- Kategori
- İlişkiler
Evvel zaman içinde
Bir varmış, birçok şey yokmuş. Masallar varmış, bir de gerçekler. Aslında masallar yokmuş. Aslında herkesin sadece masal olarak kalması gereken bir masalı olmalıymış. İnancın önemi yokmuş. Gerçeğe dönüştürmeye çalışmak bir masalmış. İyi bir sonla biten kötü masallara inanmak hayal kırıklığı yaratırmış. Bu masalların kahramanları gerçek kişiler olmamalıymış bir de. Uzak diyarlardan gelen prens ya da prenses, sonsuz aşklar, mutlu yuvalar yokmuş. Biri onları bizim elimizden almış bir gün. Masallardaki kötü büyücüler ve cadılar tüm masumiyetini yok etmiş masalların.
Masal dünyasındaki aşk bağlarını düğümleyip dipsiz kuyulara atmışlar. Sadakati ve güveni almışlar, içine girilmeye cesaret bile edilemeyen mağraların içine saklamışlar. Hayalleri almışlar, yerlerine kabuslar koymuşlar. Aşkı almışlar, özgürlük yapmışlar. Aşık olmak isteyenler özgür olmuş, özgür olmak isteyenler hiç aşık olmamışlar bir daha. Ama özgürler yüzlerinde hep aşık olunası bir ifadeyle dolaşmışlar.
Yuvaları almışlar, soğuk binalar yapmışlar. Mutluluğu almışlar, umutsuzluk yapmışlar. Huzuru lanetli bir gecede karanlık bir yere kapatmışlar. Böyle masal dünyalarından gerçek bir dünya yaratmışlar. Zenginlik, eğlence, özgürlük. Geriye kalan tüm iyi şeyler ve kötü şeyler de. Her şey varmış bu dünyada ama AŞK yokmuş.