malzeme kalmadığı için aralara serpiştirilmiş çırılçıplak sulu köfte köftesi...Olamaz bir güzellikle şu an gözgözeyiz...Ve onlar utangaç yere bakan...Bense nefis kokuyu yutar gibi tencereye kapaklanan...Kokusuna dalan...

Sırası mı şimdi? Artık koku “olayını” aştık ve ayrıca başka bir zamanda da irdeleyebiliriz “kokuyu”. Hem hafifçe
çekmiş gibi duran suyunu bir an önce ve doğrudan bir güzel irdelemek varken...Suyunu irdelerken, irdelerken de sıra hemen “dolmalar”a gelecek zaten...

Herbiri ayrı özel alan çeşidini temsil eden dolma çeşitleri bir aradayken yemeğin suyuna kattıkları tatları artık yalnız başlarına kendilerini / özel alanlarını ifade edemiyor.

Demek ki “kamuyasal bir tad”dan söz edebiliyoruz.

Ortak sahada aynı tadı taşıyan bu hukuksal ortam; her türlü özel alan ötesi; her türlü “özel hukuk” ötesi; her tür
ötekilerle bir arada soluklanabilinen insanlık tarihi boyunca var olan ama hiçbir şans tanınmayan hayat alanı; dolmanın “kokusu ve suyu...” Ya kendisi...

Tarih boyunca kamuyasal anlamın “alanı” bir sunak taşı ( Altar / kurban taşi ) yüzeyini aşamamiştir.

Kamuyasal alanın “anlamı” ise “ötekilerin varsayılmadıkları için yok edildikleri bir sunak taşı yüzeyini ancak
kaplayabilen” anlam ile sınırlı kalmıştır.

Yaşanilan kamuyasal alan, anlamini henüz pihtilaşmamiş sicak kanla üretilen yasa(k)lardan aldigi içindir ki, yargisiz infazi reva görür, bir cemaat; bir ötekine, bir insan; bir ötekine, bir taraftar; bir ötekine, bir inanç; bir ötekine, bir dolma bir...Yok yok bizim leziz dolmalar yapmaz, yapamaz... Örneğin içinde bulunduğu tencerenin / kamuyasal alanın tamamını dolduracak biçimde tek tür biber dolma olsaydı, suyu ve tadı vs. kendine has özel alan olabilirdi.

Aynı şekilde domates ya da kabak dolma gibi...O zaman “biber dolma cemaati / özel alanı” olarak anılacaklardı.

Ancak bir arada duruşlari sirasinda da kamuyasal alana kattiklariyla ortaya çikan ortak renk ve tad bir başka kurali, kurallar sistemine uymayi şart koşar...

Yani dolmalık biberin, hem dolmalık biber olduğunu unutmaması, hemde domatese ve kabağa dolmalık biber
olduğunu dayatmaması.

Kaldı ki; yalnızca biber dolmalardan oluşan bir yemek olsa bile bu kez de tek tek biber dolmaların birbirlerinden farkı üzerine konuşuyor olacaktık.

Örneğin biraz küçük olan biber dolma; biraz büyük olan biber dolma; biraz yamuk olan biber dolma; biraz acı olan biber dolma; biraz tatlı olan biber dolma gibi...

Ancak ortak nefis kokusu ve ortak lezzetli suyunu ortak bir dil ve kavram üzerinden kamuyasallığını yani meşruiyeti ve hukuku vurgulayan bir tarifi gerekmektedir burada...Dolmanın lezzetini toplumsal yaşam lezzeti olarak da elde etmek için...

Tüm bu gerekirliliğine karşın “görülen” can alıcı nokta şu ki “bu tarif”; “bir şeyi tarif etmek ile olmak arasindaki fark yüzünden” ne günümüzde ne de gelecekte gerçekleştirilemeyecek bir şey olarak uzun süre kalacaktir.

Çünkü herbir kamuyasal alan tarifi yapmak için ortaya çıkan; ister istemez kendi özel alanından hareketle bu tarifi yapmaya kalkışacak ve sayısız öznel özel alan tarifinden “biri” olarak da kalmaya mahkum olacaktır.

Ve bu yüzden Kamuyasal Anayasa’nın oluşabilmesi için öznelerin kendi özelliklerini tanımaları ve tanıtmalarıyla yani karışık etli dolmanın ortak lezzetli suyunu ve kokusunu oluşturan her bir ögesi gibi kendilerini kamuyasal alana “doğrudan” sunabilmeleri gerekmektedir.

İşe hep tam tersi olan bir yoldan; yani kendi özel alan hukukunun; gerçekte ancak bir parçası olduğu kamuyasal alanın “tümünü” belirleyen hukuk olduğu “sanılgısından” yola çıkıldığı için, kamuyasal alan “savaş alani” olarak
kalmaktadır.

Aile, grup, cemaat, parti veya var olan herhangi bir sosyolojik küme içinde üretilen hukuk, en üst düzeyde bir kaliteye ulaşsa bile bu sosyolojik kümeler birbirleriyle kamuyasal alanda ancak temsiliyet olarak degil “bireyleri” araciligiyla iletişime geçebilirler ve böylece içindeki tüm öznelerin katilimiyla kamuyasal alanin varligini kendi varliklarinin güvencesi olarak savunabilirler. Kamuyasal Alan Öznesi olan Yurttaş ancak kendini dogrudan temsil etmenin gereklerini yerine getirdigi oranda en lezzetli dolmalari yiyebilecektir. Afiyet olsun.

Metin KARADAĞ Şubat 1998/Milliyet

Karadağ a tekrar teşekkür ediyorum, çok sevgi ve saygılarımı yolluyorum izninizle, bu tarifi çevirip çevirip okurum sizlerle paylaşmak istedim.. Filiz Aydın' a vereceğim dolma tarifidir. Toplaşırsak tarifi ben yaparım:))

**Elveda Rumeli de Sütçü Ramiz diyor ki, kadının çorbasına, erkeğin urbasına bakıcan..

Yani bu toplumun 'birey'i; toplumsal bağ dokularının sürekli bir biçimde yine "kendi kendisine parçalattırılarak elde edilmektedir"

 
Toplam blog
: 444
: 1284
Kayıt tarihi
: 13.09.07
 
 

MB zengin kültürel bir eksen; düşüncelerimizin buluştuğu, tartıştığımız, birbirimizi etkilediğimi..