- Kategori
- Bilim
Ezberleyen beyinler ve bilim kalitesi

Yazının içeriğiyle ilintili
EZBERLEYEN BEYİNLER VE BİLİM KALİTESİ
Doç.Dr. Tahsin BAKIRTAŞ
Ezberleyen beyinler, üreten beyinler olabilir mi? Türkiye ve benzeri ekonomik ve toplumsal gelişmişlik düzeyleri açısından geri kalmış toplumlarda temel yanıtlanması gereken sorulardan bir tanesi de kanımızca bu sorudur.
Sorgulamadan, merak etmeden bilgileri beyinlere olduğu gibi bilgisayar belleği olarak kaydeden toplumların üreten toplum yerine, daha çok başkalarının ürettiğini tüketen toplumlar olması kaçınılmazdır. Bu süreç, önce ailede başlayan, daha sonra ilköğretim, ortaöğretim ve üniversitede de devam eden süreçtir. Ezberleyen toplumlarda ezberlemeyen, üreten, sorgulayan ve itiraz eden bireylerin dışlanması bir, şey bilmediği söylenmesi kaçınılmazdır.
Üreten beyinler çok bilgi yüklemesi yapılan beyinler olmaması gerekir. Gereksiz ve sorgulanmadan olduğu gibi beyine kaydedilen bilgiler, ancak kullanılabilir. Bu bilgiler kullanılarak yeni şeyler üretmek zordur.
Türkiye’de sorgulama ve merak eden bir eğitim sistemi yerine, bilgiyi olduğu gibi beyine kaydetmek ve istendiğinde de bu bilgileri sorgulamadan isteyen büyüklere bildirmek gibi bir zorunluluğumuz olduğu varsayılmaktadır. Bunun dışında o bilgileri sorgulayarak içselleştiren ya da reddeden bireyler geleneksel yapıda üst aşamalara geçmekte çok zorlanmaktadır. Bugün bilimsel kariyerin son aşamasındaki Doçentlik Sözlü Sınavları bile Türkiye’de “şu maddeleri say, şu formülü yaz şu grafiği çiz de görelim” çerçevesinde gelişmekte; sorgulayan bilim adamı yerine, ezberleyen bilim adamları oluşturulmak istenmektedir. Böylesi süzgeçten geçmiş bilim adamaları ve üniversite öğretim üyeleri de yetiştirdiği öğrencilerinden aynı şeyleri istemekte, o öğrenciler de mezun olup, çeşitli eğitim birimlerinde ya da başka alanlarda aynı bakış açısını sürdürmektedirler. Bu ise o toplumun sorgulamadan ve merak etmeden bilgileri olduğu gibi beyinlere “ Save” eden; istendiğinde de bir bilgisayar ekranına getirildiği gibi sunan bireyler kümesi oluşmaktadır. Böylesi beyine sahip bireylerin oluşturduğu toplumların yeni buluşlar yapması, yeni patentler, yeni innovasyonlar üretmesi beklenemez. Düşünen, sorgulayan ve merak eden bireylerin oluşturduğu toplumların ürettiklerini ancak tüketebilir. Böylesi toplumlarda ise beyinler yerine daha çok bacaklar önemsenir.