Farklı rüyalar sokağı

Meraklısı bilir, Nazlı Eray okurunu, hemen her romanında fantastik bir yolculuğa sürükler.

Bu öyle bir yolculuktur ki nerede gerçek biter, rüya başlar ya da rüya biter gerçek başlar okur da bilemez.

Bu arayış içerisinde su gibi okunur romanları yazarın.

Farklı Rüyalar Sokağı da böyle bir roman olmuş.

Geçtiğimiz aylarda Merkez Kitaplar Yayınevi tarafından okurların beğenisine sunulan romanda Arjantin Halkı’nın yıllar geçse de unutamadığı Eva Peron ana kahraman olarak karşımıza çıkıyor.

Kendini insan klonlamaya adamış Güney Koreli Doktor, ölüm döşeğinde olan Mehmet Ali Bey’i klonlayarak tekrar yaşama döndürme çabası, tek amacı çok arzu ettiği bir eve sahip olmak isteyen Neyyire Hanım, gözleri görmeyen biri tarafından tutulmuş ve romanın sonuna kadar kime ait olduğu bilinmeyen bir günlükte yazılanlar, kanatları 5 kilogram ağırlığında olan ve her gece gelerek Eva Peron’un hikayesini anlatan bir erkek melek, ara sıra bir gözün retinası içinde yapılan sohbetler, Ankara, Buenos Aires, İstanbul, Frankfurt arasında geçen yolculuklar romanda ilk başta göze çarpanlar.

Yazarın, roman okunurken yorumunu okuyucuya bıraktığı bazı şeyleri geri planda gözlemek mümkün.

Klonlamayla ölüme çare bulunup bulunmayacağı ya da bunun iyi bir şey olup olmadığı, başka gözlerle hayata bakmanın ne ifade ettiği, hayatı algıladığımız kadar yaşamakta olduğumuzun yorumları da biz okurlara bırakılanlar.

Romandaki belki de tek gerçek Eva Peron ve kısacık yaşamı hakkında edindiğimiz bilgiler.

Arjantin Halkı'na umut olmuş, halk tarafından eşinden bile daha çok sevilmiş bir kadın Eva Peron.

Yazar da, Caravaggio’ nun şu sözleriyle başlamış romana : “ Yıldızlar yoksulların pırlantalarıdır”.

Fantastik romanları sevenlerin bir iki gün içinde bitirebileceği bir roman Farklı Rüyalar Sokağı.

Yok bu kadar gerçeklik içerisinde, rüyayla kurguyla, hayalle işim olmaz diyenler ise sakın bu romanı okumasınlar, beğenmeyebilirler çünkü.

Benim düşüncem mi?

Ara sıra rüyalar ülkesinde dolaşmak gerek. Bir gözün içine girip hayata başka gözlerle bakabilmeyi denemek gerek. Zamanı mekanı bazen birbirine karıştırmak gerek. Ruhumuza iyi gelebilir belki de. . .

Özlem’in “Blog”Notu: Merkez Kitaplar’a bu yorumum ulaşır mı bilmem ama kitabın cildi için bir eleştirim olacak. Kitap okurken elimde lime lime dağıldı. Tıpkı karşısında olduğum ve hiçbir zaman satın almadığım korsan kitaplar gibi. Orijinal kitabın bu şekilde dağılması da beni şaşırttı doğrusu.