Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mart '13

 
Kategori
İzmir
 

Ey Bahar ! Al Gönlümü, "Ver Çiçeğinden Biraz..."

Ey Bahar !  Al Gönlümü, "Ver Çiçeğinden Biraz..."
 

 

 

Baharın ayak sesleri gerilerde kaldı. Cemile  Hanımlar suya, havaya toprağa karıştı karışalı, onlardan bir hayır görmedik. Kışın daralan gönlümüzün halini kimsecikler, arayıp da  sormadı.

Olsa olsa, Heredot’un memleketi Foça, bizi paklar dedik. Düştük yollara. Yeşiller arasında bembeyaz gelinliklerini   giymiş, rüzgarla bir o yana, bir bu yana savrulan dalları ve uçlarındaki baharı  seyreyledik yollarda.

Ege’de bahar var bahar. Bu mevsim, baharın nefesi, buğulanacak, çisil çisil.  Hepimizi. Işığını, sevincini, üretimini verimliliğini  tada tada, tattıra tattıra geliyor bahar.  Bahar, bir semboldür Akdeniz’lerde. Foça’da bahar var bahar. Kendiniz kendinizden vazgeçer amma, siz, baharınızdan vazgeçemezsiniz. O şarkıdaki gibi. Sıkı sıkıya tutalım, “saçlarından baharı.”

Ege’de, bahar senfonisi başlamak üzere. Yetişmeliyiz. Heredot’un Foçası “Foksuz” yaşar ama, Foça, o gün, baharı delicesine yaşıyordu. Bu yüzden davetliydik Foça’ya; bahar, herkesten, her şeyden  çabuk  en önde gelivermişti. Ne de olsa Ege’ydi.

Heredot’un memleketinde varsın foklar kaybolsun. Bırak Foça, fok’suz yaşasın. Ama o bembeyaz ağaçların baharında gizli polenler, rüzgarla el ele vermiş, yamanıyorlar her yere. Yaşama sevincini, güzellikleri dağıtıyor, gönülleri uçuruyor savrulan bir yaprak gibi. Bir oraya bir buraya.

Foça’da bahar var bahar. Foça’da beyazların cümbüşü var. Foça’da, el değmemiş aşklar var. “Misler” gibi. “Tadından yenmez!” Aşk meyveleri bademler şimdi tablalarda. Erikler çiçek açtı, bademlere inat. Meyveleri ise, eli kulağında. Neymiş efendim kocakarı soğukları, bilmem ne rüzgarları varmış daha. Geçiniz efendim geçiniz. Valla kocakarı buralara bir düşse,  canı  evlilik ister. Yenibaştan evlenir. Bu bahar bir  başka, Bu güzelliklere, hiçbir can dayanmaz!

Ege’de bahar, bir aşk senfonisidir. Nereye dokunsanız aşk, sızım sızım sızlar kalplerde.

Ah neremi neremi / Ciğerinden gelir sesi / Ah ciğerimin köşesi /Ah iki gözümün hiç birisi / Yesin onu ninesi / Oh, suyundan da koy / Yandan Halimem yandan / Sen ne anladın bundan / Halime’nin sesi, gelmemiş miydi samanlıktan. / Desene o, milattan önceydi / Nereden bileceksin ki / Şişşttt, önüne bak ollum! / Ben ne diyorum / Laf anlatamıyorum /Ah, ah ki ah! / Hasbinaaaahhh! / Vela kuvveti  / Hadi, hadi, hadi…”

Şu Foça bir alem. Biz baharı, saçlarından yakalamağa geldik Foça’ya. Aaaa, bir de baktık ki, bizim baharcılar hepsi toplanmış sahildeki mekanlarında. Daha biz gözükür gözükmez ellerde rakılar, bir dizi dost insan, hınzırca gülümseyerek ayağa da kalkmışlar, kadehler havada, bizi selamlıyorlar “ Hoş geldin” diye. Biz dağda tepede, kırda bayırda baharı ararken, “pul pul olmuş bahara, burada rastladık.

