Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ekim '10

 
Kategori
İlişkiler
 

Evlilik Dansı

Evlilik Dansı
 

Dansa başlamak değil, güzel dans edip güzel bitirmek önemli...


Evliliklerdeki sorunların temeli, insanların beş yaş civarlarındaki zamanlarında atılıyormuş...Kanal D' de yayınlanan "doktorum" programında, ünlü psikolog Doğan Cüceloğlu, ilginç ve faydalı billgilerini izleyenlerle paylaştı .Kendine değer verme duygusu, çocuk iki yaşına geldiğinde yerleşmeye başlarmış.Örnek olarak, şöyle bir olay aktardı.Sofra hazırlanmış herkes oturmuş, çocuğun elini yıkayıp sofraya gelmesi bekleniyor.Çocuk bakacak ki herkes onu bekliyor kendine verilen önemi, değeri hissedecek. Aynı zamanda hem "ait olma"hem de"özgür olma"fikrinin, yerleşmesine örnek olarak, çocuğun parkta yürürken annesinin elini tutmak istememesini verdi. "Ama çocuğun elini bıraktığınızda önce kendi kendine yürümesini sizin izlemenizi bekler "diye ekledi."Daha sonra siz, bir ağacın arkasına saklandığınızda sizi arar , bulamayınca ağlar" dedi.Bütün insanlarda bulunan hem" ait olma "hem" özgür olma" isteğinin bu yaşlarda oluşmaya başladığını anlattı bu örnekle de...

Bizim toplumumuzda, erkek ve kız çocuğuna öncelikle , cinsiyetlerini ön plana alan terbiye verilir genelde. Önce başkalarına saygılı olma, en az kendi kadar başkalarının da hakkı olduğu gerçeğini kavratma, sevgi ve saygının, insan olmanın olmazsa olmazı olduğu, gibi insani değerleri kavratmak ya ikinci plandadır ya da hiç ele alınmaz.Erkek çocuğu"sen erkeksin:erkekler ağlamaz, ev işi yapmaz, hakkını korumak için yumruklarını konuşturur.."gibi dahiyane fikirlerle yetiştirilir. Kız çocuğuna da, "sen kızsın, kızlar fazla konuşmaz, haklı olsa da susar, kız dediğin becerikli, çalışkan olur" türünden fikirler bebekle oynadığı minicik yaşlarından itibaren kafasına sokulmaya çalışılır...

Cüceloğlu, A.B.D.'de bulunduğu yıllara ait, o toplumun kültürünü yansıtan, gözlem ve anılarından da örnekler verdi.Bizdekinin aksine oradaki genç kızlar o kadar çok özgüvenle ve de donanımla yetişiyorlarmış ki, kendilerinden daha güçlü erkek bulmak istediklerinde bulamıyorlar bu da evlilikler için büyük bir sorun oluyormuş.En az iki dil bilen, araba kullanan, her türlü sporu yapabilen, lisans, lisans üstü eğitimli kızlar... O zaman yine, orta yol en iyisi demek gerekiyor...Geleneklerimize- akıl ve çağa uygunluk süzgecinden geçirdikten sonra- sahip çıkarak, modern yaşamın gerçeklerine de, aynı zamanda uygun davranarak bize uygun orta yolu bulmak...

Bir anısını anlattı Cüceloğlu...Kaliforniya'daki bir üniversitede master yapan bir kız öğrencisi birgün ağlayarak yanına gelmiş, iki aylık evli olduklarını eşinden ayrılacağını söylemiş.Nedeni, her ikisinin de Türkiye de olan, her ikisi de yüksek tahsilli annelerinin kavgaları imiş. Bir sabah kahvaltı yaparken Türkiye'den telefon gelmiş.Erkeğin annesi kızın annesi ile olan kavgasını , oğluna anlatmış.Eşi de bayana dönmüş"senin o.... annen diye başlamış kavga etmeye.İşte diyor profösör, "Bizim toplumumuz....Okyanus ötesinden eğitimli anneler, eğitimli çocuklarına nasıl etki ediyor." Varın siz ötekileri düşünün...Bununla ilgili olarak hoş bir mizansen hazırladı.Birisi doktor olan sunuculara, "siz şimdi yeni evlisiniz hadi dans edin bakalım" dedi. Onlar dansa başlayınca, oradaki yastıklardan birini, erkeğe "bu senin annen" diyerek aralarına koydu.Sonra, bayana "bu senin annen diyerek ikinci yastığı koydu.Daha sonra da, bu babalarınız, bu abiniz bu halanız diyerek yastıkları çoğalttı.Doğal olarak çiftler artık birbirini tutamaz duruma geldi...Ne güzel anlattı, anlamak isteyene, anlama yeteneği olana...

Bilimsel olarak kanıtlanmış: Erkek beyni ile kadın beyni farklı çalışıyormuş.Kadın ayrıntıcı, erkek bütüncü imiş.Kadında ait olma, erkek de ise birey olma özelliği hakimmiş..Bu gerçeğin farkına vararak, birbirini değiştirmeye kalkmadan, evlilik dansını gerektiği şekilde yapmaya çalışmalı, tespitini paylaştı Doğan Cüceloğlu.

"Kişiler arasında iletişim, göz göze olmalı "diyen Cüceloğlu konuşurken gözün içine bakmanın çok önemli olduğunu vurguladı.Hiç konuşmamak da bazen bir iletişim yolu olabilirmiş, bu da, bir mesaj anlamına gelirmiş çoğunlukla...Kişilerin kılık kıyafetini , davranışlarını eleştirebilirsiniz ama özünü eleştirmeyin diyor profösör.Herkesin bir özü vardır onu değiştirmeye kalkmayın tavsiyesinde bulundu.

Dansı başarıyla aynı zamanda da sevgiyle, saygıyla sürdürüp; müziğin sonuna kadar birlikte olabilenlere ne mutlu...

 
Toplam blog
: 307
: 1382
Kayıt tarihi
: 08.08.07
 
 

Emekli Türkçe öğretmeniyim.Şimdi Marmara Üniversitesi bünyesinde bulunan, Atatürk Eğitim Enstitüsü ..