Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

03 Ekim '12

 
Kategori
Deneme
 

Erkeklerin ağlama özgürlüğü

Erkeklerin ağlama özgürlüğü
 

"Ağlama oğlum, güçlü ol" dedi annem ve devam etti "Artık çocuk değilsin, büyüdün, erkek oldun."

Annem haklıydı artık çocuk değildim, bende hayatın acımasızca çocukluğunu elinden aldıklarından biriydim. Zaten hangi fani direnebilmişti ki buna? Kim ellerinden çocukluğun kayıp gitmesini durdurabilmişti ki? Ruhlar çocuk kalsa bile bedenler ruhlara ihanet etmiş ve zamana yenilmişlerdi.

Çocukluğumla birlikte ağlama özgürlüğüm de elimden alınmış gibiydi. Gözlerim ne zaman dolsa başım hep öne eğilmeye başlamıştı. Göz yaşlarım ne zaman gözlerimden kaçıp gitmeye çalışsa tüm gücümle karşı koymayı ve bunu saklamayı öğrenmiştim zamanla. Bunu öğrenmek hem zor hem de zorunlu gibiydi. Bu coğrafyada "Erkek olmak" bunu gerektiriyordu belki de. Kimse dillendirmese bile tanıdığım tüm erkekler ulu orta göz yaşlarının akıp gitmesine izin vermemek için ellerinden geleni yapıyorlar; canları en çok yandığı zamanlarda bile en çok bir iki damlanın dışarı çıkmasına müsadele ediyorlar ve ağlayamamanın omuzlarına yüklediği ağırlık ile yola devam etmeye çalışıyorlardı. Babalarımızın dedelerimizden, bizimse babalarımızdan izleyerek görerek öğrendiğimiz göz yaşını dışarı değil içeri akıtma dürtüsü en insani ve en masum özgürlüğümüz olan "Ağlama özgürlüğümüzden" gönüllü olarak vazgeçmemize sebep oluyordu.

Kimi zaman annelerimiz, kimi zaman eşlerimizin, kimi zaman toplumun, kimi zaman ise devletin bize hatırlattığı "erkek olma" durumu bir çok doğu toplumunda olduğu gibi daha güçlü olmayı ve garip bir şekilde daha az ağlamayı gerektiriyordu. Göz yaşının duygusallığın, duygusallığın zayıflığın işareti olması yanılgılarından olsa gerek, erkeklerin güçlü görünmek için en çabuk vazgeçtikleri ya da vazgeçmeye zorlandıkları şey ağlama özgürlükleri oluyordu. Erkek babaydı ya da baba olacaktı; bir çınar gibi güçlü ve kendinden emin olmalıydı ki gölgesinde tüm ailesi huzurla ve güvenle yaşabilsin. Erkek asker olmalıydı çünkü devletlere askerler lazımdı. Yeri geldiğinde kan dökebilmeleri ve can alabilmeleri için ağlamanın getirdiği merhametten ve duygusallıktan mümkün olduğunca uzak tutulmalıydılar.

Yeni bir nesil yetiştirsek hep beraber ve anneler çocuklarına "Oğlum sen erkeksin ve kormadan, çekinmeden doya doya ağlayabilirsin" deseler. Yeni nesil babalar güçlü olsalar ama diledikleri kadar ağlayabilseler. Yüzyıllar önce atalarımızın gönüllü olarak vazgeçtiği  ağlama özgürlüğünü bizim çocuklarımız yeniden kazanabilseler.


Umut Dağ 

 
Toplam blog
: 12
: 461
Kayıt tarihi
: 05.04.12
 
 

İstanbul dogumlu; Almanya'da yasıyor. ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara