Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ekim '09

 
Kategori
Evcil Hayvanlar
 

Evlerimizdeki minyatür aslan; Kedi

Evlerimizdeki minyatür aslan; Kedi
 

Biz, kedisavar değil, kedisever bir aileyiz. Çocukluğumun en güzel karelerinde kediler vardır, bir de kuşlar. Bütün hayvanları, özellikle bütün yavru hayvanları çok sevmeme rağmen, kedileri ve kuşları bir başka severim. Figürler içinde de en sevdiğim ikisidir. Şöyle biblo gibi oturmuş, kuyruğunu da patilerinin üstüne dolamış bir kedi figürü gülümsetir, alır, çocukluğuma taşır beni.

Bahçeli bir evde büyümenin en güzel yanı, bizler ve kedilerimiz için sınırsız özgürlük demekti. Bahçede koşabilir, duvarlara ve ağaçlara tırmanabilir, giysilerimizi özgürce kirletebilirdik. Bahçede kedilerimize rahatça verebilirdik ciğerlerini. Ağabeyimin kedisi Pamuk bir yandan yerken, diğer yandan ciğerin kalan parçasını patilerinin altında tutardı, Boncuk ve Tonton gelip almasın diye. Gün boyu dostça oynarken, ciğeri gördükleri anda Amazon kesilirlerdi hepsi de.

Anneannemin, Şerife hanım yengelerin, Fikriye teyzemin, annemin büyükanasının ( amcasının annesi ), Seher hanım teyzelerin ve daha pek çok ahbabımızın kedileri vardı. Bu kedilerin hepsinin, tıpkı insanlarınki gibi, farklı kişilikleri vardı. İçlerinde en ilginci anneannemin kedisiydi. Ömrümde gördüğüm tek ve biricik sağır ve dilsiz kediydi. Miyavlamaması bir yana, koku da almıyordu. Anneannem yemeğini tasına koyunca kediyi gidip getirir, başını yemek tasının içine doğru bastırırdı. Gene miyavlamadığı için acıktığını da anlamak mümkün değildi. Anneannem alışmıştı yemek saatine, besliyordu.

Dedemin hastalığı ağırlaştığında annem yanına gitmişti. O hiç miyavlamayan kedi sabaha kadar miyavlamış.tekir Annemler, kedinin dedemin öleceğini anladığını söylemişlerdi. Dedem ölünce de kaybolmuş anneannemin kedisi. Yurtdışında bir yaşlılar yurdunda da ölümü yaklaşan bütün hastaları kedilerin tahmin ettiği haberi vardı yakın zamanda, televizyonda. Ölecek yaşlı hastanın kucağında oturuyorlardı kediler. Ben de hep, kedilerin ruhları gördüğünü düşünürüm nedense.

Kediler ve köpeklerle ilgili bir karşılaştırma okumuştum, bir gazetenin hayvan dostlarla ilgili sayfasında. Okuduğum en hoş, en doğru karşılaştırmalardan biriydi. Şöyleydi yazının içeriği;

İki ayrı evde, aynı koşullarda beslenen bir kedi ve bir köpek varmış. Her ikisi de villadaki şöminenin önündeki minderde uyurlar, acıktıklarında yemek kaplarının yanına gidip en güzel mamaları yerlermiş. Yemekten sonra sıcacık minderlerine uzandıklarında düşüncelere dalarlarmış. Bakalım neler düşünürmüş kedi ve köpek dostlarımız.

Köpek:
Her gün sıcacık şöminenin önünde uyuyorum. Uyandığımda en güzel mamaları mama tasımda buluyorum. Bana bu evde çok ama çok iyi davranıyorlar. Herhalde sahiplerim Tanrı…

Her gün sıcacık şöminenin önünde uyuyorum. Uyandığımda en güzel mamaları mama tasımda buluyorum. Bana bu evde çok ama çok iyi davranıyorlar. Herhalde ben Tanrı’yım…

Gerçekten de kedilerin böyle mağrur bir yanları vardır. Onlar, evlerimizin minyatür aslanlarıdır çünkü. Gövdelerindeki çizgileri, bıyıkları, pençeleri, damakları ve gerinmeleriyle ormanlar kralının birebir kopyasıdırlar. İşin ironik yanı, kedi aslanın adıyla anılmaz, aslan ‘kedigillerden ‘ diye anılır.

Yavru kediler ise bambaşka güzelliktedir. Sadece iki önemli işleri vardır; annelerinden süt emmek ve oynamak. Saatlerce seyredebilirsiniz kardeşleriyle ya da anneleriyle oynayan yavruları. Bir de meraklı bakarlar ki, sormayın. Bir bahçe sulanır, gidip suyun altında oynar, ıslanır, daha bir neşeyle oynarlar. Kiminin annesi kaybolur, gider çirkin suratlı bir kediye annesiymiş gibi sokulurlar.

Kimi kedi, yakaladığı kuşu, böceği, fareyi yemez, saklar. Bazen de avının önünde oturup dakikalarca avının gözlerine bakar. Avı da korkudan kıpırdamadan öylece durur. Bunu genellikle tekir kediler yapar. Onlar kedi neslinin avcılarıdır çünkü.

Karşılarına bir köpek çıktığı zaman gardlarını hemen alırlar, sırtlarını kamburlaştırır, kulaklarını diker, yüzlerine korkutucu bir ifade verirler ve tıslarlar.

Zaman zaman ot yerler. Özellikle çimeni seçerler. Halk arasında başları ağrıdığı için ot yedikleri inancı vardır.

Hayvanlar arasında tuvalet ihtiyacını giderme konusunda insanın bile örnek alacağı tek canlıdır kedi. Mutlaka uygun bir yer bulur ve orada giderir ihtiyacını. Bu yerin üstünü örtebileceği bir özellikte olmasına dikkat eder. Asfaltın ortasında bile dışkısını özenle kapatan bir kedi görmüştüm şaşkınlıkla. Kedi böylesine temiz, titizdir. Gün boyunca aklına geldikçe kendisini yalayarak temizler.

Ne kadar yüksekten düşerlerse düşsünler dört ayakları üstünde kalırlar. Buna da halk arasında şöyle bir yakıştırma yapılmıştır; Peygamber namaz kılarken kendisine saldıran yılanı yakalamış bir kedi. Peygamber de kedinin başını okşayıp ‘ Sırtın yere gelmesin ‘ demiş kediye. Bu olaydan sonra kediler hiç sırt üstü düşmemişler. Kedilerin kulakları arasındaki 5 çizgi de Peygamber’in bu olay sırasında kedinin başını okşadığı an kalan parmak izleriymiş.Kedi anlatmakla bitmez ki…Oyuncu, mağrur, sinsi, sevimli, atak, miskin, avcı, dost, cesur, korkak, estetik, fotojenik…ne ararsanız odur kedi.

Fotoğrafta gördüğünüz kedilerin arasında bir arkadaşımla otururken bir akrostiş yazmıştım. Kediciklere armağanım olsun.

KEDİ

Kaybolmuş çocukluğumun mırıltısı
Evin tahta merdiveninde pati tıkırtısı
Dolanır kuyruğu misali anılarıma
İnce bir çocukluk günleri çağrısı

 
Toplam blog
: 261
: 2212
Kayıt tarihi
: 23.07.07
 
 

1954 Antalya doğumlu ve Antalyalı'yım. Ülkemin ve özellikle bu şehrin sevdalısıyım. Sanatın pek çok ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara