Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

15 Ağustos '11

 
Kategori
Siyaset
 

Fatura n’ader ki?

Fatura n’ader ki?
 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AKP’nin kuruluşunun 10 ncu yılı nedeniyle verilen iftar yemeğinde; “Şu mübarek ramazan ayında maalesef yavrularımız şehit ediliyor ve yavrularımızı şehit eden bu bölücü terör örgütüne karşı, bizler şu anda bu mübarek ay vesilesiyle sabırla devam ediyoruz. Ama unutmayın bizim medeniyetimizin geçmişinde, o cehalet döneminde bile kimse kimseye kurşun atmaz, kan dökmezdi. İşte bu bölücü terör örgütü ve onların siyasi uzantıları bakınız neler yapıyorlar. Daha dün 3 tane yavrumuzu şehit ettiler. Bakınız, unutmayın artık yine açık söylüyorum, bıçak kemiğe dayanmıştır diyorum ve bu ülkede bölücü terör örgütüyle arasına mesafe koymayanlar da bu suça iştirak ediyorlar, bunu da buradan açıklamak istiyorum ve onlar da bunun bedelini ödemeye mahkûm olacaklardır” dedi…

Devamında…

“Zira bu ülkede barışa gölge düşürenler kan dökerek özgürlükten bahsedenler kaymakamımızı, askerlerimizi, sağlık memurunu kaçıranlar, bunları kaçırmak suretiyle bu ülkede bizlerin teslim olacağımızı, eyvallah edeceğimizi zannediyorlarsa bunu bizden beklemesinler. Ne derlerse desinler neyi söylerse söylesinler bunun faturası ağır olacaktır” diyerek de bir “Faturadan” söz etti…

Önce bu kadar “Olumlu” konuşmanın içinde bir kısmını alalım…

“…bunun faturası ağır olacaktır…”

Önce bu sözden başlarsak, belki de abuk-sabuk ama bir soru soracağım…

Kesilecek faturanın tutarı ne ki?

Elbette Başbakan bu sözü “Lafın gelişi” söyledi, buna inanıyorum. Çünkü PKK terör örgütü ve onun yandaşları ile TBMM çatısı altındaki uzantılarının verdiği hasarın bedeli, faturalara sığmayacak kadar, hatta tutarı ne olursa olsun ödenebilecek miktarda olmadığını düşünüyorum. Dahası “Bedeli oluşturulmuş” bir faturadan bile söz etmek mümkün değil. Bu öyle bir “Bedel” ki o bedeli ödemeye hiç kimsenin gücü yetmez.

Gelelim “Bıçak-kemik” konusuna…

AKP 10 yıldan bu yana “İktidar” koltuğunda oturuyor. O yılın, yani 2001 yılının 14 Ağustosunda kurulduğunda, o yıl verilen “Şehit” sayısı “0” idi…

2002’de ise sadece 6 askerimiz terör saldırılarında şehit düştü. 2003 yılında 21 şehit, 2004 yılında 73 şehit, 2005 yılında 92 şehit, 2006 yılında 121 şehit, 2007 yılında 118 şehit, 2008 yılında 150 şehit, 2009 yılında 135 şehit , 2010 yılında 159 şehit verdik.

Böylece 2011 yılının bugüne kadarki şehitleri hariç, toplamda 875 güvenlik görevlilerimiz hayatlarının baharında “Şehit” oldular…

Bir de şu tabloya bakalım… Bunlar da 2011 yılı PKK’ya ait Genel Kurmay Başkanlığından alınan sayılar…

2011 Temmuz ayı itibariyle toplam PKK örgütünden 62 kişi ölü, 21 kişi olarak ele geçirilmiş ve 75 kişi de teslim olmuş. Ölü, Yaralı ve teslim olanların sayısı 160 kişi...

Demek oluyor ki PKK sadece 2011 yılının ilk yedi ayında, Türk Silahlı Kuvvetlerine neredeyse kendi kaybına göre üç katına varan zarar vermiş. Bu kadar şehit vermenin yanında, elbette “Maddi” kayıpları söylemeyi “Zül” sayarım…
Son olarak sorum şu…

Bu kadar şehit sayısına ulaşılırken milletin bağrını deşen “Bıçak”, iktidarın “Kemiğine” yeni mi dayandı?…

Terör konusunda iktidardan, yani AKP’den bugüne kadar “etkili” bir yaklaşım göremedik. Umarım Sayın Başbakan’ın bu söylemi, onun dediği tarihe göre Ramazan Bayramından sonra gerçekleşsin.

Yine umarım ve dilerim ki, o güne kadar da istatistiklere yeni “Şehit” haberleri eklenmesin…

15 AĞUSTOS 2011
İBRAHİM PEKBAY

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara