Evren Paşa bunları yapmış olamaz!..

Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, 12 Eylül darbecileri Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın malvarlıklarının incelenmesi için talimat verdiği Mali Suçları Araştırma Kurulu’nun (MASAK), 2 klasör ve 55 sayfadan oluşan raporu avukatların incelemesine açıldı.

Kenan Evren ile Tahsin Şahinkaya’nın onlarca farklı hesaplarında “MİLYON TL”leri bulan nakit, hisse senedi ve gayrimenkullerinin bulunduğu anlaşıldı. Evren; Muğla, Marmaris, Datça ve Bodrum’daki gayrimenkulleri tercih ederken, Şahinkaya’nın ise kendi memleketi ve İstanbul’u tercih ettiği belirlendi.

MASAK, halen faal olan ve 400, 600, 800 Bin TL gibi havalelerin yapıldığı hesap hareketlerinin bazılarının yanına, hesap hareketinin olağan dışı olduğuna yönelik not düşerken, bu hareketlerin neden şüpheli bulunduğuna yönelik raporda bilgi yer almaması dikkati çekti. Bu şekilde not düşülen bazı hesapların, herhangi bir akrabalık bağı bulunmamasına rağmen, sürekli para gönderildiği saptanan, bir bölümü işadamı olduğu tahmin edilen 5 ayrı kişiye ait olduğu bildirildi…

Kenan Evren, 9 Kasım 1982’de Cumhurbaşkanı seçilmezden kısa süre önce, yurt sathında sürdürdüğü mitinglerin sonuncusunu, bizim Muğla’da yapmıştı.

Valiliğin önündeki meydanda konuşan Evren Paşa o kadar düzeyli, bilgi ve birikimi olduğunu cümle âleme gösteren tarihî, ilmî, tıbbî, sanatçı ruhuna uygun edebî konuşmasıyla, hepimizin gönlünde taht kurarak İlimizden ayrılmıştı. İşte bakın, tarihi konuşmasının bazı satırbaşları şöyleydi:

-- ‘Ev yaparsan tuğladan, kız alırsan Muğla’dan’ diye boşuna dememişler… (Uzun alkışlar…)

-- Bilin bakalım, ben niye en son konuşmamı Muğla’ya ayırdım? Bilemediniz değil mi? Bilemezsiniz tabii… Tatlı ne zaman yenir? Yemekten sonra değil mi? Ben Muğla’yı ve Muğlalıları çok severim, (herhalde kızlarımızı kastediyordu?) onun içün yemek sonrası tatlı yemek düşüncesiyle, Muğla’yı en sona bıraktım NETEKİM… (Çok çok uzun alkışlar…)

-- Biz sizi bu kavgacı ve beceriksiz siyasilerin elinden, terör belâsının elinden çok daha önce kurtarabilirdik! AMA, OLAYLARIN OLGUNLAŞMASINI BEKLEDİK… (Ortalık alkıştan yıkılıyordu…)

Gördünüz değil mi bu çok etik, izanlı, özenli ve derin içerikli (!) konuşmasını?

Bu mitingi Valilik Konağı duvarı üzerinden izleyen bendeniz, oradaki aziz ve coşkulu halkımızdan birkaçının, konuşma sırasında kendi aralarında yaşadıkları küçük enstantaneleri yazmadan geçemeyeceğim:

Sayın Evren; “…kız alırsan Muğla’dan…” deyince, ön tarafımdaki yaşlı biri hemen; “Hösttt, bu sözün yeri mi şimdi!..” diye homurdanmış, onu tanıdığı belli olan bir genç de; “Bari burada sus be Aziz dayı; şimdi Demirel değil, Evren Paşa zamanı!..” dedi.

Evren Paşa; “…Muğla’yı tatlı yemek niyetine en sona bıraktım…” dediğinde; yan tarafımda babasıyla mitingi izleyen küçük bir çocuk, babasının bacaklarına sarılarak; “Baba, şimdi bu dede bizi mi yiyecek!?” diyerek ağlamaya başlamıştı…

Biliyorsunuz, çok sonraları siyasî yasaklı Süleyman Demirel de; “Olayların olgunlaşmasını beklemek ne demek gardeşim? Yani siz, isteseniz terörü önlerdiniz ama, biraz daha tırmanmasını bekleyip, darbe yapalım diye düşündünüz deeğel mi!? Halk bunnarı yutmaz gardeşim…” diyerek, bu söze çok tepki göstermişti…

Neyse; dün bunları alkışlayanlar, şimdilerde hesap sorma peşine düştüler! Ama ben Evren Paşa’ya hâlâ inanırım. Bir kere adam sanatçı ruhlu! Arada bir “NÜ” resimler yapsa da, hakiki sanatçılar bu resimleri bir şeye benzetemese de, iş adamlarına fahiş fiyatlarla mecburen satsa da; Allah içün, her mitingine elinde kutsal kitabımız Kur’an ile çıktı. Ramazan günlerinde, herkese ‘oruçlu’ olduğunu da inandırdı. Sonunda Umre’ye bile gitti netekim!..

Tahsin Şahinkaya Paşa’yı pek tanımıyorum, huyunu - suyunu bilmiyorum, e  bilmeden de birinin zemmini yapamam!? Ama Evren Paşa gibi bir insan hiç haram, rüşvet, haraç yer mi? Birilerinin parasıyla şirketler kurup, Muğla sahillerinde villalar alır mı?

Sizleri bilemem ya; bence almaz, almamıştır… Hani şu darbe sırasında kaybolan gençleri bir bulabilsek var ya, zati başka hiç bir sorun da kalmayacak!..

Bendeniz, “Emel Sayın’la münasebetleri var” iddialarına (Yoksa münasebetsizlikleri iddiası mı deseydim?), asla ve kat’a inanmamıştım!.. Bu da böyle biline, haksızlık yapılmasın darbeci Evren’e…

Sakin KOŞAR…