Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Eylül '08

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Ev yurt arkadaşlığı ve üniversiteli

Sevgili Üniversite öğrencisi Kardeşim,

Üniversite gençlikle, hayat arasında bir köprü. Aileden uzaklaşarak yavaş yavaş hayatı anlayacağınız, hayata hazırlanacağınız bir köprü. Bu köprüden geçerken, ne geçtiğiniz diyarı unutacaksınız ne de gideceğiniz diyarı. Bu köprüden geçerken o köprünün altından akan ırmak gibi hayatınızı da göz önünden kaçırmayacağınıza eminim. Bu köprüden geçerken, yani Üniversite hayatınızda eğer ailenizden uzaktaysanız, okulunuzdan alacağınız kazanımlarınız bunu yaşamayanlara nazaran bir kat daha artacaktır bence.

Sevgili Kardeşim,

Aileden uzakta Üniversite okumak her ne kadar sizlere dezavantaj gibi görünse de bence aileden uzak kalmanın avantaj olduğunu düşünerek hayattan, Üniversite hayatından daha zevk alırsınız.

Sevgili Kardeşim, Üniversite hayatım boyunca devlet yurdunda kalmış bir insan olarak okulda da, yurtta da Anadolu’dan gelmiş, yöresinin kültürü ile donanmış yüzlerce insanla tanıştım ve onlarla acı tatlı günlerimizi paylaştık. Şuna eminim ki , ben yurtta kalmanın her zaman faydasını gördüm, anneden babadan uzak kalmanın insanı ne kadar pişirdiğini ve hayata hazırladığını gördüm. Bu da bana her zaman hayata daha sıkı sarılmanın ve Üniversiteden sonra yaşadığım zorlukların adeta provası oldu. Bu mektubumda acizane tecrübelerimi sizlerle paylaşmak bana mutluluk verecektir.

Sevgili Üniversiteli Kardeşim,

Yurtta kalıyorsanız, yurtta sizlere yakın gördüğünüz insanlarla arkadaşlık kurarak, onları fazla üzmeden ve mesafeyi de koruyarak arkadaşlıklar kurarsanız hayat size güzel gelecek. Hani derler ya “ Sevdiğiniz işi seçmediniz bari işinizi sevmeye bakın” sözünde olduğu gibi, madem Üniversite okumaya karar verdiniz ve ailenizden uzaklarda okumaya bir şehre gittiniz, ev tutacak imkan bulamayınca da yurtta kalmaktasınız bari hayatı zevkli hale getirmek için arkadaşlarınızı sevmeye bakınız. Hayata olumlu bakmayı öğrenmişseniz , gerçekten de arkadaşlarınızın seveceğiniz bir yönünü bulursunuz .

Sevgili Kardeşim,

Yurtta kalırken, belki yurtta görev yapan insanlar güzel okullar tamamlamış, kişilik olarak size yakın ve sizlere yardımcı olmayı seven insanlar olabilirler. Onların fikir ve düşüncelerinden sizlerinde istifade edebileceği şeyler bulunabilir. Sizlerde bu gibi insanları bulduğunuz zaman ön yargıya kapılmadan onlardan faydalanmaya bakınız.Kafanızın takıldığı konularda onlara sorular sorarak, muhabbet ederek faydalanabilir günlerinizin hoş geçmesini sağlayabilirsiniz. Unutmamak gerek ki, soru sormasını bilen , aradığı cevabı da alabilen insandır ve merak ilmin hocasıdır. Doğru sorular sormasını bilen insanlar, hayatta başarıyı da mutluluğu da yakalayan insanlardır.

Canım Kardeşim,

Yurt hayatında yaşıyoruz diyerek, yurda kapanmakta doğru değil. Nasıl yurttaki görevlilerden faydalanıyorsanız, derslerden arta kalan zamanlarınızda ve hafta sonlarında Üniversite öğrenimi gördüğünüz ve yaşadığınız şehirdeki , hayatı tanımaya bakınız. O şehrin insanlarını tanımaya, onların hangi davranış ve sözü ne için söylediklerini anlamaya bakınız. Niyeti iyi olanı bulduğunuz zaman fikir olarak o insanlardan faydalanırsınız. Ama her önünüze çıkan insanı iyice tanımadan, anlamadan ön yargı ile kötü niyetli insanlar olarak yorumlarsanız o zaman o insanlardan faydalanamazsınız. Çünkü insanlar kendisini anlamayan insanlardan genelde kaçarlar. İlerde ön yargılarınızdan kurtulduğunuz ve insanı anladığınız zamanda onları yanınızda bulmanız mümkün olmayabilir.

Sevgili Üniversiteli Kardeşim,

Bazen Üniversitede okuyan öğrenci insanlarla tanışırız. O kadar saf temiz duygularla doludur ki bu insanlar, bizleri bazen yemeğe veya çay içmeye davet ederler. Bizlerde heyecanla severek bu davete icabet ederiz. Sanırız ki, o evde yaşayan herkes bizi davet eden o saf ve temiz kardeşimiz gibi saf ve temiz insanlar. Gerçekte de hepsi saf ve temiz insanlardır. Ama bir “hoş geldin” fazlından sonra , hemen internetin başına koşarlar ve biz gene bizi davet eden arkadaşla baş başa kalırız “biz bu eve neye gelmiştik ? “ diye kendimize sorarken bakarız ki gelmemizin bir anlamı kalmamıştır.

