Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Temmuz '12

 
Kategori
Siyaset
 

Türkiye demokrasisi ve Türkiye'nin ötekileri

Türkiye demokrasi  kavramını ne içeride ne de dışarıda henüz özümseyememiş ve bu sebeple demokrasi ile ilgili imtihanlarını tam anlamıyla başarıyla geçememiş bir ülke ne yazık ki. Demokrasi ile ilgili problemlerin en büyük ve en gözle görünür olanları Türkiye'de herhangibir anlamda çoğunluktan farklı olanların haklarının sürekli yok sayılması durumları. Türkiye'de başta kürtler ve aleviler olmak üzere gayri müslim azınlıklar, eşcinseller ve herhangibir yönüyle toplum genelinden farklılık gösterenler devlet ve çoğu zaman halkın bizzat kendisi tarafından görmezden gelindiği için durum hak ihlalinden ziyade bir yok sayma durumu. Çünkü toplum ve devlet onları sürekli olarak görmezden gelmekte ve onların her türlü talebine 'siz zaten yoksunuz' ana fikirli yanıtlar vermektedir.  Bu ayrımcılık ve yok sayma hem devletin hem de toplumun her seviyesinde varolmakta, fakat sadece kimi zaman şekil değiştirmektedir.

Yukarıda bahsettiğim bakış açısının son sonuçlarından biri de geçtiğimiz haftalarda TBMM'de cem evi açılması talebine gelen red kararı ve gerekçesi. Bilindiği gibi TBMM'de onlarca alevi millet vekili olmasına rağmen bir cem evi yok. Yani şu anki haliyle mecliste ibadet etme hakkı sadece Sünni vekillere verilmiş bir ayrıcalık durumunda. Mecliste cem evi talebinin reddedilişi kadar bunun gerekçesi de büyük bir demokrasi ayıbı. Kararın gerekçesi "Aleviliğin  İslam’ın, tarihi sürecinde ortaya çıkmış bir zenginliği olduğu ve İslam dininin ibadet yerinin cami olduğu".  Yani devlet ısrarla "Müslümansan gel camide ibadet et, yok gelmem diyorsan sen bilirsin" şeklindeki tutumunu TBMM'de bile yinelemekten kaçınmamıştır. Cem evleri resmi olarak bir kez daha yok hükmünde sayılmıştır.

Kürt sorununun demokratik anlamda Türkiye'nin en büyük problemlerinden biri olduğunu söylemek yanlış olmaz. Türkiye'de ki kürt vatandaşlar bugün en temel haklardan olan anadilde eğitim hakkından bile mahrum bırakılmaktadırlar. KCK davasında 17 Temmuz 2012 tarihine kadar yapılan mahlemelerde ifadelerini kürtçe veren sanıklar için tutanaklarda "bilinmeyen bir dilde konuştu" ifadesi yer almaktaydı. Yani resmi makamların gözünde milyonlarca vatandaşın anadili henüz yok hükmündeydi. Bugün ise kürtçe ifade veren sanıklar için " Kürtçe dili konuştu, anlaşılamadı" ifadesi tutanaklara geçmektedir.

Tükiye'de ötekileştirme ve yok sayılma sadece mezhep/din ve ırk alanlarıyla sınırlı değil. Cinsel eğilimleri farklı olan bireyler de Türkiye Cumhuriyeti'nde görmezden gelinen bir diğer kitle. Transeksüel tiyatrocu ve ayrıca Taraf gazetesi yazarı Esmeray kendisi ile yapılan bir röportajda sadece transeksüel olduğu için İş ve İşçi Bulma Kurumu'nun kapısından bile içeri alınmadığını; hem özel sektörde hem de devlet kurumlarına bırakın iş başvurusu yapmayı ya da mülakata çağrılmayı, kurumunun içine bile giremediklerini ve her alanda nasıl şiddete ve ayrımcılığa maruz kaldıklarını çarpıcı örneklerle anlatıyor. Yani neredeyse her alanda devlet ve toplum cinsel yönelimi farklı olan vatandaşlarını diğer vatandaşlar ile aynı hakları taşımaya layık görmüyor.

Yaptıkları haberlerde, yazdıkları yazılarda, katıldıkları televizyon programlarında sürekli "Türkiye artık daha demokratik" diyen günümüz medyasına şunu hatırlatmak isterim: Ne kadar geliştiğimizin ve demokratikleştiğimizin göstergesi sadece şuan Türkiye'de çoğunluğu oluşturan kitlelerin ne kadar özgür yaşadığı ve hangi haklara sahip olduğu değildir. Çoğunluktan herhangibir anlamda farklı olan insanların istisnasız her konuda diğer insanlarla aynı fırsat ve haklara sahip olup, hiç bir anlamda ayrımcılığa maruz kalmadığı zaman gerçek demokrasinin varlığından sözedilebilir.

Umut DAĞ

 
Toplam blog
: 12
: 461
Kayıt tarihi
: 05.04.12
 
 

İstanbul dogumlu; Almanya'da yasıyor. ..