- Kategori
- Aşk - Evlilik
Evlenmek; Nikâhtan Sonra

?
Ev tutulmuş, ev döşenmiş, davetiyeler sahibini bulmuş, düğün salonu tutulmuş, araba süslenmiş, damat (ben) tıraşını olmuş ama nedense beklemekte…
İnsanlar, bir avuç akrabamı bekliyor. Müstakbel eşim, kardeşlerim, baldızım ve çocukları…
Bunların tek ortak noktası, “bayan” olması…
İşleyiş aynı bizim yargı gibi… Prosedür, prosedür, prosedür…
Bayan kuaförü denilen şey aslında ölüm orucu…
Sabah 08.30’dan 14.00’ e kadar bir insan, aynı koltukta ve hiçbir şey içmeden, yemeden nasıl durur?
Hadi o koltukta oturanları anlayalım, anlamaya çalışalım…
Peki, bu işi icra edenleri nasıl anlayacağız?
İşin teması “saç kesme” üzerine olan bu güzide(!) mesleğin bu kadar abartılmasını nasıl anlayacağız?
Beş saat boyunca yemeden, içmeden saç kesmeyi ve sonucunda sadece iki santim saç kısaltılmasını inanın anlamak istedim. Uğraştım anlamak için…
Şuna yordum: Mide aç olunca, beyin de, göz de, el parmakları da görevini yapamaz. Birinci saat yapacağını yapar, diğer saatler de boş boş makas sallar.(!)
Nihayet, düğün salonuna doğru inişli, engebeli ve ite-kaka bir gidiş başlar. Belediye’nin bitmez bilmek yol çalışmaları eşliğinde ve zarf almak için arabanın önüne atlayan çocuklarla düğün salonuna varılır.
Mevlit, yemek ve takı töreni…
Hayatımda bu kadar utandığımı inanın hatırlamıyorum. Takı töreni denilen kavram, aslında, damadı yerden yere vurmak ya da yerin dibine sokmaktır.
Eline para sıkıştırmalar, yan cep kapalı olduğu halde, oraya bile para koyma girişimleri…
Acemi altın takıcılar…
Paraların yere düşmesi, tekrar yerden alınıp takılması, ellerin tokuşturulması…
Aman Allah’ım bu şaklabanlık bitmeyecek mi?
Bence takı töreni bu modern çağda biraz değişmeli… Mesela, kapının önüne konan bir “takı koyma kabı” na paralar, altınlar, gümüşler, tükürüklü zarflar konabilir.
Neyse sonunda bitti.
İnanın iki gün kendime gelemedim.
Doğru ya, evlilik, evli olmak (kiracı olmak) yeni başlıyor.
Televizyon karşısında uyumak, en saçma TV dizilerini bile izlemek, siyasi herhangi bir tartışma izlememek, Fatma Gül’ün suçu var mı, yok mu sorusuna kafa yormak gibi sosyal aktivitelere daha girmedim maalesef.
Sonuçta bir haftalık evliyim daha…
NOT BİR: Bu yazıyı okuyan bekâr erkeklere tavsiyem şu: Olay aynı askerlik gibi, yani yaşamak lazım o süreci… Anlatmakla, yazmakla olmaz.
NOT İKİ: Bu yazıyı okuyan evli erkeklere tavsiyem: Bi’ zahmet düğün kayıtlarına bakınız. Kamera tercihimdir.
Mahir Temur