Sevgili Üniversiteli Kardeşim,

Bir ev arkadaşınızın, bir insanı evinize davet ettiği zaman , o insana “hoş geldin “ dedikten sonra kaçmak doğru değil.O insanın neden sizin eve geldiğini, nerede çalıştığını, bilgi ve kültür seviyesini konuşarak anlamaya çalışın.Olabilir ki, belki tek başına çözemediğiniz sorunlarınızı, o insan yardımı ile çözüme kavuşturabilirsiniz.O insanların size sıcak davrandığını gördüğünüz zaman , sizde aynısı ile cevap verirseniz , belki doğup bir ömür boyunca sürecek bir dostluğun temelini atmış olursunuz .

Sevgili Kardeşim,

Üniversitede okuyan insanların çoğunun olumlu düşünmeyi öğrenememiş olduğunu görmem, beni gerçekten de üzmekte. Olumlu düşüncesini lisede Üniversitede öğrenemeyen, diyalog kurmasını bu çağda bilemeyen, öğrenemeyen genelde hayatta da bu şekilde devam ederken, hayatı mutlulukla dolacakken sıkıntılarla geçmekte.Bazen bakıyoruz da güçlü sağlam dostlukların temeli Üniversite hayatında atılmakta.Gençler dudak bükerek gittikleri kentte önce güzel Üniversite okumakta , sonra iş kurarak , çekine çekine gittikleri o kentte hayatlarını devam ettirmekte, çoluk çocuğa karışmaktalar. Genelde bu Ankara İstanbul için geçerli olsa da günümüzde Anadolu kentlerinde de aynı durum yaşanmakta. Bu da girişimci ruhla, o kentte tanışılan insanlarla güzel dostluklarla , olumlu düşünceyi öğrenmekle olmakta.

Sevgili Kardeşim,

Ev arkadaşlarınızın, sizlere misafir getirdiği insanları çoğunuz sevmeyebilirsiniz. Ama empati ile arkadaşınıza bakarsanız , sizin getireceğiniz insanlara arkadaşınızın sevgi göstermesini istemekteyseniz, sizinde onları sevmeniz gerekmektedir bence . Sana yapılmasını istemediğin davranışı asla başkasına yapmamanız gerekmekte. Ev arkadaşınız belki de hayatınıza renk katacak misafirler getirmektedir. Ön yargıya kapılmadan, o insanlarla tanışmak , yaşa başa bakmadan kaynaşmak sizlerin faydasına duygular bence.

Sevgili Kardeşim,

Bazı Üniversiteliler bir insanla arkadaş olarak, o sizi nereye sürüklerse peşinden gitmekteler. Mesela siz bir insanla tanışır ve faydalanırsınız.Onu sık sık ziyaret etmek istersiniz , o peşinden gittiğiniz arkadaşınız ise sizi, onun yanına gitmekten alıkoyar.Bu acaba sizin için doğru mu yanlış mı? Bunu çok iyi anlamaya bakın.Sizin için önemli olan o an hangisinin sizin faydanıza olacağına karar vererek o yönde caba harcamanızdır. Çünkü fırsatlar her zaman insanın önüne çıkmaz. Arkadaşımı kırmayayım derken, belki de arkadaşınızın yanındaki faydadan daha fazlasını o insan size verebilir. Nezaket icabı kaçarsanız insanın yanından o insan sevilmediğini düşünerek sizden uzaklaşır. Belki de sizden uzaklaşan bir insan değil de sizin için büyük bir fırsattır. Bunu da düşünün.

Sevgili Kardeşim,

Olaylara nereden bakarsak bakalım, çoğu insan ne kadar şans, kader, talih, kısmet laflarına sığınsa da insanlar hayatta başarı ve mutluluğu, imkanları çoğu zaman kendisi yaratmakta . Hatta çekingen insanlar , bu tutumlarını , ya kendi kendilerine, ya kurslarla, ya da bir insanın yardımı ile yendikleri ve diyaloglarını olumluya döndürdükleri zaman hayatlarının ne kadar değiştiğine şahit olmaktalar ve geçmişteki hatalarına hep sitem etmekteler.

Canım Kardeşim,

İnsan genelde içinde beslediği nefsinin esiri olduğu için hatalarını kolay kolay kabullenemez.Ama “ Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu ?”emrini iyi düşünecek olursanız, bilgi , sevgi ve tecrübe ile donanmış her insanın bir kitap olduğunu anlar ve onları okumaya doyamazsınız. Tabii ki kalbinizde okuma sevgisi varsa bilmem anlatabildim mi?

Hepinize sonsuz sevgilerimi sunmaktayım.

TURAN YALÇIN-TOKAT

 
Toplam blog
: 1096
: 1558
Kayıt tarihi
: 28.12.07
 
 

1967 Tokat'ın  Pazar ilçesi doğumluyum. İşitme engelliyim. İstanbul Üniversitesi iktisat Fakültes..