Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Eylül '06

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Evlilikte eşimize iç dünyamızın kapılarını açıyor muyuz?

Evlilikte eşimize iç dünyamızın kapılarını açıyor muyuz?
 

Evlendiğimizde birbirimize her zaman dürüst olacağımıza söz veririz. Yalansız bir dünya kurduğumuzu düşünürüz. Ama zamanla bilmediğimiz yönleri farkederiz. Eşimizin bizden sakladığı olaylar veya düşünceler olduğunu keşfediriz. Neden peki böyle oluyor? Birbirimize dürüst olduğumuz halde neden bazı duyguları saklarız? neden konuşmaktan kaçarız? Peki bu saklamalar sonucu evliliğimiz çıkmaza girmez mi? Sorunlar yaşamayız mı?

Evlilikte sorunların iletişim eksikliğinden kaynaklandığını hepimiz biliriz. Kimimiz bunun için savaş verir, kimimiz önemsemeyiz. Aslında yaptığımız her hareket evliliğimize ve eşimize verdiğimiz saygıyı ifade eder.

Evlilikte sorunlardan kurtulmak için bütün düşüncelerimiz açığa çıkmalıdır. Hani maske takarız ya o maskeler düşmelidir.

Ahmet ALTAN'ın bir kitabında okuduğum hikayeyi anlatacağım size... Bu hikaye çok eski zamanlara dayanıyormuş.

Eski devirlerin birinde kral çocuğu olmasını çok istiyormuş. Uzun bir zamandan sonra kralın eşi hamile kalmış. Doğum zamanı gelip çatmış. Ama nedense kralın karısı bir türlü doğum yapamıyormuş. Ülkede ki bütün ebeler getirilmiş ama kimse doğumu yaptıramamış. Kral sinirinden bütün ebeleri öldürtmüş. Bütün ülkeye haber salmış, eşimi doğurtacak car mı diye? Tabi herkes doğumu gerçekleştiremeyenlerin başına gelenleri biliyormuş. Bu haberi duyan bir kadın kralın yanına gitmiş. Çünkü üvey bir kızı varmış ve bundan kurtulmak istiyormuş. Kız çok küçükmüş. Doğumu yaptımayacağını bilen üvey anne kralın kızı öldürtmesiyle ondan kurtulacağı planını yaparak krala kızının bu doğumu yaptıracağını söylemiş. Bunu duyan kız ölümden korkmuş ama yapabileceği hiç bir şey yokmuş. Saraya gitmeden önce annesinin mezarı başına giderek dua etmiş. Bu sırada yanına bir dede gelmiş. Üzülmemesini ve kendisini dinlerse doğumu yaptıracağını söylemiş. Ama o sırada korkmamasını ve kralın doğacak olan çocuğunun bir yılan olacağını söyleyerek doğumu nasıl yaptırması gerektiğini anlatmış. Kız dedenin dediklerini yapmış ve çocuk yılan olarak doğmuş. Kral kızı öldürmemiş. yılanıda oğlum diyerek bağrına basmış, büyütmüş. Seneler sonra oğlunu evlendirmek istemiş. Ama oğlunu evlendirdiği her kız ölüyormuş. Çünkü yılan olan oğlu kızları daha ilk gece sokarak öldürüyormuş. Kral ne yapacağını şaşırmış. Oğlunu evlendirmek için kız aradığını tüm ülkeye duyurmuş. Olanlardan herkesin haberi olduğu için kimse gitmemiş. Yine aynı kadın üvey kızından kurtulmak amacı ile kralın yanına gitmiş. Kızının oğlu ile evleneceğini zaten onu doğurtan kişininde kızı olduğunu söylemiş. Kral kabul etmiş. kız yine çaresizlik içinde annesinin mezarına gitmiş. Dua edip ağlamış. Sonunun ölüm olduğunu biliyormuş. Aynı dede yine gelerek ağlamamasını söylemiş. Kıza evlendiği gece üzerine 40 kat kıyafet giymesini söylemiş. Yılanla aynı odada kalınca yılanın ona üzerindekileri çıkarmasını söyleyeceğini demiş. Yalnız. soyun dediği zaman sadece bir kat kıyafetini çıkarmasını karşılığında onunda soyunmasını iste demiş. o en son kat derisini çıkarmadan sakın üzerinde kalan kıyageti çıkarma demiş. En sonunda derilerinden sıyrılınca ortaya gerçek bir prens çıkacağını söylemiş. Kız yılanla evlenmiş. Dedenin dediği gibi 40 kat giyinmiş ve yılan ona soyun dedikçe bir katı çıkararak yılana sırada sende deyip tüm derilerini çıkartmış ve yılan sonunda yakışıklı bir prens olmuş. Bir ömür birlikte çok mutlu yaşamışlar.

Bence çok güzel ve düşündürücü bir hikaye. Bizler eşimize karşı tüm giysilerimizden sıyrılabiliyormuyuz. Çıplak ve yalın kalabiliyormuyuz? Bunu başarabilirsek eğer tüm iç dünyamızı ve düşüncelerimizi ortaya koyarsak mutlu ve sorunsuz bir evlilik yaşarız.

Siz kaç kat çıkardınız eşinize karşı? Bir düşünün...

 
Toplam blog
: 60
: 2933
Kayıt tarihi
: 30.06.06
 
 

Memur olduğum için Türkiyenin çeşitli illerini gezmekteyim. Yaşamı seven, hayatını daima daha iyi ya..