Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ağustos '09

 
Kategori
Mizah
 

Evleniyoruz ! :)))

Evleniyoruz ! :)))
 

Bir yastıkta kocayın :))


Halaya halaya,
Buyurun halaya
Emmi dayi tamam
Teyzeden halaya.

Davulla zurnayla
Serbetler kurnayla
Dügün dügün olmaz
Kenarda durmayla

Mustafa Yildizdogan

Düğün mevsimi yazın başlardı eskiden. Salonlar tutulur, çeyiz meyiz derken düğün günü gelir hazırlıklar tamamlanır. Damadın başlıca görevleri aslında sabah olup ibibikler ötünce, sabah güneşi sidikliye vurunca o andan itibaren başlar. Önce olay kuaförden başlar. Gelin götürülür kuaföre emanet edilir sonra da damat kendi saçını başını yaptırmaya gider kuaföre. Gelinbaşı ayağına kuaförler bir güzel yolarlar damadımızı , arkasından fotoğrafçılar da öper bi güzel. 150-250 ye mâl olacak albüme ödersiniz 600 kâât üstüne de soğuk bir su içersiniz.

Nasıl da fırsat biliyorlar düğünleri bu insanlar ya. Damat dendimi o gün yolunacak tavuk gibi görülür. Herşey parayla açılır, parayla gider, parayla kesilir ve ve ve. . . uzatabiliriz. Gelin kuaförde güzelleşirken o sırada damat arabasını süslettirir, arabası yoksa bir tanıdığının arabasını ödünç alır süslettirir. Orada da bir güzel çiçekçi öper, arkasından düğün evine gidilir ve saçını yaptıran hanımlardan telefon beklenir. " Bizi almaya gel " komutundan sonra zıpkın gibi fırlayan damat hemmen yola koyulur. Giderken karşınıza dünyanın en tehlikeli insan türü çıkar yolda. Bunlara biz " Zarfı alır kaçaryus " diyoruz. Hiçbir tehlikeyi gözardı etmeden arabanın kaputuna atlarlar ve düşmemek için de arabanın sileceklerine kene gibi yapışırlar.

Eğer camınınz açıksa yeterince, ellerinizdeki zarfları siz daha havaya kaldırmadan alıp kaçabilirler de. Bunlar da terbiyesiz ve salak tiplerdir. Çünkü; zarfların sadece bir tanesinde para vardır o da denk gelirse :)) Siz çakalsınız da damat aptal mı ? Zaten yolunmuş o saate kadar. Zafların hepsine para koyulur mu akıllım? Bu zarfçalar tipler düğünlerde araba önü kesmek için özel olarak yetiştirilip kampa alınırlar. Başarılı olanlar, kursu bitirip bir kıyıda köşede ya da salon önlerinde pusuya yatarlar. Kurban olarak gelecek damadı beklerler. Eğer psikopat bir damada denk gelirseniz şappadanak suratınıza osmanlı şamarını yersiniz. Zaten düğün saatine kadar bazı hazırlıklar yolunda gitmemiştir, o zarf parazitlerini görünce de daha da dellenir damat.

Herzaman düğünlerde düğün konvoylarında tek kol hizasında kıçımkıçım ilerlemekten nefret ederim. Zaten salonun yerini bilmiyorsundur , aman konvoydan kopmayayım da kaybolmayayım derken hoop araya yabancı bir havlusuz araç girer ve siz o anda şamşırır kalırsınız. Hele bir de konvoyun bir parçası iken ışıklara takılıp koparsanız o zaman da ..çtınız demektir :)) Ara da bul bakalım düğün salonunu şimdi. Sen gidene kadar salonda yer kalmaz. Bir de konvoydaki araçlara havlu bağlama muhabbeti vardır ya . Ne komik ya. Benim düğünde de olmuştu ama :)) Komedi resmen. Düğün misafirleri havluyu arabasına taktırmak için gözünü dört açarlar.

Siz bağlamaya çalışırken elinizdeki poşetten bir tane daha almak için çakallık yapmaya çalışırlar. " Hasssssiiiğğğee lağğğnnn çeğğğk elini yok sana başka havlu heğğyyt " :)))) Ooof of ölcem gülmekten ya. Ne komik ayrıntılar. Sanki trafikte düğün havlusunun bir önceliği var. Sürücü kurslarında ya da motor-trafik kitaplarında bir literatür kural olarak geçmesi gerekir.

Soru-1 : Bir yol ayrımında iki araç karşı karşıya kaldı. 1. araç yük ve eşya taşıyan ( sürücüsü beyaz çoraplı tek ayağını camdan dışarıya uzatmış ) bir kamyon ve daha önce geçmek istiyor, 2. araçta da düğün havlusu bağlıdır. Aşağıdakilerden hangisi geçiş üstünlüğüne sahip araçtır ?

a ) Yük ve eşya taşıyan kamyon ( her tarafında yazılar yazar, örnek ; Şöförsün dediler seni bana vermediler )

b ) Düğün havlusu bağlı araç ( Ruhsatta " sol aynasında havlu bağlı konvoy aracı " olarak geçer . )

c ) Önce kadınlar ve çocuklar

d ) Polise çorba parası veren araç sahibi


Cevap : b ) Düğün havlusu bağlı araç !

Neden geçiş üstünlüğü Düğün havlusu bağlı araça ait diye sorarsanız, adam salonu bilmiyor ya kaybolursa ? Yol iz bilmez, taa uzaktan gelmiş. Bırak da geçsin adam :)) Bunlar ne hikmetse bazen ne trafik ışığı dinler ne de kural tanır. Yollar minibüsçü, sarı taksi şöförü ve düğün havlusu bağlı araçlara ait nasıl olsa.

Bir de salona enönce gitmek hastalığımız vardır ya. En önce biz gidelim de yer kapalım diye düşünürüz. Boş salona girince de aman nereden daha iyi görürüm pisti, önüme direk gelmesin, hoparlöre yakın olmasın da başım şişmesin düşünceleriyle saldırırız masalara. Hemen ; yanımıza bir tanıdık, akraba gelecekse ya sandalyeyi masaya iki ayağının üstüne dikeriz ya da çantamızı koyarız başkası oturamasın diye. Bir de düğünlerde " aman pasta gelse de yiyip kalksak " diye düşünen kişiler olur. Sanki oraya pasta yemeğe gelmiş.

Düğünlerin en önemli hadisesi ise ; zorla oyuna kaldırma hastalığı. Arkadaş oynuyor şimdi ortada ; " Memeet gelsene oğlum kalk laan oynayalım. " " yok ben oynamayı sevmiyorum beceremem " diyalogları yaşanır. Bazı düğünlerde de beyinsiz magandalar insanların hayatlarıyla oynuyorlar ! Ellerine alıyorlar silahı taak taak taaak ! sıkıp duruyorlar. Sonra da istenmeyen olaylar, ölümler yaşanıyor.

Eveet işte böyledir düğün telaşları ve ayrıntıları. Ben anlatmaya çalıştım, biraz da araya mizah soktum umarım eğlenmişsinizdir okurken. Sonsuz selam ve sevgiler diliyorum. . .

Evlenecek çiftler bu yazdıklarımı iyi okusunlar :)))

 
Toplam blog
: 749
: 1983
Kayıt tarihi
: 11.10.07
 
 

Yazmanın hayatın akışının bir parçası olduğu kanısındayım. 6 Mayıs 1982'de doğdum ve İstanbul Kar..