Milattan önce Foçalı’lar, Persler geliyor diye, şehrin yeraltı dehlizlerinden geçerek 500 kürekli gemilerine binip İspanya’lara kadar kaçmışlar.  O devirde rakı icat edilmiş olsaydı, Perslerle birlikte rakılama yaparak, gazaplarını  hafifletirler, istiladan kurtulurlardı. Memleketten de kaçmazlardı.

Şimdiki Foçalıların yaptıkları da buydu zaten. Bir eğlence gecesinin içine düştük o gece. Baharı kutluyorlarmış yerlisiyle yabancısıyle. Oh ne ala, ne ala. “Hamsi de koydum tavaya. Başladı oynamağa.”

Foça çok badireler atlatmış. Siren kayalıklarının rüzgarlı sesi, bayıltırmış denizcileri. Huri kızları varmış, geçen yazımda da bahsettimdi. Ama şimdi ne Huri kaldı, ne de Nuri. Fok’ları yine sorduk n’apıyorlar, gözüküyorlar mı diye. Cevap aynı: “ Fok’u, ahan da bu kadehe koyduk, oldu bir içimlik raki.” Haydi  “Nazdravya” dediler. Ve hep birlikte salon “Nazdravya diye”  inledi.

Gözümüz Ferah  Arda  Vural çiftini aradı. Yoktular. Trabzonlu Selim Kaptan ve kız arkadaşı Dilek Sesigür, gitarist Oral, Foça’daki Romeo ve Jüliyeti İfakat Korhan Müstecepoğlu, İzmir’den Cevher Sesigür en neşeli gurup seçildiler. Dilek Hanım, dostları arasında mikrofon alır. Sandal’ın da  sahibi de olan Dilek Hanımı, “Yıldız Tilbe” diye çağırıyorlar her seferinde. Müthiş benzerliği var. Gözlerimiz, mahsun gözlü Gülay Sesigür'ü aradı.

Berk Çelebi ve eşini de tanıdık. Bartın’lı değiller miymiş. Sevgi yumağı olduk bir anda. Sarmaş dolaş olduk, mutlandık. Sürprizdi. O gece Fidel Castro’nun memleketi Küba’ya gidecek  Foça’lı bir iş adamı vardı. İçimizden biri, Küba şarkıları söyledi, şimdiden onu Küba’ya giderayak ısındırdı. A. Haydar Çelebi’nin belki de en mesut gecesiydi. Büyük sürpriz oldu. Latin şarkılar da ağırlık kazandı tabi. . Foça aşığı Kemal, sanatsal sunuşlarla geceye derinlik kattı ve  bu ikili çok alkışlandılar. Bahar sarhoşluğuna, rakının da güzelliği eklenince, o gece “Sandal’da, “baharın canı çıktı” onca yükü taşıyabilmek için. Eeee, zaten gaye de buydu.

Eski Foça’nın balıkçılar köşesinde bir Palmiye  ağacı var. İçinde de barınan binlerce kuş var.Taaa, Heredot’tan beri  “Foçalı” olup çıkmışlar. Nesilden nesile  Foça’ya hükmediyorlar. Onlarınki, ayrı senfoni. Baharla birlikte onlar da coşmuş. Bütün gün cıvıl cıvıl ruhları okşadılar. Geceye doğru da sustular. Oradakilere sorduk bir daha ne zaman öterler? “ Dediler ki “ Meydanın  lambası yanınca.” Hiç böyle nota ile öten kuş sesi duydunuz mu? Ve lamba yandı, kuşlar hep birlikte kaldığı yerden yeniden başladılar.

Neme lazım. Baharı  saçlarından iyi yakaladık. " Yok efendim bahar nazlıdır, kolay gelmez. Daha ileride kocakarı soğukları var. , bilmem ne rüzgarları var". Aldırmayın onlara. Derler işte öyle. Yahu kocakarılar düşse bu baharın içine, yeniden evlenesi tutar be ! 

Dayanamadık Korhan Beyin dostları  Berrin Serkan Kartal çiftiyle resim çektik. Senfoniye yakışıyorlardı doğrusu. İlahi bir sesti bu Palmiyelerden  yayılan kuşların senfonisi

 

 

  

 

 

 

 

 

 

 

  

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

  

  

 

  

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

  

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..