Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

19 Eylül '12

 
Kategori
Siyaset
 

Bu toprakları devraldıklarımız: Osmanlı ve Atatürk

Bu toprakları devraldıklarımız: Osmanlı ve Atatürk
 

Daralan dünya ekonomisi...

Gittikçe daha kanlı bir hal alan enerji savaşları...

Doğu ile batı arasında kaynayan bir coğrafyanın ana karakterlerinden biri...

Türkiye...

Sınırlarının ötesi böyle sıcak ve hareketli iken hem içeride hem dışarıda kafa yorulması ve ciddi bir strateji geliştirilmesi gereken bu kadar sorun ve soru varken, Türkiye'nin vatandaşları birbirlerinin canını yakmaktan; siyah ve beyaz kadar birbirinden uzak olmaktan; her geçen gün birbirlerine daha fazla kinlenip yabancılaşmaktan geri durmuyor ne yazık ki.

Olayı siyasal parti boyutundan çıkararak genellemek gerekirse, bir tarafta sıkı sıkıya Osmanlıcılığa bağlı kalmış ve dini değerlerin hayatlarında önemli bir yeri olan insanlar; diğer tarafta ise Mustafa Kemal Atatürk ve devrimlere dört elle sarılmış ve geçmişe bir perde çekerek yüzünü geleceğe dönmüş olanlar.

Cumhuriyet kurulduğu günden bugüne bu iki kesimde hep varoldu ve varolmaya devam edecek. Kimi zaman biri kimi zaman öbürü daha çok söz sahibi olacak ülke yönetiminde, tıpkı geçmişte ve bugün olduğu gibi. Kabul etsek te etmesekte hem Osmanlı hem de cumhuriyet bu ülkenin hem geçmişi hem bugünü hem de geleceği. Birini yok saymak ya da bu coğrafyanın "kötü" adamı ilan etmek bu ülkeye hiçbir zaman fayda sağlamadı. Sadece bu ülkede yaşayan bizleri birbirimize karşı kinlendirdi ve birbirimizi anlamaktan uzaklaştırdı.

Bugünlere gelmemizde Osman Bey'den, Fatih Sultan Mehmet'e; Kanuni Sultan Süleyman'dan Mustafa Kemal'e hepsinin bir payı var. Bizler nasıl bu toprakların bugünüysek, çocuklarımız nasıl bu toprakların geleceği ise, onlarda bu toprakların geçmişi. Birini bağrına basarken diğerini yok saymak, birini göklere çıkarırken öbürüne hakaretler yağdırmak hem basiretsizlik hem de nankörlüktür. Hem padişahlar hem Mustafa Kemal bizim değerlerimizdir. Bizler ancak bu değerlerimize ve geçmişimize sırtımızı dönmek ve onları yok saymak yerine tüm bunları bir bütün olarak kucaklamayı öğrenirsek kendimize daha iyi bir gelecek inşa edebiliriz.

Elimizdeki kalemi ve dilimizdeki kelamı Atatürk'e yahut Osmanlı'ya hakaret için kullanmak en çok bu toprakların çocuklarına zarar verdi ve vermeye devam ediyor. Kendi tarihimize ve bizi biz yapan değerlere sahip çıkmamak daha çok yozlaşmamıza ve kendi kimliğimizi kaybetmemize sebep olmaktan başka bir işe yaramıyor.

Elbette hem Osmanlı döneminde hem de Cumhuriyet döneminde çok büyük hatalar oldu, tıpkı bugün olduğu gibi ve tıpkı gelecekte olacağı gibi.Bugün Mustafa Kemal Atatürk'e hakaret etmek, "ben ona birşey borçlu değilim" demek ya da çıkıp Osmanlı'ya ve padişahlara karşı nefret kusmak çok ama çok kolay. Çünkü hakaret etmek ve aşağılamak ne bilgi, ne zeka ne de yetenek gerektiriyor. Zor olan ama aynı zamanda gelişebilmemiz için zorunlu olan bize kalan mirası nasıl daha iyi hale getireceğimiz üzerine enerjimizi ve bilgimizi harcamak.

Size bir ev miras kalmış...

Kendine has bir geçmişi olan bir ev...

İçinde kimi zaman doğru kimi zaman yanlış şeylerin yaşandığı bir ev...

Bazı yerleri hatalı inşa edilmiş, bazı yerleri hasar görmüş bir ev...

Bu evde yaşamak için ve bu evi daha yaşanılabilir yapmak için yapılması gereken evi size bırakanları aşağılamak, onlara hakaret etmek ya da onları yok saymak mıdır?

Umut Dağ 

 
Toplam blog
: 12
: 461
Kayıt tarihi
: 05.04.12
 
 

İstanbul dogumlu; Almanya'da yasıyor. ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara