- Kategori
- Anılar
Eyüp'te bir konak
Eyüp feshanesine yakın deniz kenarında eski osmanlı padişahlarından kalma bir konak. Görme engelli kütüphanesi, geniş bakımlı bir bahçenin içinde sarı ve beyazın güzel bir kombinasyonu ile boyanmış şirin huzur dolu görüntüsüyle beni alıp eski dönemlere götüren bir yerdir .
Gün dogumuyla gecenin yorgunluğu dinmiş, dinlenmiş yeni bir güne merhaba deyerek çıktım yola .
Eyüp sahilindeyim.
Martıların çığlıkları ,denizin mavisi ,beyazı ,yeşili kıyıya vuran dalgaların sesi ve üç beş insanıyla güzel bir manzara eşliğinde taktım koluna yine yanlızlığımı .
Caddeyi geçip mis çiçek kokularının arasında yeşilin içindeki rengarenk çiçeklerin o güzel görüntüsüyle konağın koca kapı tokmağını vurdum..tak..tak.tak..
Bir anda bu ses bana eski çocuklugunu hatırlattı . İçime huzur ve ardından yüzümde o çocuksu afacan gülümsememle karıştı.
İstanbul ‘ da böyle bir mekan kalmışmıdır bilmesemde bu konak benim ruhumla özdeşleşmiş, burası benim olacak kadar uzak olsada , gönlümde benim konagım dedigim sevdigim bir mekan.
Kapının açılmasıyla ve güvenliğin‘’ hoş geldiniz ‘’ demesi yüzümdeki afacan çocuksu ifademi anında degiştirip olgun bir bayan tebessümüne bıraktı..
İçerde loş ışık , uzun bir koridor , yürüdükce tabanındaki tahtanın sesi . Bu seside seviyorum.
Tarih kokan bu mekanı neden bilmesemde çok ama çok seviyorum.Odaları, pencerelerinin mimari yapısı tarihi özelligininden hiç bir şey kaybetmemiş olması mı aslında beni kendine bağlayan(!) . Bu konakta kimbilir kaç kişi benim şu an yürüdügüm bastıgım yerde dolaşmıştır. kimbilir kaç kişi avlusunda yemek toplantıları yapmış ve kaç bayan avluda kıkırdayıp gülüşmüştür. Avlunun o yüksek duvarlarından dışarı saçılan kaç kahkaha vardı . O dönemlerde edep bir başka güzeldi. Gülüşlerde bile bir edep vardı. şimdiyese öylemi ya ar , namus kalmamış olarak görüyorum. Evliliklerde bile sevgi saygı kalmamış hatta hatta evliyken zinalar bile serbest bırakılan bir ülke olmuş çıkmışız kadın ve erkek isteyerek beraber olduk demesi yeterli olmuş Sevgili ülkemde ne çok şey kökten degişmiş, bense hala bu konak kadar eski düşüncelerimin savunucusuyum.Dedimya eskidendi edep ve sanırım biz son kalan 3-5 geri kalmış insan düşüncelerimize ters gelen bir çok olayda susup öylece bakacagız yada çok ses çıkarıp bizi gerikafalı ilan edecekler çağa ayak uydurmak adı altında
Biz hep gerikafalı olalım be arkadaşım eski edep ve adabımızı bozmadan yolumuzda saygıyla ilerleyelim . Hepi topu kalmışız 3- 5 kişi gidebildigi kadar götürelim en güzeliyle saygımızı
Şu an duyar gibiyim şimdi yetişen nesil edepli degilmi diye, evet kimse kusura bakmasın ama şimdi yetişen nesil eski nesille asla kıyaslanmasın ..
Konagın korıdorlarında ilerlerken ne çok şey düşündüm ayak üstü , Merdivenlerden yukarı çıkarken eskiyle yeniyi harmanladım . Ayak sesimden görme engelli kütüphane sorumlusu şevket beyin yüzünde hiç eksilmeyen tebessümüyle karşılaştım ‘’ merhaba ‘’ diyerek yanına yaklaşıyorum Kısa ve güzel bir konuşmayla seslendirmesini yaptıgım yarım kalan kitabımın yerini soruyorum .Kitaplar rafın en altında olduğunu söyleyerek vitrinli dolabı açıyorum . Kitabımı arıyorum ama bulamadıgımı söylüyorum. Benden çok daha rahat buluyor kitabımı ve bana dogru uzatıyor o an aslında görme engellinin ben oldugumu düşünüp bir kez daha hayran kalıyorum şevket beye görmeden işini en güzeliyle yapan bir başka kişi tanımadım.
Benimle ses kayıt odasına kadar geliyor. Bu saatte kabinlerde kimse olmadığı için istediğim bir kabini seçme özgürlügüm oldugundan kendimce çok mutlu oluyorum. Ses ayarlamaları yapıp kulaklıgımı düzeltiyor..Her zaman yaptıgı konuşmayı bir kez daha hatırlatıp dikkat etmem gereken kuralları anlatıyor.
‘’ kaldığınız yerden bu günün tarihini,sayfa numarasını, kitabın adını ve seslendirenin adını soyadını söyleyerek devam edebilirsiniz’’ diyor.
Cep telefonumu kapatıp ses çıkaracak takılarımı çantama yerleştirerek bir bardakta suyumu yanıma alarak kabinin kapısını kapatıyorum. Kendimle yarışım başlıyor bu kez. Yanlışsız bir çok sayfayı okumak oluyor hedefim .Zaten her insanın bir hedefi olmalı insan hedefsiz yaşamamalı degilmi. (!) her an bir hedefi olmalı insanın, insanın insan olduğunu o zaman anlıyor kişi. Hedeflerim basit olsada beni çok mutlu ettigi kesin çünki hayatım boyunca yüksek hedefler istemedim risk almayı hiç sevmedim belkide bu nedenle hayat bana bir çok şeyi sunsada ulaşmama yasak koydu çünki hedefin için biraz çılgın olmalısın ben çılgınlıgı seçmedim.
... ‘’ Takıntılar yazan: Oğuz TAN 06-06-2009 seslendiren Emine zaimoğlu Yapıcıer sayfa 76’’
Takıldığım yada duraksadıgım yerlerde başa dönüp kendimi dinleyip silip tekrar okuyorum..Bazen bir sayfada 5-6 kez takıldığım oluyor. Bazende hiç duraksamadan yanlış ses çıkarmadan iki sayfayı bir solukta vurgularıyla akıcı okumanın sevincini yaşıyorum.işte hedefime ulaşmış oluyorum . Bu basit ama beni o kadarda mutlu olan hedifimle kendimi kutluyorum içimde kocaman bir çocuk sevinci.
Hayatım boyunca minik şeylerden zevk aldım. Birinin bana içten gönülden ve o gözlerindeki ışıgı görerek hissettirdigi‘’seni seviyorum’’ sözcügü yada bir kır çiçeğiyle yüzündeki o kocaman gülümsemesindeki samimiyetiyle süpriz yapması yada bir kekle ‘’bu sadece sana özel ‘’ demesi işte hayatımın bu kadar güzelligi karşısında başka büyük hedeflerim olmadı .Şimdiki kadınlara baktıgımda hepsi sadece çıkar ugruna sevgilerinide ne rahat satabiliyor .Dedimya eski yetişmişlikle şimdiki yaşam arasında kocaman bir uçurum var ve ben o uçurumun hangi tarafında oldugumu bilerek kendimle hep gurur duydum.
Sesli kitap okumanın sevinci yanında sonrasında dilimin kuruduğunu, kelimelerin peltekleştigini hissettiğim anda ara verip suyumu içip kabinden dışarı çıkıyorum..Benim prensipim geregi sesli kitabı bir saatten fazla seslendirmiyorum çünki sonrasında ne kadar ugraşırsam ugraşayım sesimde isteksiz okuma başlıyor.
Bu minik kabinin içinde sesimin kaydedildigi yerde içimdeki huzurun tarifi ise imkansız ...
Kimbilir kaç görme engelli dostum benim sesimle ders çalışıyor , tatilde bir roman dinliyor yada miniklerim hayallerinde bir kurt yada sevimli bir kız çocugunun bulutlar üstündeki dünyasını seslendiriyorum.
İçimdeki huzur tarifsiz... görmeyene göz olmak...
Bir kez daha Allaha şükrediyorum beni şanssız şanslılardan yarattığı için, sanırım tek gözümü kaybetmeseydim diger gözümün kıymetini bilirmiydim! bunun için gökyüzüne bakıp bir kez daha, bir kez daha ve bir kez daha şükranlarımı sunuyorum yaradanıma ..
görmeyenlere göz olmak...olupta kıymetini bilmemek..
işte ince bir çizgidir hayat her an ne olacagımızı bilmeden yaşamak ve anlamak hayatın ne kadar güzel oldugunu ve o kadarda zor olduğunu...
sabahın o güzel saatlerinde Eyüp sahilinde yine girdim yanlızlıgımın koluna o anlattı ben dinledim ve onun bana anlattıklarını paylaşmak istedim siz gönül dostlarıma ..
belki birilerine göre eski kafalıyım, belki birilerine göre sıradan ,belki birilerine göre biraz deli ama tek gerçek varki ;
eğer nefes alabiliyorsam
eğer yürüyebiliyorsam
eğer konuşabiliyorsam yada duyabiliyorsam
yaşam çok güzel her şeye ragmen
ve eğer yiritmişsem bir organımı
ve eğer kaybetmissem aşkımı
ve eğer yanlızlığımla kalmışsam başbaşa
vardır be arkadaşım bununda bir nedeni
nedensiz olmazmış hiç bir olay ve her şerrin ardında yatan hayırlar oldugunu bilerek kaybettiklerimle aslında ne çok kazandıklarım varmış bunuda sonradan görmek güzelmiş..
bir konak ,bir sahil ,bir sesli kitap ve yanımda yanlızlıgım.
Eyüp sahilinde bir konak...
YAZAN:
emine ZAİMOĞLU
02 TEMMUZ 2012