Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mart '15

 
Kategori
Kitap
 

Farklı dostlarımız

Farklı dostlarımız
 

Bir konuyu içeren aynı yazar tarafından yazılmış iki kitap elime geçti... Nazım Alpman tarafından kaleme alının bu kitaplarda hep merak ettiğim çok önemli bir konuya yer verilmişti.

Yani ‘Çingenelere!’ bir diğer adıyla ‘Romenlere’

‘Başka Dünyanın insanları ÇİNGENELER’

‘Trakya Çingeneleri-Sınırda Yaşayanlar’’dı kitapların adı!

Farkındalık duygularım gelişmeden öncesinde kulaktan duyma bilgilerle uzak durduğum, tanımadığım bir kesim hayatıma girdikçe ön yargılarım değişti; sıcaklılıkları, samimiyetleri ve doğal yapıları ile etkileyici kişilikleri ile ve özellikle elime geçen "Başka Dünyanın insanları" kitabı... Bu kitapları okumadan öncesinde önyargılarımdan arınmıştım zaten fakat kitabı okumak bilmediğim birçok konuda daha beni aydınlatmış oldu. Sizde okursanız ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Kitabı okurken bu neşeli insanların kimi zaman kavgalarına, kimi zaman yaşamlarına, kimi zamanda hayat felsefelerine gülümseyerek baktım.

-‘Ertesi güne kalan para bayatlamış paradır! o yüzden para ele geçince harcamalıdır’ diye düşünecek ve bunu uygulayacak kadar paraya önem vermeyen bu topluluk ile ilgili ne çok yanlış bilinen var diye düşündüm. Yaşamak için para kazanan ve parayı yarını düşünmeden harcayan bu neşeli esmer vatandaşlar ile ilgili okuduğum her şey ne çok şeyi bilmediğimi bir kez daha bana göstermiş oldu.

Her ne kadar birçoğumuzun başaramadığı bir şeyi başarıyorlar. Bizim için şaşırtıcı olsa da romenler her zaman gülümseyecek sebepler buluyorlar, neşeyi yaşam biçimi olarak seçmelerine hayran olmamak mümkün mü?  Ölen yakınlarına daha önce ölmüş sevdiklerinin isimlerini söyleyerek 'onlara da selam söyle!' diyecek kadar hayata önem vermeyen; daha doğrusu hayatın gerçekliliğini birçok kişiye göre daha güzel kavramış, imkân verilmediği daha doğrusu toplum dışına itildikleri için okuyamayan aramıza katılamayan ya da öz kimliklerini saklayarak aramızda yaşama şansı bulabilen bu insanlara ne çok haksızlık ediliyor.

Çingene veya Roman topluma kendilerini kabul ettirme çabaları hiç yabancı değil birçok dışlanan kesime... Çingene mi yoksa Roman mı demeliyiz? diye çelişkiler yaşıyoruz içimizde acaba onlara nasıl dememiz hoşlarına gider? “size ne dendiği önemli değil!” demek istiyorum. Çingene veya Roman sonuçta hepimiz insanız ve insanca yaşamayı hak ediyoruz. Eğer size “roman” dememiz sizi mutlu edecekse bunu da tabi ki saygıyla karşılarız. Aynen bugüne kadar sakat, özürlü, engelli olarak nitelendirilen zihinsel, bedensel eksikli olanlara şu anda "engelli" denmesi gibi...

Engelliler gibi dışlanmış bir kitle olarak gördüğüm bu insanlara sempati duymamak dışlanmışlığı yaşamış (engelli) bir topluluğun içinde yer alan biri olarak veya farkındalığı artmış biri olarak mümkün değil. Onların “Çingene mi? Roman mı?...” densin tartışmaları kendi aramızda “özürlü mü?.., Engelli mi?..” denmeliyi anımsatıyor. Sanki bütün sorunumuz hitap edilirken söylenen isim? Sanki Roman veya Engelli dendiğinde bütün sorunlar bitiyor?

İlk sokağa yalnız başıma çıkıp dolaştığımda, yeni başladığım evime fazla uzak olmayan iş yerinden tekerlekli sandalyem ile akşam saatlerinde dönerken sokağımızın başındaki çiçek satan, Çingene dost bayanı hiç unutmadım. Çekingen, utangaç ve kendine güveni daha yeni yeni oluşan biriyken her gün hiçbir ücret istemeden beni görür görmez uzattığı kırmızı gül! İlk kez birinden çiçek almanın mutluluğunu yaşatmıştı bana! Yıllar geçti, benim hayatımda çok şey değişti, ben çok değiştim ama o dost Çingene bayan hiç değişmedi. Yine aynı, güler yüzü ile sokağımızın başında çiçek satmaya devam ediyor. Otomobilim ile her akşam iş çıkışı önünden geçtiğimde gülümseyerek bana bakıyor, selamlaşıyoruz. Her akşam her tür hava şartına rağmen onu orada gülümseyen yüzü ile görmek bana iyi geliyor.

Çingenelerin web sayfasında toplum tarafından yanlış anlaşılmalarından dolayı duydukları üzüntüyü okuyorum. Biz onları neşeli hiçbir şeye üzülmeyen kişiler olarak bilirdik, Oysa kendilerine yapılan haksızlıklara ne çok üzüldüklerini öğrendik. Bilinçli bir toplum olarak artık onlara kucak açmanın zamanı gelmedi mi?

Farklıyım… Farklısın…. Farklısınız!

Aslında kimse kimseye benzemiyor. Hepimiz farklıyız! Aynaya bakın! Yüzünüze, saçlarınıza ve teninizin rengine bakın. Hiçbiri sizin seçtiğiniz şeyler değil. Boyunuz, gözlerinizin rengi, hatta adınız, yaşamda hazır bulduğunuz şeyler. Tüm bunlar başka türlü olabilirdi. Teninizin rengi beyaz ya da buğday değil de esmer olabilirdi. Aynaya bakamayabilirdiniz, sizi çağıranların sesini duyamayabilirdiniz, evinizden birinin yardımı olmadan çıkamayabilirdiniz! 

Şimdi de kendinizi şanslı olarak gördüğünüz yanlarınıza bakın ve bu şansı yakalamayanları hatırlayın ve bu şansı yakalayamayanlar için ne yapabileceğinizi düşünün!

Bundan böyle sizde farklı gördüğünüz, çekindiğiniz, uzak durduğunuz her şeye ve herkese karşı daha objektif ve önyargısız bakmaya çalışın. Empati yapın! İşte o zaman bütün sorunlar çözülecek.

Çingene veya Roman dostlar adınız her ne olursa olsun hepimiz biriz aslında geçmişimizden gelen veya gelecekte yaşananlardan dolayı hayatın bize sundukları bazı kişilerde önyargılara sebep oluyorsa bu da onların sorunudur... Herşeyi değiştirecek olan farkındalıklara bakış açısını değiştirecek olan bilgi en güzel yazılarla sunuluyor. Farkındalıkların gelişimine yazılarımla katkı sağlıyorsam ne mutlu bana...

 
Toplam blog
: 108
: 2338
Kayıt tarihi
: 15.01.10
 
 

Bu Blogda; Engelleri her şeye rağmen aşarak hayatı engelsiz yaşamaya çalışan; eş, anne, çalışan, ..