FARKINDA MISIN?

                Yoğun sosyal siyasal günlerde gündem dışı bir şeyler karalamak çok zor. Gündem ister istemez insanı çepeçevre kuşatıyor, yazma ve yayınlama eyleminin de devam etmesini istiyorum bu sebeple bu yazımda biraz serbest karalamalar yapacağım.

               Günümüz dünyasında üretim şekilleri, insanın doğaya hükmetmesi zaten kıt olan kaynakları daha da azaltmıştır. Azalan bu kaynakların insanlar arasında paylaşımı ise herkesin bildiği gibi ayrıcalıklı bir kitlenin ellerinde sermaye olarak bulunmakta. Ülkeler ve bölgeler bazında düşünüldüğünde istatistikler insanların yaşam koşullarının bulundukları coğrafyalara göre ciddi manada uçurumlar barındırdığını göstermekte. Bir tarafta insanlar çok zor şartlarda yaşamlarını devam ettirme mücadelesi verirken, başka bir coğrafyada insanların yaşam şartları, konfor düzeyleri sultanları aratmayacak derecede şekilleniyor.

                Açıkçası “coğrafya kaderdir” kavramı sahada gerçekleri gözümüze soka soka ben varım diyor. Bu kavramı dile getirmişken istisnaları tabii ki ayrı tutuyorum. Mesela birkaç yıl önceki Prag gezimizde bir Afganlı mühendis ile tanışmıştık, kendileri de bizim gibi Prag’ ta turist olarak bulunuyorlardı. Fransa’da yaşayan bir bilgisayar mühendisi, hafta sonu tatili için kendisi gibi Fransa’da çalışan aslen Fas’lı olan kız arkadaşıyla birlikte Prag’a hafta sonu gezisine gelmişlerdi. Peki bizim yollarımız nasıl kesişti? Tabii ki yemek alışkanlıklarımızın ortak olduğu ortak hassasiyetlerimizin yansıması bir lokantada karşılaştık.  Kısa süren yemek sonrası çay sohbetimizde, Afgan doğumlu olduğunu Türkiye’de lisans eğitimi aldığını, master için Avrupa’yı tercih edip orada bir şirkette staja başladığını ve staj sonrası orada kalıp çalışmaya devam ettiğini öğrendik. Şöyle bir soru sordum eğer Türkiye’ye gelmeseydin doğduğun coğrafyada yaşamaya devam edip aynı performansla o bölgede çalışsaydın ne olabilirdin. Veya şu anda ki imkanlarına sahip olabilir miydin? Gülerek, çoktan ölmüş olurdum dedi. Yaşasam bile şu an ki eğitim durumuma kesinlikle ulaşamazdım diyerek devam etti. Burada bir parantez açmak istiyorum. Ülkemizin o bölge insanının (tabii ki zeki olanlarının) umutlarında nasıl yer ettiğini görerek gururlandığımı da rahatlıkla ifade edebilirim. Bir Afgan genci için her şey Türkiye ile değişmiş. Ülkemizin sunduğu imkânlardan faydalanarak okumuş, doğduğu coğrafyanın zorluğu, ülkemizin bir cennet olduğu, gibi birçok konuda düşüncelerini bizimle paylaşmıştı. Memleketimizin dışardan biri tarafından böyle değerlendirilmesi bizleri de onurlandırmıştı.

              Ülkelerin tercih edilme nedeni çok ayrı bir yazının konusu ama kısaca değinecek olursak, bireye sunduğu imkanlar diyebiliriz. İnsanca yaşam, konfor, sosyal adalet, ekonomik imkanlar, eğitim vs. Bu imkanlardan bazıları sadece. İletişimin olağanüstü ivmeyle yükseldiği çağımızda insanlar en ücra yerdeki yaşamlardan metropollerdeki yaşam koşullarına kadar hepsini görme olanağına sahip artık.

              Ülkemiz coğrafyasında siyaset, futbol, ideolojiler, aşırıcılık vs. gibi büyük tartışmalar getiren gündem konularından biraz sıyrılıp nelere sahibiz ve ne tür eksikliklerimiz var sorularına odaklanırsak, hem içinde bulunduğumuz coğrafyanın bize sunduğu imkanlardan fırsatlardan faydalanma oranımız artacak, hem de eksikliklerimizi tespit edip bunları tamamlama noktasında doğru bir algı geliştirebileceğimizi düşünüyorum.  En önemlisi ise farkında olabilmek.

Bu yazıda böyle oldu, okuduğunuz için teşekkürler, işlerinizde kolaylıklar dilerim. Esen kalın.