- Kategori
- Aşk - Evlilik
Evliliğiniz can mı çekişiyor?... Bırakın ölsün (!)
Ç-Alıntı İnternet
Gün geçmiyor ki evli birinin ayrıldığı haberini duymayalım.. Olmazsa olmazımız oldu artık, evlenip ayrılmak..
Son yıllarda, ''neden sıklaştı bu boşanmalar'' diye, çuvaldızı kendimize batırıp düşündük mü?
Aynada yüzümüze bakıp da cevaplar aradık mı?
Siz eşinizi, ya da eşiniz sizi; bulunduğunuz herhangi bir durumdan dolayı, birbirinizi suçladığınız ve karşı tavır aldığınız oldu mu hiç?
Sakın ola ki ''evet'' demeyin. Eğer cevabınız evetse yandınız. Çünkü evliliğiniz, uçurumun kenarında demektir..
Otuz yıllık evliliğime dayanarak, burada devreye girip, evli çiftlere bir - iki çift laf etmek istiyorum!
Tabii ki de izninizle.
Evliliğinizin uzun yıllar devam etmesini ve mutlu olmanızı istiyorsanız ilk önce birbirinizi suçlamaktan vazgeçin!
Asla ama asla eşinizi bir başkasıyla kıyaslamayın. Bu durum kadın - erkek demez insanı çileden çıkarır. Aklınızdan çıkarmayın.
Evdeki rolleri değişin. Nasıl mı? Kadın adamın yerine koysun kendini, adam da kadının yerine. Nasıl fikir ama? :) Ya da benim yaptığım gibi yapın. Kocanızı oğlunuzmuş gibi düşünün. (Durun durun, hele bi sonuna kadar okuyun ondan sonra saçmaladığımı söyleyin.)
Kendinizi de gelininizin yerine koyun. (Sonuna kadar okuyunuz lütfen.) Bakın o zaman, nasıl pervane oluyorsunuz eşinizin karşısında. Vallahi bir dediğini iki etmiyeceksiniz. Neden derseniz; hiç bir kadın (anne) kıyamaz ki (evladına) oğluna.
Tabii aynı rol erkeğede düşüyor.. O da kendini damadının yerine koyacak, eşini de kızıymış gibi düşünecek. Bu kadar basit. Hiç bir erkek (baba) kızına kıyamaz. Hele bir, damadı kızına; ''aman'' desin. Diyemez ki, içi titrer. İster anne olsun, ister baba, ikiside kızına da oğluna da kıyamaz. (hala saçmaladığımı düşünen var mı?)
Hoşgörü, hoşgörü, diyoruz ya, gerçekten de hoşgörüyü akıldan da yürekten de çıkarmamak lazım. Benim hoşgörüyle ilgili düşüncemi sorarsanız; ''hoşgörüsüz adım atılmaz.''
Gelelim evlilikte cinsel hayata:
Cinsel hayatsız hayat olmıyacağına göre, (!) cinsel hayatsız evlilik zaten olmaz. Kader mahkumları hariç tabii. :(
Birbirinizi sevmişsiniz, saymışsınız ve evlenmişsiniz. Bu demektir ki; tek beden ve tek yürek olmuşsunuz..
Tek beden ve tek yürek olduğunuza göre, tek düze bir cinsel hayatınız olacak değil ya... Evliliğinizin en önemli birlikteliği cinselliğiniz. Onu doya - doya, istediğiniz gibi yaşamıyacaksınız da ya ne yapacaksınız? Elin herifine, elin karısına, kızına mı sarkacaksınız?
Evli bir çift, istediği cinselliği, evinde eşiyle yaşamıyorsa o evde yangın var demektir.
Ve bu yangın öyle bir yangındır ki, içten - içe öyle bir yanar ki; nerede, kiminle, nasıl söneceğini bir Allah, bir de günahtan sorumlu melekler bilir... Bilmem anlatabildim mi? İşte bu yüzden, ne siz eşinizi, ne de eşiniz sizi, günahtan sorumlu meleklere teslim etsin. Allah'ın kadına ve erkeğe nasip ettiği o muhteşem duygu selini, adam gibi, kendi ''helalinizle'' yaşayın derim!...
Sahi, evlenmeden önce hiç düşündünüz mü? Evlendiğiniz zaman her şeyin toz pembe olmıyacağını! Bazen gri, bazen siyah olacağını.
Düşünmediyseniz hata etmişsiniz. Düşünmekte geç kalmış da olabilirsiniz. Olsun. Biz de ''Zararın neresinden dönsen kardır'' sözünü hatırlarız ve şimdi düşünürüz. Hem ne kaybederiz ki? Hiç bir şey. Ama bunun bilincine varırsak evliliğimizi daha ileriye taşıyabiliriz..
Evliliğimiz boyunca hep duygusallığımız ön planda olacak değil ya, azıcıkta mantığımızı kullanacağız.. Kullanacağız ki; yaşadığımız can sıkıcı olaylara gerçekçi yaklaşalım...
Keşke demeyi eminim ki hiçbirimiz sevmiyoruz. Ama keşke, eşler birbirlerinin karakter yapılarını, kültür farklılıklarını hatta evlilikten ve hayattan ne beklediklerini evlenmeden önce konuşabilseler.. En azından tüm bu ayrıntıları, evlenmeyi düşünen çiftlere hatırlatmış olduk..
Yazı bitmeden söyliyeceğim bir iki şey daha var; eşlerin birbirleriyle kesinlikle inatlaşmaması ve tartışmaması! İnanın felekatle sonuçlanabilir... Allah korusun. Sonuç; karşılıklı mutsuzluk. Sonra da evlilik şöyle de böyle de ''bekarlık sultanlıktır'' gibi lafları ağzınızda tekerler durursunuz...
Hiç kusura bakmayın ama artık siz evlenerek, dünyanın en önemli müessesinde işe başlamış oluyorsunuz. Doğal olarak da kendi huzur ve mutluluğunuz için çalışmak zorundasınız! Unutmayın! İşçi de sizsiniz patron da. Çocuklarınız mı? Onlar sendika temsilcisi... :)
******
Ben Sabiha Rana ''Melekler Yüreğinizden Öpsün''